29 yıldır YKP’nin yolculuğu sürüyor
30 Ekim 1989 yılında kurulan Yeni Kıbrıs Partisi (YKP), 29 yaşında…
YKP, taviz vermeksizin fetihçi anlayış ve uygulamaları ile adanın üçte birini işgal altında tutan TC’nin sivil asker bürokrasisinin denetimindeki hem siyasi parti, tarikat ve hemşeri derneklerince, hem de yeraltı ve yerüstü paramiliter örgütlerince desteklenen ve yerli işbirlikçileriyle korunan Kıbrıs’ın kuzeyindeki rejime karşı, bölünmüş yurdumuzun yeniden birleşmesi için 29 yıl boyunca sürekli mücadele verdi, mücadele verenlerle birlikte oldu…
TC’nin dayattığı fetihçi politikaların bir aracı olan demografik yapının, tapu kayıtlarının ve yerleşim yerleri isimlerinin değiştirilmesi, eğitim sisteminin Türkiye’ye entegre edilmesi, Sunni İslamcı tarikatların daha etkin olması için maddi, manevi yardımlar gibi asimilasyon politikalarının yıllarca uygulanması ile Kıbrıs’ın kuzeyi artık Türkiye’nin bir iline benzemektedir. Türkiye’nin deniz aşırı sömürgesi olan Kıbrıs’ın kuzeyindeki yaşam dayatılan sosyo-ekonomik politikalarla her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Türkiye’nin yerel alt yönetimi olan organın fonksiyonu her geçen gün daha da azalmaktadır. Görünüşte varmış gibi olanların bile işlevleri kalmadığını her gün gazetelerde haberi çıkan burdaki TC’li bürokratların faaliyetlerinden anlamak mümkündür. TC yardım heyeti eskiden bir bina ve bazı memurlarken, artık koca binalara sığamayan buradaki bürokrasinin doğal parçası olmuştur.
YKP, 1989 yılında yola çıkarken “vilayetleştirmeye hayır” sloganını kullanmış, “talimatla yönetilmeye hayır, bu memleket bizim biz yöneteceğiz” demişti, bugün bu sloganlar hâlâ günceldir …
YKP, 29 yıldır, eşitlikçi, özgürlükçü, katılımcı, demokratik bir sosyalizm için, enternasyonalizm ilkelerine bağlı, dayanışmayı önemseyen, emekten yana, anti-militarist, barışçı, ekolojist, toplumsal cinsiyet eşitlikçi ve özgürlükçü bir mücadele de veriyor, bu mücadeleyi de ileri taşımada kararlıdır…
Hemen şimdi federal devletin yasama ve yürütme organlarına hayat verilsin!
Hayatın farklı alanlarındaki her konuya etkisi olan Kıbrıs sorununun artık çözümlenmesi gerektiğini birçok kişi dile getirmekte ancak bunun gereği yeteri kadar yapılmamaktadır!
YKP, liderlerin ortak çağrı yapacağı her türlü antlaşma taslağı ile ilgili olumlu yaklaşımını korumaya devam ediyor.
YKP, Kıbrıs sorununda yabancı askerler, yer değiştiren ve taşınan nüfus, toprak ve mülkiyet, güvenlik ve garantörlük ile güç paylaşımının esas başlıklar olduğuna inanır, bu konuda yıllar süren görüşmelerde önemli yakınlaşmalar sağlandığının vurgusu yapar. Guterres dokümanı bunun bir işaretidir. Yukardaki temel konuları kapsayacak bir çerçeve antlaşması, bugün itibari ile tek ihtiyacımız olandır.
Kıbrıs sorununa çözüm bulunması için gerekli olan antlaşmanın çok detay içermesinin gerekli olmadığına inanmaktayız. Detaylar federal yürütme ve yasama organlarında demokratik tartışma koşullarında tamamlanabilir. Liderlerin tek başlarına, halkın katılımı olmaksızın ekonomiden, sosyal hayata birçok alandaki başlıklara dair görüşmeler yapması ve kararlar üretmesi zaten anti-demokratik de bir süreçtir.
Katılımcı demokrasi, federal Kıbrıs’ın tüm yasal mevzuatını ve gerekli olan prosedürlerini aşağıdan yukarıya kurmamız gerektiğini bize söyler, iki liderin topluma bunları dayatmasını değil!
