• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Cumartesi, Mayıs 10, 2025
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
17 °c
Nicosia
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa YORUM GAZEDDABLOG GAZEDDA YAZARLARI Halil Duranay

Kültür Endüstrisi Üzerine Yeniden Düşünmek – Halil DURANAY

Halil Duranay Halil Duranay
25 Mart 2019
Okuma Süresi: 8 dk
A A
Kültür Endüstrisi Üzerine Yeniden Düşünmek – Halil DURANAY
https://bsky.app/profile/gazeddakibris.bsky.socialhttps://www.threads.net/@gazeddakibris

* Yazı Gaile dergisinin 12 Temmuz tarihli 327 nolu sayısında yayınlanmıştır.

Ne diyordu Nietzsche; kötü okur yağmacı ordulara benzer: işine yarayan birkaç şeyi alır, geri kalanını kirletip bozar, metnin bütününe hakaret eder…

Felsefe çevirileri, Türkçe mevzu bahis olduğunda genelde sorunlar doğurur. Bu sadece Türkçe için geçerli mi, bundan emin değilim ancak bazı dillerin felsefe için şanslı olduklarını biliyorum bilhassa Fransızca, Almanca ve İngilizce. Felsefe çevirisi tartışmaya açıldığında sıklıkla çeviri probleminin çevrildiği dil ile alakalı olduğu savlanır yani o dilin çevrilen felsefe metnini yeniden söylemek için yeterli olmadığına işaret edilir. Yıllar evvel bu işin ehli, hem titiz bir çevirmen hem de sağlam bir felsefeci olan bir ustayla bu meseleyi konuştuğumuzda, böyle bir argümanın yersizliğinden bahsetmişti. Ona göre her metin her dile çevrilebilir, yeter ki oradaki derdi anlatmayı becerebilmek önemli olan. Ben de yıllardır çeviri ile uğraşan biri olarak, çevirdiğim metinlerde bu bakış açısını benimsedim. Nihayetinde çeviri bir devşirme işidir, bir dilde olan sıkıntının başka bir dilde yeniden söylenmesi becerisi. Barthes’ın ‘söylence’ için söylediği kritik bir lafı aklıma geliyor; söylence bir sözdür, söz ise aynıdır önemli olan o sözün söylenme biçimidir. Bu yazıyı yazmaya niyet etme sebebim; tam da böyle bir söyleme biçiminin eşiğini zorlamak.

Bazı dillerin felsefe için şanslı olduklarını söyledim ama bu şans o dillerin yapılarının diğer dillerden daha güçlü olduğundan değil, o dilde düşünce üretiminin çokluğundan ve dilin bir düşünce kanonuna ev sahipliği yapmasından kaynaklanıyor. 21. Yüzyılda Fransızca’nın gücü şüphesiz, dille oyun oynayan Deleuze, Baudrillard, Foucault, Lyotard gibi post modern devlerin bu dilin sınırlarını genişletmelerinden gelir. Ayrıca Dada, Gerçeküstücülük ve Durumculuk gibi çerçeveleri kıran avangard akımların da bu dili tohumlaması var. Almanca’nın gücünde de Hegel, Kant, Nietzsche, Marx, Weber, Heidegger gibi isimlerin dile ektikleri ve yine erken Dada’nın bu dilde çok sayıda yazılı metin sunmuş olması var. Edebiyat bilhassa şiir, bu dillerin çepherini hep zorlamış, dilin sınırlarını uçlara taşımıştır.

