Kendi ışığından korkan insanın kendinden kaçma haline girmesiyle, olanlar olmuştu. Işığın korkusu yerini, kaosa ve karmaşaya bırakmıştı. Onun başına da aynen bu gelmişti. Kendini bir şeylerden ötürü suçlamayı ve küçültmeyi seçmişti. Bir çeşit içsel cezalandırma mekanizması kurmuştu içinde. Kendini özgür bırakmamak için içsel olarak harcadığı enerjinin büyüklüğü muhteşemdi. İçindeki savaşın büyüklüğü muhteşemdi. Özgürlük ile hapsolanın mücadelesiydi bu.
“Onu özgür bırakırsam, başına çok kötü şeyler gelecek. Zaten özgür olduğunda sevdiklerini de hayal kırıklığına uğratıyor. Onda bir sorun var. Terk edilecek ve terk edilmek onun kim olduğundan kaynaklacak. Onu kendinden korumalıyım.”
“Kendi gücünden, yapabileceklerinden korkma zamanını sona erdirme vakti geldi. Daha fazla konforsuzluğun içinde konforlu alana sığınmış ve kendine yalanlar söylediğin bu hayatı yaşamayı sonlandır. Bunu mücadeleyle değil, zihninle de asla yapamazsın. Bunu sadece kabullenişle yapabilirsin. Hiçbir tarafı seçmene gerek yok. Sadece teslim olman gerekiyor. Olana teslim ol ve izle.
Direniş yükseldiğinde bir kez daha teslim ol. Yine teslim ol ve bir kez daha yeniden, teslim ol. Zihninle, düşünceyle değişemezsin değişmek istediklerini. Sadece teslim olarak değiştirebilirsin. Teslim olmak pasif bir var olma hali değildir. Teslim olmak aktif bir şekilde tüm durumu kabullenip, savaşı sonlandırmaktır. Savaş bu noktada kendiliğinden sonlanacaktır. Sen sadece gürültünün ötesine geç. Kabullen ve bırak. Kabulleniş beraberinde, huzuru getirecektir. Ruhundan teslim ol, zihninden teslim olamazsın.
Zihnin ötesinden teslim olabilirsin. Bunların hiç birini düşünerek yapamazsın. Gör ve içeride olan savaşa sadece tanıklık et. Savaşın kendisi olma. İçerideki gürültünün ötesinde bir Sen var, o Sen’ i bul ve oradan asla ayrılma. Bir seyirci olmayı öğren, teslimiyette ol.”
Tüm ışık burada gizliydi, tüm bilinenin ötesindeki ‘Ben’de. O da bunu fark etmişti. Kaosun ve karmaşanın yerini, Işık almak istiyordu. Bunu başaranları görmüştü. O da çok merak etmişti. O kadar merak etmişti ki, yollara düşmüştü. Sadece yürümek zorundaydı bu yolu. Kaybolmak parçasıydı bu yolun, ama aslında hiçbir zaman kaybolmuyordu. Sadece kaybolduğunu zannediyordu. Bunu fark edip, yine teslim olmaktı zor olan. Ama bu farkındalığı bırakmamak uğruna and içmişti. Işığı bulmak istiyordu önce kendisi için sonra da diğerleri için.