Bu nedenle YKP, 2004 sonrası süreçte ısrarla Kuzey İrlanda modeline vurgu yaptı. Bugünkü sıkıntılı süreçte YKP’nin önerisi, çerçeve antlaşması ve tüm politik aktörlerin temsiliyet sistemi içinde ağırlıkları dikkate alınarak, mümkün olan en geniş politik temsiliyeti sağlayarak çok toplumlu, çok siyasal kimlikli, ileride Federal Devletin Meclisi’nin ve Bakanlar Kurulu’nun yerlerini alacak yasama ve yürütme organlarının hemen şimdi hayata geçirilmesidir.
YKP olarak, Kıbrıs sorunun tüm diğer konularını federal Kıbrıs yurttaşların katılımı ile aşağıdan yukarıya, etnik temellere değil, politik yaklaşımlara dayalı çözümler üreten siyasal mekanizmaları hemen şimdi kurma zamanıdır diyoruz…
Sosyalist Kıbrıs mümkün!
Sermayenin dayattığı neoliberal uygulamalar bizi daha fazla emek; yeni tarım teknolojilerinin sağlığa etkileri, küresel ısınmanın bizi daha fazla ekoloji; patriyarkal ilişkilerin bizi daha fazla toplumsal cinsiyet eşitlikçi; süren savaşların bizi daha fazla anti-militarist eylemlere yönlendirdiği dönemlerden geçmekteyiz. Ama ayni zamanda başlıkları asla tek başına düşünmeyen bizler, bu nedenle eko-sosyalizmi, YKP’nin parti politikaların merkezine yerleştirmekteyiz.
YKP, Kıbrıs’ın ve dünyanın sorunu olan konulara dair nihai çözümün sosyalizmde olduğuna inanır.
YKP, neoliberal uygulamaların bize dayattığı “başka alternatif yok” çığırtkanlığına karşı, başka bir dünyanın mümkün olduğuna inancını heyecanla, mücadeleyle ve dayanışma ruhuyla 29 yıldır olduğu gibi, bugün de vurgulamaya devam eder.
Adı nasıl anılırsa anılsın, kapitalist bir sistem içinde yaşamaktayız ve kapitalizm karşı hâlâ umut Marx’ın Komünist Manifesto’da çerçevesini çizdiği sosyalizmin kurulmasındadır. YKP, sosyalist Kıbrıs yolunda, yeni sosyalist devrimler için Kıbrıs’ta ve dünyada mücadeleye devam edecektir.
YKP olarak bir kez daha vurgularız, “sosyalist Kıbrıs mümkün!”
Güncel görevlerimiz
Kıbrıs’ın kuzeyinde güncel alanlarda birçok sorun da yaşanmaktadır. Yoz bir idarenin beceriksizliği bizleri sürekli olarak yeni sorunlara sürüklemektedir. Demokratik bir siyasal sistem olmamasına rağmen, gene de yolsuzluklar, usulsüzlüklerle ilgili, insan hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi için yapılabilecekler vardır…
Ekonomik krizin hatırlattıkları
Yaşadığımız krizin temeli, kapitalizmin hep daha da fazla kâr/artı değer elde edilmesi üzerine kurduğu ekonomiyi yönetme şeklidir. 1980’lerin başında beri uygulanan neoliberal politikalar daha fazla yoksunlaşma ve yoksullaşmayı getirmiştir. Bu sosyal ve kültürel tahribatları ortaya çıkarmıştır. Göçler hızlanmış, insanlar daha iyi bir hayat için yollara düşmüştür. Ucuz işgücü peşindeki kapitalistler bunu fırsata çevirip, süreci emek haklarının erozyona uğratılması, güvencesiz, sendikasız, uzun çalışma saatlerine karşı az ücretli, iş garantisi olmayan bir çalışma hayatını ortaya çıkardı. Kapitalizmin her girdiği kriz sırasında bu çalışma hayatı içinde olanlar için daha kırılgan bir yaşam kendilerini beklemektedir. Finansallaşmanın dominant hale gelmesi ile kapitalizmin sunduğu “kredili” yaşamlar artık sürdürülemez hale gelmiştir. Bugün bulunduğumuz krizlerden, kapitalizm reform ederek çıkamayız. Bu nedenle YKP için, kapitalizm ortadan kaldırmaya yönelik, sosyalist bir düzen için mücadele halen daha tek geçerli yoldur…
Kıbrıs’ın sorunun yarattığı sorunlar, TC’nin on yıllardır uyguladığı fetihçi anlayış, ‘orda ne varsa, burda da olacak’ politikaları ile ekonomik krizleri, ‘bağımlı’ şekilde yaşamaktayız. Bağımlılık ilişkisi yalnız TL kullanımı ile ilgili değildir. TL’ye olan bağımlılık, bu para biriminden kaynaklanan sorunların bu coğrafyaya da elbette taşınması anlamındadır, en son hissetmeye başladığımız ‘ekonomik kriz’ de budur. Ancak TC’de uygulanan neoliberal politikaların ve anlayışların yıkım paketleri ile bu coğrafya özelleştirme, dönüşüm, yenilenme adı altında taşınması da ekonomik krizin temellerinden biridir. Türkiye bir zamanlar tarım ülkesi iken, bugün tarım ve hayvan ürünlerinin önemli kesimini dışardan ithal eder hale geldiği koşullarda, bunun Kıbrıs’ın kuzeyine yansımayacağını düşünmek saflık olur. Türk Telekomu, elektriği peşkeş çeken Türkiye’nin burda farklı bir yol izleyeceğini düşünmek de olmazdı. TC’nin fetihçi politikalarına ve onların ürünü olan yıkım paketlerine karşı mücadele edilmeden ekonomik krizden çıkış mümkün değildir. Klasik gibi dursa da statükoya karşı mücadele edilmeden sorunların üzerinde gelmek mümkün değildir. Bu nedenle Kıbrıs sorunun çözülerek kendi kendimizi yöneteceğimiz bir idare için mücadele bu koşullarda temel olmalıdır. Bu nedenle Kıbrıs sorunun çözüm parametrelerini belirleyecek olan kendi kendimizi, birlikte, ortak idare edeceğimiz bir düzen için olması gerekir.