Türkçe’de ise düşüncenin evrimi, ilk modernleşme eğilimlerinden beri kıta felsefesinden kötü miras alınan, bağlantısı kopartılmış alıntılar ile kültleştirilmeye dönmüş kanaat noktaları olarak ilerledi, net modernist yapısal bir düşüncenin aksı olarak. Ulus Baker, tezinin bir yerinde şöyle bir iddiada bulunur: “Bilimsel bilgi”ye ilşikin ezeli epistemolojik iddiayı bir kenara bırakarak, sosyoloji sürekli olarak değişen ve kararsız kalan kanaatleri toplama, filtreleme ve sınıflandırmanın devasa bir ürünü haline gelmiştir…”[1]Aslında sosyoloji için söylediği bu sözü tüm disiplinler üzerinden iddia etmek mümkün. Peki nedir bu kanaat; yine Ulus’a kulak verecek olursak; Spinoza’nın ‘zorunlu yanılsamalar” olarak tanımladığı, iletişim içinde sürekli dolaşımda olan ve kitlece alınıp pratik yaşamda kullanılan basma kalıplardır.[2]

Özellikle 12 Eylül sonrası kitap üretimindeki kalitesizlik, kitabın salt bir kültür endüstrisi objesine dönüşmesi ve bu ticarileşemeye karşın düşen baskı adetleri aslında bu kanaat kültlerinin hem akademide hem yayıncılıkta hem de serbest düşünce alanında nasıl sağlamlaştığının da göstergesi. 1940’larda İlhan Berk’in şiir risaleleri (misal Köroğlu) 4000 adet basılırken, bugün en büyük patronaj yayınevi bile 500’den fazla İlhan Berk şiir kitabı basmıyor. İyi okur-yazarlar eskiden Varlık cep kitaplarının gazete bayiilerinde satılmasından bahseder, çıkan yeni bir şiir ya da eleştiri metnin bir gazete ile aynı erişilebilirlikte olması, bugün perakende kitap satan ‘store’larda belli başlı yayınevlerini ve çok satan ya da çok satacağına ihtimal verilen kitapların dışında bir kitap bulmak tam bir karın ağrısı, hele ki büyük şehirler dışında çoğunlukla da imkansız. Bazı kitapların deviniminin ve dolaşımının sürekli olmaması, bazı metinlerin baskılarının yenilenmemesi ya da kötü/yanlış olduğu netleşmiş bazı çevirilerin yeniden daha itinalı bir biçimde çevrilmemesi, intellektin damarını kesen hatta intellektin dolaşımına ket vuran bir bilinçsizlik. Misal, Althusser’in Interpellation kavramı eski ve yaygın kullanılan çevirilerde “çağrılma” olarak Türkçeleştirilmişti ancak daha sonra Ulus Baker, bu kavram için “celbetme” fiilini önerdi ki iki fiil arasında dağlar kadar fark var, Althusser’in kastı her iki fiil bağlamında keskin farklılıklar barındırmakta. Erkemen’in Ulysses çevirisine alternatif Ekici’nin yeni Ulysses çevirisi yayınlandığında daha çeviri okunmadan çeviriye karşı önyargılı bir sataşma başlamıştı. Öte taraftan derste öğrencilere Ece Ayhan’ın bir metnini önerdiğimizde, baskısının tükendiğini ve yıllardır yeni baskısının yapılmadığını öğreniyoruz. Başka bir yayınevi tükenmiş metinlerin baskısı için harekete geçtiğinde ise birçok önemli ismin birkaç yayınevinin telif tekelinde olduğu, dolayısıyla gönülleri istediği vakit yeniden baskısının yapılacağı saçmalığı ile yüzleşiyoruz. Bir de tabi ki bazı isimlerin ve çevirilerin belli bir entelektüel mafyanın gölgesinde, onların izni ve onayına tabi olması var; eleştirilemez, putlaşmış, sanattan yayıncılığa, felsefeden akademiye kadar her köşeyi zaptetmiş (dandy) zümrelerin tekeli.

