Unutmuştu O’nu. O’nu unutuşuyla kendisini de unutmuştu. Tüm cevaplar O’nda gizliydi. Tüm hikayenin çağrısı hatırlamaktan geçiyordu. Hatırlamaktı önemli olan unutulanı. Çıktığı yolculukta kendisini ararken O’nu bulmuştu. Ne olduğunu tanımlayamıyordu O’nun, ama bazı şeyleri daha iyi anlıyor gibiydi. Az da olsa hatırlayış başlamıştı sanki de. Heyecan hissetmeye başlamıştı hayatında yeniden. O da onun tarafından bulunmayı bekliyordu. Tüm yaşadığı acıdan usanmasını ve O’nu duymasını bekliyordu. Ama o bunun uzun yıllarca farkına varamamıştı. Acıya doyduğunda ve ‘yeter artık’ dediği noktada halılar serilmeye başlamıştı önünde. Şaşkındı. İlk defa karanlığın amacını görmüştü.
Tamamen hatırlamak özgürleşmenin sırrıydı. Özgürleşmek O’nu bilmekten geçiyordu. Korkuyordu ama hem kendi hem de insanın yargısından O’nu anlatmak, yaşamak, yazmak, O’nu çizmek ve hatırlayış yolculuğundan bahsetmek istiyordu ama içindeki bazı korkuları henüz hizmetini tamamlamıştı. Ama biliyordu ki kendi korkusundan bile daha da önemli bir şeydi söylemek istediği. Her şeyden daha önemliydi. Onun duygularından, korkularından, yargılarından, hissettiklerinden çok daha önemliydi söylemek istediği.
O’nu öğrenmek yaşamak, deneyimlemek ve bilmek istiyordu. Biliyordu ki öğrenmenin en önemli ve etkili yolu paylaşmak, anlatmak ve üretmekti. Tadına bakmıştı az da olsa hatırlayışın. Ama biliyordu ki bu bir başlangıçtı. Yüzü tamamen O’na dönüktü artık. Odağı tamamen oradaydı. Tüm arayışı O idi. Çünkü hiçbir şey anlamasa da anladığı tek şey tüm cevapların O’nda saklı olmasıydı. Unutmuşluk, hastalandırmıştı onu. Unutuluştu tüm hastalığın, acının, kötülüğün kökeni. Ama karanlık hiç olmadığı kadar daha da güçlü bir şekilde hizmetteydi ilk defa. Karanlık onun gerçek hizmetini göremeyenler için daha güçleniyordu. Bu hizmeti görebilmek bir seçimdi.
Görünenin ötesindeki mesajı algılayabilmek de bir seçimdi.
Görünende gizliydi tüm görünmeyenin mesajı. Sadece gerçekten bakmak, gerçekten duymak ve gerçekten görmeyi gerektiriyordu. Odağını görünene yönlendirmişti, görünmeyenin sırrını keşfetmek için. Duymayı, dinlemeyi ve gerçekten görebilmeyi seçmişti. O’nu arayan herkes O’nu buluyordu günün sonunda. Çünkü O da keşfedilmeyi bekliyordu. O da hatırlanılmayı bekliyordu.