Ekonomik kriz elbette kendi iç sorunların da yansımasıdır. Adil olmayan bir vergi sistemi, günün sonunda kamunun ihtiyaç olduğu mali kaynağı dolaylı vergilerle karşılamasının üstüne oturtmuştur. Günlük yaşamda tüketilen her şeyin üzerinde farklı oralarda dolayı vergiler vardır, bu da fiyat politikalarında anomalileri doğurmaktadır. Güçlükle toplanabilen mali kaynaklar ise denetimsizlik, popülist politikalar, yanlış yönetimlerle verimsiz şekilde kullanılmaktadır. Yıllardır uygulanan yanlış mali ve ekonomik politikalar neticesinde hiçbir sektör desteksiz, devletten mali katkı almadan sürdürülebilir ekonomiye sahip olamaz. Bu ayni zamanda bir demokrasi sorunu da ortaya çıkarmaktadır. Mali kaynakları manipüle edebilen, edeceğini iddia edenler, siyasi iradeyi de ele geçirebilmektedir. Böylesi bir yapıdan çıkışın yolu, kamu reformudur…
Etkin ve verimli ve hesap sorabilir bir yönetim koşuldur
Kıbrıs’ın kuzeyi popülizm ve yolsuzluklar nedeniyle seçimlerde bile denetim ve hesap sormanın olanaksız denecek kadar azaldığı bir duruma düşürüldü. Sonuçta da şimdiki yoz rejim ortaya çıktı. Kıbrıs sorununda Türkiye’nin Kıbrıs politikasını destekleyecek olanlara seçimlerde denetleyebilecekleri mali ve yeraltı desteği verildi ve böyle bir rejimin seçmen ve oy simsarlarına seçmeni denetleme olanağı vermek için devletten destek almadan yaşayamayacak sektör ve alt sektörler oluşturuldu. Şimdi ise maaşları nasıl ödeyeceğini bilemeyen yönetim ortaya çıktı.
Onun için hemen yeniden örgütleme ve personel reformu planlanıp yürürlüğe konulmalıdır.
Kurumlar arasında anayasanın önlem almaması ve siyasilerin güç elde etme ve çıkar sağlama amaçlı tutumları ve seçmen simsarları beslemeleri yüzünden suçlar ve suçlular açıkça himaye edilmekte ve sureta suçlarla mücadele için deyip cezalarda daha şiddet vaatleriyle halk avutulmaktadır. Sanki unutulmuş bir tarihten beri aynı insanlar dönüp dönüp iktidar olmamış gibi yapmaktadırlar.
YKP bir an önce özel bir yasayla desteklenen reform için çalışmaların başarısı ün yapan Kıbrıs hükümeti döneminin terkedildiği noktadan ilerletileceği tam bir projenin uygulanmasını sağlama kararındadır. Yoksa çalışmayan bir yönetim çarkı ile hiçbir siyasi program da uygulanamaz. YKP iddialı sol siyasetin uygulanabilmesi için bunu önemle ele alacaktır.
Son söz
Sloganlarımız dillerde, düşüncelerimiz sokaklarda yayılmakta, inancımızı koruyoruz, biz kazanacağız!
29 yıldır YKP’nin barış ve sosyalizm yolculuğu sürüyor…
Biz, 29 yıllık mücadele tarihimizle
vardık, varız, var olacağız…