Aslında meseleyi biraz daha eşmek için son dönemlerde revaçta olan bazı isimlere bakılabilir. Son yıllarda Türkiye’de yeni bir Deleuze pazarı oluşmaya başladı. Deleuze’ün bu kadar revaçta olmasında Gezi ve diğer coğrafyalardaki yeni toplumsal hareketlerin etkisi yadsınamaz, kaldı ki Gezi sayesinde oluş, göçebelik, rizom, organsız beden gibi kilit kavramlar, pratikte daha net karşılık buldu. Ancak bu açılmaya tezat Deleuze’den (genelde) bağlamından kopartılan alıntılarla yeni bir Deleuze kanaat alanı inşa edilmeye başlandı, yine gayet modernist ve gayet yapısal bir biçimde (Deleuze mezarında ters çevirtecek düzeysizlikte). Yine hiyerarşik örgütlenmelerin tepelerinde kendilerine yer etmiş kimi kalıp erbabları felsefe ürettiklerine kanaat getirip, dili çaresizleştiriyorlar, bir de buna ek yapılan başıbozuk çeviriler de var. Yakın bir zamanda İstanbul’da düzenlenen bir Deleuze konferansının tanıtım afişlerinde temel bir kavramın bariz bir yanlış çevirisi üzerine Aracagök’ün getirdiği bir eleştiriyi analım;

Bu hata kuşkusuz bir Google translate hatası olarak ele alınabilir, ya da bugün sık sık karşımıza çıkan Deleuze okumaları, uygulamalarının oluşturduğu erk, akademik erk pozisyonlarına sahip olma mücadelesinin bir metaforu olarak algılanabilir. Fakat benim yapmak istediğim bunlardan hiçbirini seçmeden, Akbank Deleuze Konferans dizilerinin uluslararası düşünce sabitleme harekatı çerçevesinde nasıl bir “spectacle” oluşturduğunu Deleuze düşüncesinin içinden geçerek açıklamak olacak … çünkü başlangıç noktamızı, bir gösteri toplumunda yaşadığımızı unutmadan, metro istasyonlarında gördüğümüz türlü türlü tüketici ürünleri, filmler, tv programları, best-seller kitap reklamları ile Akbank Deleuze Konferans dizileri posterlerini yanyana görmek oluşturuyor.[3]

Buradaki problem yine Deleuze’ün doksozoflar tarafından parsellenip, düşüncenin hudutlarının yine bu kanaat simsarları tarafından belirlenmesinden doğuyor. Deleuze üzerine tüm konuşma, diğer tüm düşünürlerin Türkçe’deki ızdırap dolu karşılıkları için geçerli, hele ki ikinci hatta üçüncü elden okumalarla biçim verilen akademik makalelerin yarattığı tıkanıklık ve bunun bilimsel geçerliliğin mekaniğine dönüşmesi. Nalbantoğlu zamanında üniversitelerin anonim şirketlere dönüşmesinden bahsediyordu. Bugün makale ve tez bağlamında üniversite üretimi ortada. Bifo’nun bilişsel-işçi olarak devşirebileceğimiz cognitarianları yerine düşüncenin üretimi, dolaşımı ve tüketimi büyük ölçüde yine doksozofların elinde. 60’larda İlhan Berk’in veya Ece Ayhan’ın günlüklerine, röportajlarına, düz yazılarına baktığımızda, geçmiş ve şimdiki oluşla hemhal bir intellektin nasıl yeni bir dil doğurduğunu, mevcut olanın sınırlarını nasıl zorladığını görüyoruz. Kanonu bilen; şiir, tarih, felsefe ya da sosyoloji üzerine kelam edecekken de kendi özgür düşüncesini kuran, kendi kavramlarını üreten bir söz söyleme biçimi çıkıyordu karşımıza.

Aynı şekilde Simmel, Kant, Tarde, Spinoza, Deleuze ve daha niceleri konusunda Ulus’un mücadelesi var. Ulus Baker için kurumsallaşmış ve herşeyi kaplayan yapısal bir felsefeden ya da bazı isimlere sırtını dayamış kanaat düşüncesinden bahsedemeyiz zaten Ulus’un düşüncesini esas değerli kılan da bu. Ulus’un düşüncesi daha çok fragmantatif (kırıntılı) ve göçebedir. Bilgisayarlara, defterlere, kitap kenarlarına, maillere yazılmış, konuşmalarında doğmuş kırıntı düşünceler. Bu göçebelik ise sınırsız bir düşüncenin çağrısını yapmaktadır. Öte yandan metinlerinde kullandığı sade dil, felsefe üretmek için o dilin nasıl yeterli olacağının da açık ispatıdır.

