On yıllarca Kıbrısın kuzeyinde en önemli medya kuruluşu adanın en önemli iş insanlarından biri olmuş olan Asil Nadir’in elindeydi. Asil Nadir yaptığı usülsüzlüklerden dolayı mahkum oldu, gazete aşamalı olarak eski etkisini kaybetti. Şimdi AKSA grubunun içinde bulunduğu bir gruba devredileceği yazılıyor.
Aynı zamanda bir başka medya yatırımının daha gerçekleşeceği bilgisi var. Henüz adı sanı yok ama, yeni atanan “büyükelçi” Fevzioğlu ile yakın ilişkisi olduğu söylenen Ethem Sancak tarafından yapıldığı söyleniyor. Bir dönemler AKP’nin ulusalcı kanadı olarak isim yapan Sancak, artık Doğu Perinçek’in Vatan Partisi üyesi. Vatan Partisi Avrasyacı çizgide Pantürkist ve Putin’i koruyan pozisyonu ile biliniyor. Bir diğer iddia ise yerel bir inşaat şirketinin yerel ortaklarından olduğu şeklinde.
Özellikle Ukrayna Savaşı ile birlikte, Kıbrıs’ın kuzeyine Rusya ve Ukrayna’dan gelen bir akış olduğu, konut talebinde önemli rol oynadığı biliniyor. Şimdi Rusya pazarına dönük inşaat sermayesinin, Rusya’nın politikalarına arka çıkan bir siyasi akıl ile güçlerini birleştirme ihtimali ve bir yayın aracı çıkarma olasılığı azımsanacak bir durum değil. Bunun gündelik politik ajandaya, Kıbrıs ve bölgesel politikalara etki etme durumu takip edilmesi gereken bi konu.
Tüm bunlar olurken, Kıbrıs’ın kuzeyindeki büyük sermayenin dönüşümü de gözlerden kaçmamalı. Asil Nadir’in sembolik varlığı ile başlayan sermaye – medya – yönetim ilişkisinde tüccar kesimin etkisi ciddi bir şekilde azalırken; gayrimenkul sektörünün ağırlığının daha konsolide bir hale geldiğine de işaret ediyor.
İmar planlarına dair karar alma kabiliyeti dahi sınırlı olan yönetsel bürokratik mekanizma ve onun farklı birimlerini yöneten seçkinlerin bu noktadan sonra ekolojik ve çevresel anlamda yaşanacak olan dönüşümde nasıl etkisi olacağı nasıl direnebileceği son derece önemli bir konu olacak.
Ortak alan fakiri olan ada yarısının, betonlaşma ile imtihanı aslında Kıbrıs’ın kuzeyine özgü deneyimlediğimiz çarpık kapitalist sistem ile olan ilişkisini de birebir yansıtıyor. Önümüzdeki döneme dair köşe taşları şimdiden oturuyor gibi görünürken, siyasi partilerin belediye seçimleri dışındaki gündeme dair pozisyon alma kabiliyetinin olup olmayacağı da temelde kimin seçim kazanacağından öte temsili demokrasi ile ilişkiyi de belirleyecek.