ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Kaynak: UYGUNSUZ DAVRANIŞ VE SİSTEMİN KIYMA MAKİNESİ
Görsel ve Çeviri: Penna
“Korkmalısın çocuğum. Bu şekilde kanunları gözeten bir vatandaş olursun,” diye yazmıştı büyük Fransız filozof Jean-Paul Sartre (1905-1980); sistemi sorgulayan herkes için mükemmel bir tavsiye. Kıbrıs’ta ihtişamının zirvesine ulaşan—ama aynı zamanda kendi çöküş korkusunun da zirvesine ulaşan—sistem, önce eski bir bakanı, yani Marios Demetriades’i “altın pasaportlar” skandalı ve Avrupa Birliği Komisyonu’nun Temmuz raporu korkusundan dolayı, ve daha sonra Kıbrıs Cumhuriyeti Sayıştay Başkanı Odysseas Michaelides’i “uygunsuz davranış” nedeniyle Yüksek Mahkeme kürsüsüne gönderdi, çünkü eski cumhurbaşkanının geride bıraktığı Vasilikos Terminali gibi apseler birbiri ardına patlamaya başladı! Sayıştay Başkanı Odysseas Michaelides ile birkaç kez çatıştığımı ve hatta bir Pazar köşe yazımı ona “adadığımı” ayrıca belirtmek isterim. Benim algıma göre kontrolsüz ve beceriksiz bir şekilde kırmızı çizgileri nasıl aştığını ve yanlış insanları nasıl saldırıya açık bıraktığını yazdım ve anlattım. Elbette, mesleğine ve hizmet ettiği son derece zengin dile saygı duyan, ve misyonu gereği şu ya da bu şekilde keyfi davranan tüm kamu görevlileri ile devlet ve parti yetkililerini ifşa etmek ve eleştirmekle yükümlü olan bir gazetecinin gerektirdiği nezaketle yazdım.
Gelgelelim sistem, eski Başsavcı Yardımcısı Rikkos Erotokritou gibi herhangi bir cezai suçla karşı karşıya olmamasına rağmen, 10 yıl önce Cumhurbaşkanı tarafından siyasi nedenlerle atanan üst düzey bir kurum yetkilisini, yani Sayıştay Başkanı’nı mahkeme önüne çıkardı. Hem görevden uzaklaştırılıp hem de işten çıkarılmasını tarif ederken sekiz yargıcın tamamının (adil yargılamayı hiçe sayarak) kellesini aldığı ifadesini kullandı. Lefkoşa’nın tanınmış avukatlarından Michalis Paraskevas, Odysseas Michaelides’in atanmasının siyasi olduğunu hatırlatarak, siyasi kararların siyasi olmayan kişiler tarafından alınmasının yanlış olduğunu söyledi. Yüksek Anayasa Mahkemesi’nin sekiz yargıcı, bana göre açıkça, eski Cumhurbaşkanı Nicos Anastasiades’in atadığı Başsavcı George Savvides ve Başsavcı Yardımcısı Savvas Angelides’i savundular. Neden mi? Benim ve Panama Belgeleri ile ICIJ-Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun ‘Cyprus Confidential’ [Gizli Kıbrıs Dosyası] başlığı altında, ülkemizin profesyonel hizmetler sektörünü yaptırımları delmek ve Rus oligarklara kolaylık sağlamakla suçlayan iddialarına göre, Kıbrıs’ın deneyimlediği, birbirine kenetlenmiş çıkarlar ve skandallardan muhtelif en yozlaşmış sistemi korumak için.