Ulus’un düşüncesinde Tarde, Deleuze ya da Spinoza ne kadar anılsada, düşünce bu isimlerin referanslarının devşirilmesi değil bu isimlerle felsefe yapma becerisini bize gösterir. Ulus’un sosyolojiyi kanaatlerden arındırıp, duygularla yapılması girişimi de bize önemli bir kapı aralar. Ulus’un düşüncesindeki parçalılık ve göçebelik; onun düşüncesinin hiyerarşik bir yapı olarak örgütlenmesinin önünü tıkar, bundan dolayı Ulus Baker adının zikredildiği onca girişime rağmen- onu, kültür endüstrisinin bir ürününe çevirmek zor. Yine Ulus’un düşüncesini bir symphilosophie[4] çağrısı olarak görmek gerek. Kaldı ki Ulus’taki diyalog kuran, kendi içine kıvrılmayan, bir kaplumbağa gibi kendini kendi kabuğuna çekmeyen ucu açık düşünce; çoklu ve birlikte üretilmesine davet eden bir felsefedir. Baker’in yaşamına yakınen tanık olanlardan dinlediğim de, onun etrafındaki dostları ve öğrencileri ile daima ‘bir ortak duygu’ ve ‘müşterek’ bir düşünceyi arayışıdır.

Enis Batur’la bir konuşma sırasında; bugün Türkiye’deki düşüncenin en büyük sıkıntısının bölünme ve kümelenmeler olduğunu söylemişti. Öyle ki eskiden yazar, ressam, müzisyen, şair bir arada birlikte düşünürdü (Cabaret Voltaire ya da Hatay Meyhanesi geliyor aklıma). Kanaatin en büyük hezimeti ise etrafında örgütlediği cenahı bir kalıba hapsedip, kendi standartlarıyla herşeyi yargılayıp, kümeleyen etnosentrik bir makine olarak çalışmasıdır. Böyle bir kümelenme; bazı okul ve düşünürlerin franchise ekonomisine ve katı bir iç çatışmadan doğan düşünce kısırlığına neden oluyor; buna karşın bir arada üretmek, bir arada düşünmek eski bir büyü gibi aramızda dolanıp duruyor ama doğmak için kendine yol arıyor.

12 Temmuz Ulus Baker’in ölüm yıl dönümü, 2007’den beri her geçen yıl onun bıraktığı özel miras kıymetini daha da arttırıyor, bununla birlikte kültür endüstrisi de daha ceberut bir açlıkla kültür sermayesini kemirip çılızlaştırmaya çabalıyor. Aslında bu bir cehennem tasviri değil tam tersi yeni bir açılmanın olanağı; içinde devindiğimiz ağ toplumu bize sınırsız bir geçişkenlik sağlıyor, bir arada düşünce üretebilmemize olanak sunuyor; küçük ve otonom üretim sahaları kültür endüstrisinin dişlilerini çoktan kırmaya başladı bile. Belki biraz zor, biraz endişeli, biraz gergin ya da Ulus’un dediği gibi biraz hüzünlü ama sıkı ve emin yol alıyor. Ufuktaki ortak düşünce çağrısına kulak vermek gerek, Baker’i yeniden ve yeniden okumak sonra bir arada düşünmek…

Fotoğraf: Hakan Topal, GİSAM 1997.

[1] Baker, U. (2010). Kanaatlerden İmajlara: Duygular Sosyolojisine Doğru. H. Abuşoğlu (Çev.). İstanbul: İletişim.

[2] Baker ibid.

