Bazı zamanlar uyumak bir kayıptır.
Çünkü uyku, zihni susturur; insanı kendi derinliğinden uzaklaştırır.
Oysa kimi saatlerde bütün sesler çekilir, geriye yalnızca iç uğultu kalır.
İşte bu uğultu, en inatçı uyanıklığın sebebidir.Uykusuzluk çoğu kez eksiklik sanılır; oysa tam tersidir. Fazla hissetmenin, fazla düşünmenin, fazla duymanın hâlidir. Karanlığın yalın yüzünde insan kendine çarpar; geri dönen yankı, gün içinde bastırılan tüm duyguları açığa çıkarır.
Uyumak bir kaçışken, uyanık kalmak kimi zaman içsel bir hesaplaşmadır. Işıksız saatler insanı aynasında gösterir.
Gündüzün aceleciliği yoktur bu sessizlikte; kelimeler ağır ağır belirir, sanki dumanı tüten çay bardağının kenarında ısınmış gibi. Uykusuzlukta cümleler çoğalır. Kapatırsınız gözlerinizi ama düşünceler sıraya girer; tıpkı uyumayı reddeden çocuklar gibi. Yorgunluk artar fakat fikirler dinçtir. Zihin susmasa bile ruh konuşur.
Bir pencere kenarı, sönük bir sokak lambası, duvara düşen gölgelerin değişen şekli… Uyanık olunan o uzun saatler, mekânı en saf hâliyle gösterir. Başkalarının rüyaya sığındığı vakitlerde, ayakta kalan kişi bir anlamda herkesin yerine kalır boşlukta. Birinin yarım kalmış cümlesi, başka birinin gecikmiş vedası, teşekkür edilmemiş bir incelik aynı masaya oturur.
Sessizliğin sesi konuşmaktan daha yüksektir. Belki de tam bu yüzden, uykusuzluk insanın kendine en çok yaklaştığı zamandır. Çünkü hakikat, karanlıkta makyajsız görünür. Görmezden gelinmiş kırılganlıklar, sabırla bekleyen hüznün gölgeleri, söylenememiş cümleler, aceleye getirilmiş mutluluklar… Hepsi art arda belirir.
İç ses, karanlıkta daha yüksek perdeden konuşur. Ve insan anlar: Beklemek de bir eylemdir. Uykusuzluk, sabrın en yalın hâlidir.
Ufuk soluklaşırken bir geçiş başlar. Kuş sesleri henüz net değildir, gövde yorgundur, gözler ağırdır; yine de uyku hâlâ uzaktadır. Çünkü bazı saatlerde uyumak değil, uyanık kalmak iyi gelir. Belki de uykusuzluk bu yüzden bir kıyım değil; insanın kendi iç sahnesidir. Herkes orada tek kişilik bir oyun oynar. Sonu yazılı değildir; fakat her uyanık an, insanı kendine biraz daha yaklaştırır. Ve bazen tüm bir uykudan daha dinlendiricidir uyumamak.
