Bir kafede oturmuş, bu haftaki gazete yazısını yazmak için ilham ararken, yanımdan iki kız geçiyor ve biri diğerine ‘sen ne yaparsan yap, o öyle hissedecek’ diyor. Ben ise hemen heyecanlanıp, ‘bu haftaki esin kaynağımı buldum’ diye içimden geçiriyorum. Yanımdan geçen kızların bu diyaloğu, aklıma dün arkadaşlarımla birlikte yemek yerken yaptığımız konuşmayı getiriyor. ‘Biz ne kadar yardım etmek istersek isteyelim, kişi kendisi istemediği müddetçe, iyileşimi seçmiyor’. Yani günün sonunda, kişi kendisi istemediği müddetçe, hayatında biz ne kadar ona yol göstermek istersek isteyelim, o çıkış kapısını seçmeyebiliyor. Bununla birlikte, tam ters pozisyonda isek, zor zamanlar geçiriyor ve sevdiklerimiz bize yardım eli uzatıyorsa, o yardım elini uzanıp almayı da seçmeyebiliyoruz. Hayat, çoğunlukla bize tüm ihtiyacımız olanı verir, bizleri kendi ızdırabımızdan kurtarmak için durmadan bize olanaklar sağlar ancak bizler bu uzatılan elleri, kendi karanlığımızda kaybolup görmemeyi seçebiliyoruz.
Tam tersine, kurban bilincinde sıkışıp kalmak daha kolay olduğu için, bu seçimi yapmaya ve kendi ızdırabımızın içinde yarı ölü yaşamayı seçebiliyoruz. Oysa ki her şey bir karar anına bakmaktadır ve çoğumuz bunu fark edemiyoruz. Tekrar söylüyorum. Hayatımızın dönüşümü, bir karar anından ibarettir. Karar vermenin önemini ne kadar vurgulasam azdır. Karar veren kişinin ulaşamayacağı hayal, aşamayacağı engel yoktur.
Yeter ki arzu ettikleri üzerinde odaklanıp, kararını versin. Dönüşüm kararı, şüphesizce verildiğinde, tüm hayat onun arzusuyla ayni hizada çalışır ve kişi kendi yaratım gücüne uyanır. Karar verdiği anda ihtiyacı olan tüm bilgi, insan, ortam, olanak, koşul önünde belirir. Bu fırsatlar ve olanaklar, kendi bilincindeki ani değişimle birlikte meydana gelmeye başlar. Karar vermenin mucizesini bir kez hayatında deneyimleyen, tüm hayatında yepyeni bir kapıyı aralamış olur. Çünkü kişi ne istediğini bilip, kararını verdiği an, kendi gücünün ihtişamıyla, hayatın mucizesi birleşir.
Karar vermenin önemini keşfeden kişi, hayatının her önemli anında sakin ve dingin bir şekilde karar alarak hareket etmeyi öğrenir. Karar verme mekanizması üzerinde ustalaşan kişi, hayatında daha farklı bir bilinç seviyesinden hayatı deneyimler. Çünkü o, hayatı muhteşem bir şekilde deneyimleyebilmek için, kendi üstüne düşenin ne olduğunu anlamaya başlar. Hayatın maddi ve manevi bolluk üstüne kurulu olduğunu, yoksunluk ve hastalığın sadece ışığa hizmet eden illüzyonlar olduğunu anlamaya başlar. Kendi yaratım gücüne ve hayatla birlikte yaratabilme gücünün idrakine uyanır.