[3] Zafer Aracagök’ün, Olmak/ Oluş: Deleuze Bağzılarının Arka Bahçesi mi? makalesinden alıntı. Makalenin tamamı için bkz: http://sanatatak.com/view/OLMAKOLUS-DELEUZE-BAGZILARININ-ARKA-BAHCESI-MIDIR/1645

[4] Aynı hisle, müşterek felsefe yapmak. Friedrich Schlegel’in uydurduğu bir kavram. Kaynak: “German Philosophy 1760-1860: The Legacy of Idealism”, Terry Pinkard.

Halil Duranay

Halil Duranay

Halil Duranay

21. Yüzyıl İçin Fütürist Manifesto – Halil Duranay

Halil Duranay
12 Temmuz 2019

(Marinetti ve Tebası İçin Ölü Kazanını Ters Çevirmek) 1- Biz yönsüz kaygıya (21.Yüzyılın ontolojisine) karşı kazandığımız bağışıklığı yüce bir dinginlikle içselleştirdik– sataşmak, mücadele etmek, direnmek: eski dünyanın işe yaramaz fantezileridir...

Devamı içinDetails
Halil Duranay

Hasıraltı bir mektuptan hareketle iktidar ilişkileri üzerine bir monografi – Halil Duranay

Halil Duranay
1 Temmuz 2019

Şeytanın Oğlu Isidore Hasıraltı Bir Mektuptan Hareketle İktidar İlişkileri Üzerine Bir Monografi “... birgün annem, donuk gözlerle bakarak, bana şöyle demişti. Yatağında yatarken, kırlarda köpek havlamaları duyarsan yorganın altına gizlen,...

Devamı içinDetails
Halil Duranay

Yeni haber üretim aygıtları ve medyada kanaatleşme üzerine bir okuma – Halil Duranay

Halil Duranay
17 Haziran 2019

"Öyle ki siyasi oy tercihlerimizden tutacağımız futbol takımına, yemek yiyeceğimiz restorandan alacağımız kitaba kadar, tercihlerimiz üzerinde baskın etkisi olan kanaat mühendisleri var ve sıklıkla da tercihlerimiz konusunda medyada görünür olan...

Devamı içinDetails

YAZARLAR

Ortaokullarda Başörtüsü Yasağının Kaldırılmasının Düşündürdükleri
Umut Bozkurt

Ortaokullarda Başörtüsü Yasağının Kaldırılmasının Düşündürdükleri

Umut Bozkurt
23 Mart 2025
Sizin Bu Suskunluğunuz Bizi Sağır Ediyor
Konuk Yazar

Sizin Bu Suskunluğunuz Bizi Sağır Ediyor

Konuk Yazar
22 Mart 2025
Kırılgan Ahlaklar, Kamusal Sorumluluklar
Engin Kara

Kırılgan Ahlaklar, Kamusal Sorumluluklar

Engin Kara
22 Mart 2025
Çalıyor

Baf Okulları Biyodizel İçin 17 Ton Yemeklik Yağ Topladı

Baf Okulları Biyodizel İçin 17 Ton Yemeklik Yağ Topladı

Baf Okulları Biyodizel İçin 17 Ton Yemeklik Yağ Topladı

KIBRIS
Romanya’da Rusya Yanlısı Aday Yeniden Reddedildi, Aşırı Sağcılar Polisle Çatıştı

Romanya’da Rusya Yanlısı Aday Yeniden Reddedildi, Aşırı Sağcılar Polisle Çatıştı

DÜNYA
“Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz”: Edip Akbayram Hayata Veda Etti

“Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz”: Edip Akbayram Hayata Veda Etti

SANAT
Zelenski’yi Kameralar Önünde Aşağıladılar

Zelenski’yi Kameralar Önünde Aşağıladılar

DÜNYA
“Emekli” Tavuklar Kıbrıs Zeytinliklerinde “Çalışıyor”

“Emekli” Tavuklar Kıbrıs Zeytinliklerinde “Çalışıyor”

İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
Cyprus Mail Yurttaşlara Sordu: Kıbrıs’ı Yabancılara Mı Satıyoruz?

Cyprus Mail Yurttaşlara Sordu: Kıbrıs’ı Yabancılara Mı Satıyoruz?

