Makhir İsmailov…
Ailesine destek olmak için hurda toplayan bir çocuk -işçi-.
13 yaşında, atış alanında bırakılan askeri bir mühimmatın patlaması sonucu ölüyor.
13 yaşında bir çocuk,
Askeri bir mühimmat,
Ve ölüm!
Bu ülkede ateş-kes var ha?
Ama hala evlere ateş düşüyor işte! Bombalar da patlıyor.
Hem de öyle sınırın öte tarafından, ‘düşman’ dediklerinizden gelmiyor.
Tam olduğumuz yerden, böğrümüzü parçalarcasına içimizde patlıyor.
Bu ülkede güvence var ha? Ordunun ve devletin sağladığı güvence ha?
Gece rahat uyuyoruz öyle mi?
Makhir’in evden çıkıp da dönenmediği o gece, annesi babası rahat uyudu mu?
13 yaşındaki bir çocuğun askeri atış alanındaki ölü bedeni karanlığın içinde sessiz bir ağlayışa dönüşürken, hangi nöbet kulübesi, hangi silah, hangi bomba sağlar bizim güvenliğimizi?
Makhir’in bomba ile öldüğü bir coğrafyada kim hangi güvenceden bahsedebilir?
Bunun karşısında susuldukça, kim hangi özgürlükten söz edebilir?
Bir çocuğun ölümünü hangi bayrak, hangi devlet, hangi vatan ile açıklarsınız?
Çocuklar ölüyorsa eğer hangi bayrağın, hangi devletin, hangi vatanın bir değeri vardır?
***
Makhir İsmailov…
13 yaşında, atış alanında bırakılan askeri bir mühimmatın patlaması sonucu ölüyor.
Çok değil, Ağustos ayında Hamitköy’deki atış alanının yakınında 5 işçi patlamamış bir mühimmat nedeniyle yararlanmıştı.
Unutmadık.
Çıkıp birinin hesap vermediğini de, birinin hesap sormadığını da unutmadık.
Sessiz sedasız kapatıldı o olay. Araya başka son dakika haberleri girdi.
Her son dakika haberinde bir öncekini unutuyoruz çünkü.
O anı hiçbir kırıntısı kalmayacak şekilde tüketiyoruz.
Bellekte bir kırıntı kalmayacak şekilde.
Şimdi Hamitköy’deki olay unutulmasaydı ve hesap sorulabilseydi bugün 13 yaşında bir çocuk ölür müydü?
Bugünün hesabı sorulmazsa ve unutulursa, yarın ne olur?
Unutuyoruz ya,
Her unutuş bir ölüme dönüşüyor bedenlerimizde.
Kendi kendimizin mezarı haline geliyoruz.
Bellek mezarı.
Unuttukça derinleşiyor mezar.
Makhir’i de unutacağız değil mi?
Gece ‘güvende’ mi uyuyorsunuz?
Vicdanınız sızlamıyor mu?
Yoksa vicdanınızı da mı unuttunuz?
Bir de Kıbrıslılığımız var…
Beyaz, aristokrat özentisi ve nostaljik Kıbrıslılık…
‘Kendinden’ birinin başına bir şey geldiğinde dünyaları ayağa kaldıran,
Hemen yanı başındaki ‘Öteki’nin başına bir şey geldiğinde sus pus olan…
Kendini dünyanın merkezinde zanneden, küçük insancıkların Kıbrıslılığı!
***
Makhir İsmailov…
Bir çocuk.
Kuzey’de yaratılan ve değiştiremediğimiz rejim hem çocukluğunu aldı hem de canını!
O atış alanında yine tatbikatlar yapılacak, bombalar atılacak, havanlar gökyüzünde uçuşacak değil mi?
Ve birileri de çıkacak, siyasi iradeden bahsedecek ha?
O halde yerin dibine girsin sizin siyasi iradeniz de militarizminiz de!
Ama çocuklar girmesin yerin dibine, yaşasınlar!