Ben uzun yıllar önce yolda kaybolmanın acısıyla kendimi bu ‘kendinibilme’ yollarına attım. Esas olduğum kişiye yüklediğim anlamlar ve olduğum kişi olmamam gerektiği inancı, beraberinde ‘bende bir sorun var’ inancını destekledi ve yolumdan şaşmama, kaybolmama sebep oldu. Farkında olmadan bana ait olmayan yollarda yürümeye başladım. Yani kim olmadığımı deneyimleme yoluna girdim. Günün sonunda bu yolda yürürken fark ettim ki bu her birimizin yürümesi gereken bir yol. Önce kendimizi anlamak ve hayatlarımızı anlamlandırabilmek her birimizin önceliği olmalı.
İçimdeki yaratıcı çocuğu terk etmekle başladı en büyük sancılarım. Kabul edilmek, sevilmek ve onaylanmak için olmamam gereken bazı şeyler olduğuna inanmışım kendi yolculuğumda ve bunların arasında özellikle içimdeki yaratıcı çocuğa yer yokmuş algımda. Oysa ki tek açlığım o çocukmuş aslında. Yani şu an muhtemelen ‘kişisel gelişimci’ olarak algıladığınız ben, sadece yolda kaybolup kendini yeniden bulan biriyim sadece. O yüzdendir ki kişisel gelişim diye bir şey olmadığını da düşünüyorum. İnsanın sadece kendini bulması ve gerçekleştirme yolunainanıyorum. Kendimi bulmaya devam ederken bulduğum şeyin aslında sadece içimdeki o yaratmak isteyen benim tarafımdan terk edilmiş aç çocukmuş olduğu gerçeği ortaya çıktı. Ben de sadece sizlere bu yolda yürürken deneyimlerimi aktarıyorum. Çağrılarda bulunuyorum. Çünkü biliyorum ki bir çoğumuz kendi kimliğimizi yaşamıyor. Hatta olduğu kimliği yaşamadığını bile fark edemeyecek kadar kopmuş kendisinden. O gerçek kimliği sarmalayan gölgeler o kadar ışığı ele geçirmişler ki karanlığa dönüşmüşler. Hal böyle olunca insan insana ulaşmak için çağrı hissediyor içinde.
Ama günün sonunda tesadüfen gerçekleşen hiç bir şey yok, en azından bana göre ve ben de bu yürüdüğüm yolda, spiritüellik, bilim ve yaratıcı sanatların bir araya geldiği bir yolda buldum kendimi. Bu üçlünün bir araya gelmesinden nasıl sonuçlar çıkar, uzun zamandır bunu araştırıyorum. Bu üçlüyü bir araya getirirken, kendi kimliğimdeki bölünmüşlükleri de bir araya getirmeme olanak sağlıyor ve otantik kişiliğim, bu üçlünün bir araya gelişiyle her gün gün yüzüne hızlıca doğuyor. Bilimin, spiritüelliğin hem de yaratıcı sanatların ayrılmaz bir üçlü olduğuna dair, birbirini tamamlayan ve destekleyen alanlar olduğu keşfine vardım. Bir arada kullanıldıklarında, insanın hızlı bir şekilde gölgelerini tanıyıp, farkındalığa yükselmesinin mümkünlüğünü görüyorum ve kendi hayatımda da bunu deneyimliyorum. Şu an da bu yol sayesinde öyle bir noktaya geldim ki, iyi ki yaşadığım her şeyi yaşamışım diyebiliyorum. İyi ki kim olmadığımın yolunu yürümüşüm ki kim olduğumu keşfederken çok heyecanlı, bilinmezliklerle dolu bir yol önümde belirmiş. Bu yolun belirmesiyle de hem kendi hayatımın hem de diğerlerinin hayatının değişimine sahitlik edebiliyorum. Bu noktada da kendimi çok ayrıcalıklı hissediyorum. Bu üçlü üzerine araştırmalarım devam ederken, sizlerle tüm farkındalıklarımı paylaşmaya devam edeceğim.