KIBRIS

İzel Seylani: Birlikte hayal etmeyi başardığımızda… | Video

SANAT
İsrail’in yerle bir ettiği Gazze havadan görüntülendi | Video

İsrail’in yerle bir ettiği Gazze havadan görüntülendi | Video

DÜNYA
Yunanistan’da ABD tanklarına barikat: Katiller evinize dönün

Yunanistan’da ABD tanklarına barikat: Katiller evinize dönün

DÜNYA
Scholz’un konuşması kesildi: “Filistinlilerin kanı sizin ellerinizde” | Video

Scholz’un konuşması kesildi: “Filistinlilerin kanı sizin ellerinizde” | Video

DÜNYA

Instagram

Takip et

  • Bekir Paşa Lisesi öğretmenleri Eğitim Bakanlığı
  • Tutuklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu paylaşımında TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alarak “Korkunun ecele faydası yok! Öyle de yenileceksin! Böyle de yenileceksin. Haklılığımıza, cesaretimize, tevazumuza, güler yüzümüze yenileceksin!” dedi.

https://gazeddakibris.com/imamoglu-demokrasi-meydanlarinda-sesinizi-yukseltin/
  • Tel Aviv’de toplanan onbinlerce kişi, Netanyahu
  • Güney Kore, Japonya ve Çin dışişleri bakanları, Kore Yarımadası
  • 21 Mart Dünya Irkçılık Karşıtı Gün nedeniyle Kıbrıs
  • "AKP’nin Kuzey Kıbrıs’a yaptığı müdahaleleri beni de herkes gibi rahatsız ediyor. Ancak o rejimin buraya dayattığı politikaların hıncını başını örten orta okul öğrencilerinden çıkarmamalıyız."

https://gazeddakibris.com/ortaokullarda-basortusu-yasaginin-kaldirilmasinin-dusundurdukleri/?utm_source=instagram-business&utm_medium=jetpack_social
  • Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve beraberindekiler, CHP
  • Gençlik Federasyonu açıklamasında 22 Mart Cumartesi akşamı, Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) kampüsünde yaşanan ve kamuoyuna yansıyan olayların demokratik değerler ve ifade özgürlüğü açısından endişe verici olduğu belirtildi.

https://gazeddakibris.com/genclik-federasyonundan-polise-daudeki-garabet-tutumdan-donun/?utm_source=instagram-business&utm_medium=jetpack_social

Gazedda Sosyal Medya

SON EKLENENLER

Gençlik Federasyonu’ndan Polise: DAÜ’deki Garabet Tutumdan Dönün

Gençlik Federasyonu’ndan Polise: DAÜ’deki Garabet Tutumdan Dönün

2 ay önce
KTOEÖS: Öğretmenlere Yönelik Sahte Hesaplar Üzerinden Sosyal Medyada İtibarsızlaştırma Kampanyası Ve Provokasyonlar Yapılıyor

KTOEÖS: Öğretmenlere Yönelik Sahte Hesaplar Üzerinden Sosyal Medyada İtibarsızlaştırma Kampanyası Ve Provokasyonlar Yapılıyor

2 ay önce
İmamoğlu: Demokrasi Meydanlarında Sesinizi Yükseltin

İmamoğlu: Demokrasi Meydanlarında Sesinizi Yükseltin

2 ay önce
Siyaset Bilimci Şebnem Oğuz: Erdoğan Muhalefeti Bölmeye ve Uysal Bir Muhalefet Yaratmaya Çalışıyor

Siyaset Bilimci Şebnem Oğuz: Erdoğan Muhalefeti Bölmeye ve Uysal Bir Muhalefet Yaratmaya Çalışıyor

2 ay önce
Barolar Birliği: Yargının Tarafsızlığına Yönelik Bir Darbe

Barolar Birliği: Yargının Tarafsızlığına Yönelik Bir Darbe

2 ay önce

Gazedda Facebook

Gazedda Facebook
Gazedda

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.