Bu dünyada hiç kimsenin yaşam amacı, ay sonu yatacak maaşını beklemek olamaz. Bu bir insanın yarı ölü yaşamasından farklı bir şey değildir. Bu hayatta herkesin ama herkesin insanlığa katacak muhteşem hediyeleri vardır. Ama bunun gerçekleşebilmesi için önce kişi kendi hediyelerini ve bu içindeki cevherle neler yapabileceğini keşfetmelidir. Kendi hediyelerinin ne olduğunu bilmezsen o zaman insanlarla bir şey paylaşamaz ve insanlığa katkını koyamazsın.
Bu yol tembel olanın yolu değildir. Tembel olan, yerinde oturur ve sadece ay sonu yatacak maaşını bekler. Her gün ezbere yaşar ve bu ezbere yaşam onu diri diri yer bitirir ama o yine de bu durumla ilgili hiç bir şey yapmamayı seçer. Sonra da oturur ve kurbancılık oyunu oynar. Sanki de kendi hayatının üzerinde hiç bir gücü yokmuş gibi sadece söylenir durur.
Bazı kişiler de vardır ki, savaşçıdırlar. İnançları ve kendi hayalleri uğruna savaşırlar. Kazanacakları kesin olmasa bile onlar asla yılmayanlardırlar. Bir çok kez darbe alırlar yorulurlar, yenilirler ama onlar hayat uğruna, gerçek bir yaşam yaşama uğruna tekrar ayağa kalkarlar. Bu maalesef henüz çoğunluk değil azınlıkta bir durumdur. Dünyanın çoğunluğu genelde 365 günün sadece iki haftasını yaşamak için çalışıp dururlar. Sorgulamazlar ve en baştan yenilgiyi kabul etmiştirler. Hem kendilerini hem de insalığı kendi hediyelerinden mahrum bırakırlar. Ne üzücü bir durum!
Bundan daha iyisi mümkündür. Birbirimize yardım edip birbirimize gerçekten yaşamanın ne olduğunu hatırlatabiliriz. Gücünü kaybetmiş ve yenilgiyi kabul etmiş olana kendi gücünü hatırlatmalıyız; değerli olduğunu ve muhteşem bir hayatı hak ettiğini. Kolay ama mutsuz yolu seçmektense zor ama gerçek bir yaşamı seçmeyi hatırlatmalıyız.
Çok az insan gerçek bir insan olmanın ne demek olduğunu bilir; gerçek bir hayat yaşamanın, gerçek bir kahkahanın ne demek olduğunu bilir. Ben de bu yolda yürümeyi seçenlerdenim ve ne olursa olsun bu yolda yürümeye devam edeceğim. Ne pahasına olursa olsun kendi gerçeğimi, kendi hediyelerimi bulup onları insanlarla paylaşma yolunu seçiyorum. Bunu neden mi söylüyorum? Çünkü bu yolun yolcusu olarak eğer henüz bu yolda değilsen, seni de bu yola davet etmek istiyorum. Gerçek bir insana dönüşme ve gerçek bir hayat yaşamanın altında bir yaşamı kabul etmemen için seni bu yola davet ediyorum. Evet, bu yol kolay bir yol değil ama ödülleri çok büyük. İnsan ki insanlığa hizmet etme yolunu seçer ve bu hizmet yolundan asla vazgeçmez ancak o zaman gerçek huzuru bilebileceğini düşünüyorum. Ama hizmet etme yolu önce kendini tanımayı gerektirir. Üstünde birikmiş eski kabukları soymayı gerektirir ve bu zordur ve çok acıtır. Çünkü bu eski kabuklar soyulurken o kadar derine işlemişlerdir ki bu soyulma işlemi çok can acıtır ama her soyulmanın ardına daha da hayatta olduğunu, ve gerçekten enfes almaya başladığını hissedersin. O yüzden ne olursa olsun bu kabuklar soyulmalı ve yaşam enerjisini bedene tekrardan almayı öğrenmeliyiz. Birbirimize bu yolda destek olup yalnız olmadığımızı hatırlatalıyız. Bu yolu seçmeleri için etrafımızdakileri teşvik etmeliyiz. Herkes muhteşem bir hayatı hakeder. Sadece bunu tekrardan hatırlamalı ve hatırlatmalıyız. Bu sayı arttıkça diğerleri de bu kendini gerçekleştirme yolunu seçmek için daha çok cesaret bulabilecektirler.
Kimse ama kimse bu hayata ay sonunda yatacak olan maaşını bekleme amacıyla gelmez. Herkes bu hayata kendi otantik kişiliğini bulup bu otantik kişiliğindeki hediyelerini diğerleriyle paylaşmak için gelir. Birincil hedefimiz kendimizi tanımak, ikincil hedefimiz ise insalığa hizmet etmek olmalıdır. O zaman tekrardan birlik bilincine adım atabilecek ve bu birlik bilinciyle birbirimizi kolladığımız, sevmeyi tekrardan öğrendiğimiz bir gerçeklik yaratabileceğiz.