Sol Hareket adına yazılı açıklamada bulunan Orhan Erönen, 1 Temmuz’da Türkiye’den ülkeye girişlerde karantina uygulamama kararının büyük bir hata olacağının ve Covid-19 salgınını yeniden tetikleyeceğinin açık olduğunu, bu kararın değiştirilmesi gerektiğini belirterek, “1 Temmuz tarihinde çalışma izinliler, oturma izinliler ve öğrenciler devlet tarafından karşılanacak 14 günlük karantinaya girme koşulu ile ülkeye gelebilmeli, Turizm ve diğer nedenlerle ülkeye girecek herkes ise masraflarını kendilerinin karşılayacağı 14 günlük karantina koşulu ile adaya gelişlerine izin verilmelidir” dedi.
Orhan Erönen tarafından yapılan yazılı açıklamanın devamı aşağıdaki gibidir;
“Ülke gündemi yeni bir skandal ile çalkalanır, halkın sabrı yeniden sınanırken, 1 Temmuz’da Türkiye’den ülkeye girişlerde karantina uygulamama kararı gözden geçirmediği ve gerekli kriterler uygulanmadığı takdirde ileriki günlerde çok daha büyük krizlere yol açacak konular ile karşı karşıya kalacağız.
Dünya Sağlık Örgütü ve diğer değerlendirme kurumlarının verdiği bilimsel verilere göre Türkiye ciddi risk grubundaki ülkeler arasında ilk 5’te yer almaktadır. Tekrardan yükselişe geçen Covid-19 vaka sayılarına bakacak olursak, bunun doğruluğunu maalesef görebiliyoruz.
Diğer yandan, nüfusuna göre en yüksek oranda test yapmış yerlerden birisi olan Kıbrıs’ın güneyinde ise bu rakamlar çok düşük seviyede seyretmekte, salgının kontrol altına alındığı görülmektedir. Kategorilere ayrılmış ülkelerden gelen ziyaretçilere yönelik önlemler çeşitlendirilmiş, pandemi merkezleri hayata geçirilmiştir.
Kabul edilmesi gerekmektedir ki, Kıbrıs’ın kuzeyinde, halkın tepkisi ve ilk 45 gün içerisinde alınan kararlara uymasıyla, vaka sayısı sıfır olmasına rağmen, dünyanın geri kalanında aynı trendin pek mümkün olmadığı, hiç bir ülkenin koşullarının simultane seyretmediği açıktır. Bununla birlikte, ekonominin varlığı için açılıma giderken de, yurt dışından giriş yapanlar nedeni ile tekrardan vaka görülme şansı tabi ki mevcuttur. Bu virüsle, belki de uzun süreliğine belirli önlemler alarak, yaşamayı öğrenmemiz gerektiği, zaten en başından beri söylenen bir şeydir.
Ancak, Kıbrıs’ın kuzeyindeki mevcut yönetimin, bu ve önümüzdeki sürecin gerekliliklerine bakıldığı zaman, bugüne kadar bu konuyu “iyi yönettik” şeklindeki açıklamaları başlı başına kandırmacadır. Bir pandemi hastanesi olmadan, giriş-çıkışlardaki önlemler ve prosedürler iyileştirilmeden, hibe edilen solunum cihazlarını kullanacak personeller belirlenmeden böyle bir açılım, ileride önce sağlık, sonra da ekonomik anlamda mevcuttan çok daha büyük bir problemin eşiğinde olduğumuzu anlatıyor.
Siyasi görüşten bağımsız, nesnel ve bilimsel olarak bile düşüldüğü takdirde, yüksek risk grubundaki Türkiye’den gelecek yolculara (bunun içerisinde sadece TC vatandaşı değil, bağlantılı uçuşlarla gelecek üçünce ülke vatandaşları da dahil) havalimanının açılması, Kıbrıs’ta yaşayan halka büyük bir tehdit oluşturacaktır. Bunun yanında, Kıbrıs’ın güneyindeki yönetimin, eğer bu karar gözden geçirilip değiştirilmez ise, barikatlardan geçişleri kapaması çok uzak bir ihtimal değildir. Bunun da ne gibi sonuçlar doğuracağını, güneyde çalışan, okuyan, sağlık nedeni ile geçmek zorunda olan insanlar ve aileleri üzerinde oluşacak mağduriyeti, Kıbrıs sorununda yaşanacak krizi görmemek, ancak siyasi körlük ile açıklanabilir.
İvedi olarak, hemen 1 Temmuz’da Türkiye’den geleceklere karantinasız giriş kararının yeniden gözden geçirilmesi, nesnel ve bilimsel kararlar alınması şarttır. Son skandalda görüldüğü üzere, “imtiyazlı kişilerce” bu önlemlerin nasıl delineceği halk tarafından görülmüştür. Yapılması gerekenin ne olduğu belli iken, sorumlu bakanların istifa etmeyeceği gerçeği de deneyimle sabittir!
Diğer yandan, malumdur ki, kuzeyde yaşayıp güneyde çalışan emekçi kesim ile ilgili basiretsizce, hiçbir ortayol tasarlanmadan, önerilmeden yapılmış uyguluma insanlık dışıdır. Bununla birlikte, pandemi başlarında ağırlıkla Türkiye vatandaşı olan emekçilerin ülkelerine gitmesi ile, hem Kıbrıs’ın kuzeyindeki ekonomi, açılıma rağmen büyük bir aksaklık göstermekte, hem de bu emekçiler yaşam kaynağı olan gelirlerinden olmuştur.
1 Temmuz’da PCR testi negatif olanların karantinasız girişleri büyük bir hata olacak ve salgının yenden başlamasını tetikleyecektir. Dolayısı ile 1 Temmuz tarihinde çalışma izinliler, oturma izinliler ve öğrenciler devlet tarafından karşılanacak 14 günlük karantinaya girme koşulu ile ülkeye gelebilmeli, Turizm ve diğer nedenlerle ülkeye girecek herkese ise masraflarını kendilerinin karşılayacağı 14 günlük karantina koşulu ile adaya gelişlerine izin verilmelidir.”