Yerbilim Mühendisleri Odası, Bakanlar Kurulu’nun geride bıraktığımız Ağustos ayından beridir belli aralıklarla Omorfo akiferi içerisinde kişiye özel kuyu açma izinleri vermekte olduğunu ve ve bunun “deyim yerindeyse “yeni bir kuyu izni furyası” yaratmakta olduğuna dikkat çekti.
Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Birol Karaman’ın yazılı açıklaması şöyle:
Ülkemizde yıllık yağış ortalamalarında görülen sürekli düşüşlere karşın tarımsal faaliyetlerdeki planlama çalışmalarının ve alt yapı yatırımlarının ihmal edilmesi, akiferlerimizden bilinçsiz su çekimine ve aşırı su tüketimine sebep olmaktadır.
Her ne kadar doğru ve net verilere ulaşma noktasında elimizde yeterli teknik imkânlar bulunmuyor olsa da belli yaklaşımlar çerçevesinde yapılan tüm hesaplamalar akiferlerimizden yapılan çekimin, beslenmeden çok daha fazla olduğunu açıkça göstermektedir. Bu durum su bütçesinde oluşan açığın yani akiferlerimizin “kurumasının” da ana unsurudur.
Yağışların azalması, kuraklığın artması ve çekimin de kontrolsüz bir biçimde artarak devam etmesi nedeniyle Güzelyurt akiferinde 1970’li yıllardan itibaren su seviyesi düşmekte ve tuzlu su sürekli olarak karaya doğru ilerlemektedir. Günümüzde tuzlu suyun, Güzelyurt akiferinin 3-3,5 kilometre içerisine kadar ilerlediği, kamu kurumlarımızın çeşitli üniversitelerimizle gerçekleştirdikleri çalışmalarla bilimsel olarak da ortaya konmuştur.
İklimsel koşulların yarattığı doğal sonuçlar ve tarihsel süreç içerisinde ülkeyi yönetenlerin bu koşullar yokmuş gibi davranması sonucunda doğal kaynaklarımız tükenme noktasına gelmiş ve nihayetinde Türkiye’den borularla su getirilerek oluşan açık kapatılmaya çalışılmıştır.
Güzelyurt akiferinin durumu ayan beyan ortada iken hükümet edenler geride kalan Ağustos ayından beridir aralıklarla Bakanlar Kurulu kararlarıyla özel kişilere kuyu açma izni vermekte ve hali hazırda kötü olan durumun daha da kötüleşmesine neden olacak adımlar atmaktadırlar.
Odamız, tarımsal faaliyetlerin kesintiye uğratılmaması ve bu yönde ihtiyaç duyulan kaynağın üreticiye sağlanması noktasında elbette ki karşı duruşa sahip olan bir noktada değildir. Ekonominin ihtiyaçları doğrultusunda ve doğal kaynakların izin verdiği ölçüde bu faaliyetler de tabiatıyla sürdürülecektir. Fakat bu ihtiyaç tarımsal planlamadan uzak bir biçimde ve kamu yararını göz ardı ederek kişiye özel uygulamalar yapmakla giderilemez.
Kuyu açma izinlerinin Bakanlar Kurulu kararı vasıtasıyla, kamu yararı ile bağdaşmayan ve insanımız arasında farklı ayrımlara sebebiyet verecek bir anlayışla ele alınması yukarıda belirttiğimiz sıkıntılara ek olarak yeni bir takım sıkıntıları da beraberinde getirmektedir ki bu hiçbir şekilde kabul edebileceğimiz bir durum değildir.
Ülkeyi yönetenlere hatırlatmak isteriz ki; tarımsal faaliyetler için ihtiyaç duyulan su kullanımını kamu yararı çerçevesinde ele alabilecekleri enstrümanlar mevcuttur. Aynı şekilde halen yürürlükte bulunan yasal mevzuat su kaynaklarının korunması amacıyla hükümete kararname ilan etme veya tüzük hazırlama yetkisi de vermekte ve bu ihtiyaçlar da kamu yararı çerçevesinde düzenlenebilmektedir.
Bu enstrümanlara sahip olunduğu halde kişiye özel kuyu açma izni verilmesi ve bu yolla deyim yerindeyse “yeni kuyu izni furyası” yaratılması hali hazırda kritik seviyede olan Güzelyurt akiferinin daha da hızlı kurumasına sebep olmakla eş anlamlıdır. Böylesi bir anlayış içerisinde hareket etmek Türkiye’den gelen suyun da etkin bir biçimde değerlendirilememesi sonucunu doğuracaktır. İzlenen bu yöntem açıkça Türkiye’den su geldi diye akiferleri gözden çıkarmakla eşdeğerdir.
Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin belli aralıklarla Kıbrıslı Türklere karşı ifade etmekte olduğu güvensizliği besleyen ve iki ülke arasındaki ilişkileri zehirleyen ana unsurun bu “yönetme biçimi” olduğunu hatırlatarak hükümeti kişiye özel izinler vermeyi durdurmaya davet ederiz.
Akiferlerin halkın ortak kullanım deposu olduğu bilincinden hareketle kişiye özel izinlerin ortak geleceğimizi çalmak olduğunun altını çizer buna yönelik adımların karşısında olmaya devam edeceğimizi kamuoyuyla paylaşmak isteriz.