Çok mutluydu. Deniz kenarında biraz yüksekte oturmuş ve biri yavru, iki yunusun suda dansını izliyordu. Sıcaktan bunalıp suya giren orta yaşlarda sarı tüylü tatlı mı tatlı bir köpek de iki yunusun oyuncağına dönüşmüştü aniden. O da sıcağı pek umursamadan doğanın şölenini gülümseyerek izliyordu. Ara ara köpeğin iyi olup olmadığını da kontrol ediyordu panik olup. Ama bu tatlı köpecik de halinden memnundu. Özellikle yavru yunusla aralarındaki oyunu izlemek, bir çok meditasyondan daha güçlü bir meditasyon hali yaratıyordu onda.
Bu deniz kıyısı her daim ziyarete gittiği bir yerdi. Onun için çok anlam yüklüydü bu kıyıda oturmak. Bu güzel mahallede büyümüş, yüzmeyi de bu sularda öğrenmişti. Bir çok ilki deneyimlemişti burada. Artık büyümüş, yetişkin olmuştu ama burası ile olan bağını koparmamıştı, daha doğrusu koparamamıştı. Ona mutluluğun ve huzurun mümkün olduğunu fısıldardı her daim bu kıyılar ve sular.
Bu muhteşem izlediği sahne de ona yine bu unutulmuş huzuru ve mutluluğu hatırlatıyordu. Fakat bu sahne ve bu sahnenin yarattığı duygular hızla değişmek üzereydi. Aniden uzaklarda ona doğru yaklaşan bir yılan olduğunu fark etmişti. Nefesi kesilmişti. Kendini bildi bileli yılanlardan çok korkardı. Panik içerisinde ayağa kalktı. Yetişkin yunusla bir an için gözgöze geldi. Sanki de zaman yavaşlamış ve bu yunus ona bir şeyler fısıldamıştı. Tek zihninde beliren ‘korkunla yüzleş’ olmuştu. Ama korku çoktan onu ele geçirmişti ve işler daha da kötü bir hal almak üzereydi. Yılanların birden fazla olduğu fark etti. Paralize olmuştu. Sanki de koşmaya çalışıyor ama koşamıyordu da bir yandan. Fakat onu şaşırtacak bir şey oldu. Bu yılanlar aniden hızla uzaklaştılar ondan. Duygudan duyguya savruluyordu bu kısacık anın içerisinde.
O da yılanların uzaklaştığından emin olmak için etrafa iyice bakındı korku içinde. Derin bir nefes almak üzereydi ki, bedeninde garip bir his belirdi. Omzundan beline kadar sarılmış bir yılanın soğuk ve ağır hissi. O artık nefes almadan bu korkunun içinde yaşamsal bir mücadeleye girmişti. Sanki de diri diri ölüyordu. Hayat durmuş ve sadece bu ana dönüşmüştü onun için. Bu yılanla girdiği mücadelede, yılanın onun elini ısırmasıyla hissettiği acıdan gelen güçle, yılanın başını ani ve sıkı tutmuştu. Tarifi olmayan bir acı vardı tüm bedeninde. Hiç tanımadığı bir acı idi bu. İkisinin gücü birleşmiş ve zamanı dondurmaya yetmişti. Yılanın çenesini eline gömülmüştü. Bu güce rağmen, yılanın başını sımsıkı tutmayı başarmıştı. Hayatında hissettiği en tarifi olmayan bu acı ve korku anı, onu sonsuza dek değiştirmek üzereydi. Ancak o bunu henüz bilmiyordu. O bu korku ve acı sayesinde, yıkılamaz, durdurulamaz bir güce sahip olacaktı. O bu acı ve korku sayesinde, kendini bilecekti.