Güneydeki işçilerin yaşadığı belirsizlik konusu az sayıda insanı ilgilendiren bir mesele olarak görülmektedir.
Ancak, konu sadece güneyde çalışan işçilerle ilgili izole bir durum değildir. Kriz yapısaldır ve mesele “devlet bürokrasisinin” durumu çalışma hayatı ile uyumsuzluğudur. Adanın kuzeyinde yaşayan kitlelerin sosyal hayatı ile uyumsuzluğudur.
Mesele sadece COVID-19 meselesi de değildir bence. Yıllarca sadece “milliyetçi propaganda” üzerinden var olan yönetim yapısının reform yapamıyor olması, karar alamıyor olması ile ilgilidir.
Burası, yatırım yapma kabiliyetinin ensesi kalın kişiler ile ilişkiye göre belirlendiği, iş yapmak isteyenin önce bir tanıdık aradığı bir yerdir. Uygulanablir hukuksal çerçeveye bağlı olmayan ilişkilerin keyfi biçimde işler çözüldüğü sürece hayatımızı belirleyen belirsizlikler ortadan kalkmayacaktır. Mehmedin angonisinin keyfi kararlar verebildiği sürece, bir belirsizliği çözseniz, başka belirsizlikler konu olacaktır.
Slogandan ileri gitmeyen ideolojik kutulara hapsolmuş anlayışlar, yönetsel pragmatizmden uzak tercihler, iş bitirici olmayan yöneticilerin çiftliğidir burası.
Bir grup insanın arada yeşil hat var diye sağdaki mahalleden soldaki mahalleye gidip gelişine pratik bir çözüm bulamayan ama isminin önüne üç satır sıfat, altına flamalı araçlar çeken abukluklar silsilesidir.
Modern devlet yönetimiymiş, uluslararası hukukmuş, adaletmiş özgürlükmüş… Mamur!..