Burada kamuoyunda tartışılan konu artık Odysseas Michaelides değil, çünkü görevine kesin olarak son verildi. Mesele, Yüksek Mahkeme’nin kendisinin ‘uygunsuz davranışlara’ maruz kalıp kalmadığıdır. Birkaç örnek vereceğim, siz de kendi sonuçlarınızı çıkarabilirsiniz. Beş yıl önce ‘K’de [Editörün notu: Kathimerini gazetesine atıf] Myron Nikolatos davası hakkında aşağıdaki yazıyı yazmıştım: “Yüksek Mahkeme Başkanı Myron Nikolatos, Kıbrıs Cumhuriyeti Başsavcısı Costas Clerides tarafından ‘suçüstü’ yakalanmıştır. Bu, bizim durumumuzda her ne kadar abartılı ve şiirsel bir ifade gibi görünse de, Costas Clerides’in (15/01/2019) Myron Nikolatos’a yönelik açıklamasında ifade edilen ağır kınamadan (en hafif tabirle) çok daha hafiftir, ve [Nikolatos’un] Avrupa standartları, kendi değerlendirmemiz ve özellikle de sağduyuya göre derhal istifasını sunması ve muhtemelen bir mahkeme önünde hesap vermesi gerekir.” Bay Nikolatos’un görevi sırasında bir bankanın davalarına bakarken perde arkasında [aynı banka ile] kızı ve kız kardeşinin de adının karıştığı iddia edilen başka davaları halletmeye çalıştığını not düşelim. Elbette ki Bay Nikolatos istifa etmedi, Yüksek Mahkeme’deki meslektaşları da sırf görünüş için dahi olsa vergi ödeyen vatandaşlara karşı umarsız davranmama ve Başkanlarını gerçekten eleştirme ihtiyacını hissetmediler. İlgili makaleyi aramakla uğraşmayın çünkü gazetenin arşivlerinden silinmiş… Bu arada, Bay Nikolatos 2020’de yara almadan emekli oldu!
Yüksek Mahkeme’nin ‘uygunsuz davranış’ açısından kontrol edilebileceği ikinci bir vaka, AİHM’nin 31.08.2021 tarihinde Kıbrıs Yüksek Mahkemesi’ne karşı aşağıdaki kınamayı yaptığı 1974 Kayıp Kişiler vakasıdır: 1974 kahramanı Christofi Vassiliou Pasia’nın davasına ilişin olarak, “Mahkeme (AİHM), [davanın] incelenmesindeki gecikmeye gerekçe olarak Yüksek Mahkeme’nin (Kıbrıs) konunun anonim ‘siyasi boyutlarına’ atıfta bulunmasından da endişe duymaktadır” demişti. O dönemde yazdığım yazı şöyleydi: “Hükümet Sözcüsü’nün AİHM kararını okumamış olması ve içeriğinden haberdar olma zahmetine bile girmeden ‘Hukuk Dairesi kararı değerlendirecek’ demesi şok edicidir. 29 yaşında Xylofagou’lu bir aile babası olan Pasia, Türk işgalinin ilk aşamasında yaralandıktan sonra iyileşmek için evinde kalmak yerine, o zamanki TURDYK [Kıbrıs’taki Türk Alayı] kampının karşısında bulunan Lefkoşa’daki karakoluna, yani at yarışı sahasına geri dönmüştür. Mahkemede verilen ifadelere göre orada, 14 Ağustos 1974 tarihinde işgalciler tarafından canlı olarak yakalanmış, işkence görmüş ve ağzından tüfekle vurulmuştur! Devlet Sözcüsü’ne göre bu dava, Pasia’nın arkasında bir eş ve reşit olmayan üç çocuk bırakarak uğruna canını feda ettiği Hukuk Dairesi tarafından değerlendirilecektir—veya benim tahminime göre uzun vadede açığa çıkarılacaktır. Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yargıcı Phivos Zomenis’in 50 sayfalık, sağlam ve şok edici ilk kararını 11 yıl önce (2010 yılında) temyize götüren ve Yüksek Mahkeme’ye temyiz başvurusunda bulunan, Yüksek Mahkeme’nin de—benim naçizane görüşüme göre adaleti tamamen göz ardı ederek—ilk kararı iptal etmesine yol açan Hukuk Bürosu mu? Bu duyulmamış adli tuhaflıklar, şimdi AİHM’de hep birlikte kaybetmek ve hiçbir sıkıntı duymadan ve özellikle ÖZÜR dilemeden, deneyimsiz ve adaletsiz Devlet Sözcüsü’ne (M. Pelekanos) “Hukuk Bürosu’nun kararı ve ondan elde edilen çıkarımları değerlendireceğini” beyan etme yetkisi vermek için mi yapıldı? Kimin davranışının uzun vadede daha uygunsuz olduğunu, ve bunun bedelini her zaman sistemin kıyma makinesinin çarklarında yağ haline gelen ayaktakımının ödediğini fark eden var mı?