Paracentrotus lividus, mor deniz kestanesi olarak bilinen ve Akdeniz kıyılarında yaygın olarak görülen bir deniz kestanesi türüdür. Aslında “yaygın görülen bir türdü” demek daha doğru bir ifade olur. Çünkü, son yıllarda sayıları giderek azaldı ve neredeyse nadiren rastlanır bir türe dönüştü. Oysa, orta yaş ve üzerindeki Kıbrıslılar deniz kestanelerini çok iyi bilir.
İlk gençlik yılları 90’lara denk gelenlerden benim gibi deniz tutkunu olup da ayağına kestane dikeni batmayan var mıdır? Hiç sanmam. Sadece kayalık yerlerde değil, en bilindik plajlarda bile onların üzerine basmak çok sıradan birşeydi. Hem de canınızı çok acıtan ve birkaç gün ayağınızın üzerine basmanıza engel olacak derecede ağrı veren birşeydi. Şimdi anlıyoruz ki, son gençlik yıllarını yaşayan benim gibiler için onları görememe ve dahası çocuklarımızın da göremeyeceğini bilme canımızı çok daha fazla acıtıyor. Evet, deniz kestaneleri tükeniyor.
Peki ama neden? Kimilerine doğal bir süreç gibi görünse de bu durumun nedeni tam olarak insan etkileri. Küresel iklim değişikliği ülkemize etkisini sadece yağış rejimlerinde düzensizlikler sonucu çarpık yapılaşmanın da etkisiyle yaşanan su baskınları ve sel felaketleriyle göstermiyor. Biz pek farkında olmasak da deniz sularındaki ısınma da yaşamı olumsuz etkiliyor.
Türkiye Meteroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre son kırk yılda Akdeniz’ de 0,4 derecelik bir artış olduğu ve yükselme trendinin devam ettiği belirtiliyor. Deniz suyu sıcaklığında göreceli olarak “küçücük” bu artış bile deniz kestanelerini yok etmeye yetti. Bu duruma sadece suyun sıcaklığındaki artış olarak değil, ekosistemin bozulması olarak bakmak daha doğru olacaktır. Bir yandan bu canlılar yok olurken, diğer yandan balon balığı gibi istilacı türlerin de bu süreci hızlandırdığı söylenebilir.
Öte yandan, yerli diye tanımlayabileceğimiz türler yıldan yıla azalırken yeni yeni ve tehlikeli türler denizlerimizde görülmeye başlıyor. Uzmanlar, yerli deniz kestaneleri yerine zehirli deniz kestanesi “Diadema setosum”un Akdeniz kıyılarında hızla yayıldığına işaret ediyor. Şimdilik, kayalık bölgelerde denize girenler ya da avlananlar için bir tehdit olsa da alışılagelmiş deniz kestanelerinin yerini bu zehirli türün alması kaçınılmaz gibi duruyor. Bu tür, Akdeniz’deki su sıcaklığının artışına bağlı olarak Hint Okyanusu ve Kızıldeniz’den yaşanan göçler sonucu sahillerimizde hakim olmaya başladı. Bizim yerli türlere nazaran siyah uzun dikenli olarak bilinen bu zehirli deniz kestanesinin üstünde bir kese var ve 5 yıldız şeklinde fosforlu ışık saçıyor.
Çok hızlı hareket ederek hemen bulunduğu yeri terkediyor ve bu sayede Akdeniz’deki dağılımını genişletmeye devam ediyor. Henüz endişe edecek bir durum yok gibi düşünebilirsiniz ama hızlı çoğalan bir tür zehirli deniz kestanesinin tıpkı balon balıkları gibi birkaç yıla kıyılarımızı tehdit etmesi supriz olmayacaktır.
Tıpkı bizim gibi değil mi? Biz tehlikeyi başka yerlerde araken Kıbrıslı Türkler politik, ekonomik, sosyolojik nedenlerle yok oluyor diyoruz. Kim bilir; belki de biz de yerel deniz kestanelerimiz gibi çok daha basit bir nedenle, yani “ekolojik” nedenlerle yok olup gideceğiz! Bunu anlamak için deniz kestanelerinin durumuna bakmak yeter de artar bile…