“Daha çok kız kardeşimin yükseklere
kanat çırpmasını istiyorum.
Zira özgürlük, hiçbir zaman kadınların
kolay kolay elde edebildiği bir şey olmadı.”[2]
Merhaba Dostlar… Merhaba Lilith’in Torunları…
Bundan yaklaşık bir yıl önceydi… Pandeminin hayatımızda hüküm sürdüğü günler. Kadıköy’de bir dernek odasında gencecik kadınlarla birlikte coşkulu, verimli bir toplantıyı anımsıyorum. Sanıyorum adı henüz tam konulmamıştı. Ama içinizden bazılarıyla bir doğum gerçekleştirildi.
Sosyalist Kadın Hareketi, o gün, ülkenin dört bir yanından gelme kararlı ve coşkulu onlarca kadının eline doğdu.
Bu ilk kurultayınız… İlk kurultayımız. Genç bir hareket…
Ama aslına bakarsanız pek öyle genç de sayılmaz…
Kökü Flora Tristan’lara, Louise Michel’lere, Clara Zetkin’lere, Alexandra Kollontai’lara, Inessa Armand’lara, Rosa Luxemburg’lara dayanıyor.
Kadınların kurtuluşuyla emekçilerin kurtuluşunun iç içe, yan yana olduğunu haykıran, ne biri ne de öbürü için savaşmaktan asla vaz geçmeyen bir gelenek.
Sizleri çok eskilerden tanıyorum: Paris Komünü’nde barikatların arkasında savaşanlar, devrim öncesi Rusya’da ekmek ve gül talebiyle fabrikaları işgal edenler, İstanbul’da 1876’da ücretleriniz için Bab-ı Ali’ye yürüyenler, sizlerdiniz.
Zehra Kosova içinizden biriydi… Suat Derviş, Sabiha Sertel de öyle… 16 Haziran 1970 günü polis telsizlerinin “İşçiler fabrikaları terk ettiler, kadınlar ön saflara geçti” diye anons geçtiği kadınlar, sizdiniz.
Angela Davis de sizin saflarınızdan çıktı, Haydée Tamara da, Leyla Halid de, Hatice Alankuş da, Arin Mirkan da…
1975’de çatkılarınızla Taksim meydanını kızıla boyadınız.
Haziran 2013 sokaklarından, barikatlarından tanıyorum sizi… Dövüşen de, dans eden de sizlerdiniz.
Bugün ise ekmek ve özgürlük kavgasında grevlerde, protestolarda ön saflardasınız.
Flormar’da, İndomie’de, Migros’da, Mitsuba’da, Sinbo’da, Destek Otomotiv’de, Alpin Çorap’ta, Farplas’ta… coğrafyanın dört bir yanını saran grev dalgasında başı sizler çekiyorsunuz…
Dünyanın dört bir yanında, kadınların emekleri, bedenleri ve kimlikleri için verdikleri mücadelenin bir parçasısınız…
Kadınların özgür ve eşit olacağı, sömürüden, tahakkümden, eril şiddetten, savaşlardan arınmış bir dünyanın kavgasını veriyorsunuz.
Bu ülkeyi bir “kadın mezarlığı” olmaktan çıkartılıp, kendi bedenine ve yazgısına sahip, özgür kadınlar olarak yerinizi alacağınız bir kardeşlik sofrasına dönüştürmenin mücadelesini veriyorsunuz.
Kurultayınızın mücadele gücünüzü ve kararlılığınızı pekiştirmede büyük bir adım olacağından kuşkum yok.
Yolunuz, yolumuz açık olsun!
8 Mart’ta alanlarda buluşmak üzere!
N O T L A R
[1] Ursula K. Le Guin.
[2] Sosyalist Kadın Hareketi’nin (SKH) 20 Şubat 2022’de İstanbul’da düzenlediği Kurultay’da yapılan konuşma… Kaldıraç Dergisi, No:248, Mart 2022…