Türkiye’de İstanbul Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından 19 Mart günü başlayan eylemler sürüyor.
Üniversite öğrencileri protestoya katılma gerekçelerini DW Türkçe’ye anlattı: “Çoğu arkadaşım gibi ben de yüksek anksiyete yaşıyorum”, “Bastığınız zeminin altınızdan çekilip alınabileceğini bilerek yaşamak çok zor.”
“Ben 25 yaşındayım ve yeni mezun oldum. Çoğu arkadaşım gibi ben de yüksek anksiyete yaşıyorum. Bunun sebebi yalnızca kişisel meseleler değil; sürekli değişen, güvenilmez bir ortamda yaşıyor olmamız. Her an her şeyin değişebileceği, alınan kararlarla hayatımızın yönünün bir gecede değişebileceği hissi bizi tüketiyor.”
Bu sözler dün İstanbul’da öğrenci eylemlerine katılan gençlerden birine ait.
Öğrenciler sokakta kalmakta ve geleceklerini savunmakta ısrarlı olduklarını söylüyor.

Öğrenciler direnişte
Türkiye’nin pek çok ilinde sokak gösterilerine yol açan gelişmeler, İstanbul’da Valiliğin yasak kararına rağmen her yaştan farklı kesimleri Saraçhane’deki İBB binası önüne getirirken, protesto gösterilerinde özellikle üniversite gençliği ön plana çıkıyor. Öyle ki dün hem İstanbul’da hem de Ankara, İzmir, Eskişehir, Antalya, Çanakkale, Kocaeli, Trabzon ve Bartın gibi Türkiye’nin farklı illerinde sokaklar öğrenci direnişlerine sahne oldu.
Öğrenci eylemlerinin çıkış noktası İmamoğlu’na gözaltı kararı olsa da bunun altında gençlerin Türkiye ile ilgili artan gelecek kaygıları yatıyor.
DW Türkçe’ye konuşan üniversite öğrencilerine göre bu kaygılar Türkiye’de temel hak ve özgürlüklere karşı oluşan siyasi baskı ortamı ve demokrasi alanında yaşanan gerilemeden ekonomik şartlar ve işsizliğe kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor. Gençler, kendilerini baskı altında ve çaresiz hissediyor; bu nedenle, sandık dışında bir demokratik katılım yöntemi olan protesto hakkını kullanarak sokağa çıkacaklarını ifade ediyor.
DW Türkçe’ye konuşan ve geçen yıl Kadir Has Üniversitesi’nden mezun olan bir genç, yaşadığı güvensizlik hissini ve protestoya katılma gerekçesini şu sözlerle anlatıyor:
“Başka bir dünya yok”
“Bir seneden uzun süredir Berlin’de yaşıyorum ve tatilimde buradayken bu olaylar yaşandı. Çok iyi biliyorum ki ‘Başka bir dünya var, ben giderim, burası nasıl olsa böyle devam eder’ gibi bir şey yok. Nereye giderseniz gidin, insanın dönecek bir eve ihtiyacı oluyor. Ama o eve döndüğünüzde, bastığınız zeminin altınızdan çekilip alınabileceğini bilerek yaşamak çok zor.”
Türkiye’de ifade özgürlüğü ve temel haklara yönelik baskılara dikkat çeken genç, hükümetin kontrol gücünü eleştiriyor:
“Babadan zengin, beyaz, erkek ve politik güce sahip bir insanın bu kadar kolayca hapise atılabildiği bir ülkede, sokakta yürüyen herhangi bir insanın hiçbir güvencesi yok. Bir sözüyle bu kadar insanı bir yere toplayabilen bir insanı bir anda harcayabilen bir hükûmet bizim yaşam hakkımıza neler yapmaz ki? Neler yapmadı ki bu zamana kadar?”

“Bir barikatı aştık, umutluyuz”
Bir başka genç ise, “Dün İstanbul Üniversitesi’nde bir barikatı aşabileceğimizi düşünüyordum ve aştık. İşte bu birlik duygusu bana umut veriyor. Mantığım umutsuz olabilir ama umutlu kalmak zorunda hissediyorum. Bu yüzden buradayım, her yerde olmak istiyorum. Çünkü bu ülke bizim ve haklarımızı savunmaya kararlıyız” diyor.
Dün İstanbul’da pek çok üniversite öğrenci eylemlerine sahne oldu. Üniversite kapılarında polis kampüslerde eylem vardı. Bu eylemler önce sokağa sonra İBB binasının olduğu Saraçhane’ye uzandı.
Galatasaray Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniversitesi’nden öğrenci kortejleri Beşiktaş’ta farklı kollardan bir araya geldi. Semtteki bir başka üniversite olan Bahçeşehir Üniversitesi öğrencilerinin de katılımıyla öğrencilerin sayısı 3 binleri buldu. Önce Beşiktaş Meydanı’nda basın açıklaması yaptılar, ardından Beşiktaş sokaklarına girip vatandaşları sokağa çıkmaya çağırdılar. Hem esnafın hem pencerelere çıkan vatandaşların gençlere desteği dikkat çekiyordu: “Bravo gençler”, “Umudumuz sizsiniz”, “Gençler susmuyor, helal olsun.” Trafikteki araçlar ise öğrencilerin eylemine kornalarla destek verdi.
“Aylin hoca yalnız değildir”
Galatasaray Üniversiteli öğrenciler yürüyüşlerinde Ekrem İmamoğlu ile birlikte diploması iptal edilen Galatasaray Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Naciye Aylin Ataay’a da destek verdi. “Aylin hoca yalnız değildir”, “Baskılar sizin mücadele bizimdir”, “Diplomasız Tayyip” sloganları atıldı.
Beşiktaş Meydanı’nda Galatasaray Üniversitesi öğrencileri adına konuşan Hukuk Fakültesi 1. sınıf öğrencisi Ece Naz Yılmaz, “Halkın iradesi gasp edilerek seçilmiş siyasetçilere yönelik sürdürülen bu süreç, demokrasinin ayaklar altına alındığını ve hukukun yok sayıldığını bir kez daha ortaya koyuyor. Galatasaray Üniversitesi öğrencileri olarak hocamız Naciye Aydın Atay’ın diplomasını iptal etme kararını kabul etmiyoruz” dedi ve ekledi: “Akademik kurumların bilim üretmek yerine belli siyasi, siyasal ajandaların bir parçası haline getirilmesi, üniversiteleri antidemokratik yapılar haline dönüştürüyor. Tek adam rejimi, hukuku bir baskı aracı olarak kullanmaya devam ediyor. Her türlü farklı sesin baskı altına alındığı bu ortamda biz bu diplomasızlaştırma süreçlerini kabul etmiyoruz. Geleceğimize, haklarımıza ve demokrasiye sahip çıkıyoruz.”

“Aile Yılı değil Direniş Yılı”
Mimar Sinan Üniversitesi öğrencileri adına yapılan açıklamada da “Bugün burada sadece bir şahsın hukuksuz gözaltına alınmasına karşı durmak için toplanmadık. Bugün burada bu ülkenin geleceğine sahip çıkmak için toplandık. Çünkü mesele sadece Ekrem İmamoğlu meselesi değil. Mesele bu ülkenin iradesinin gasp edilmesi, hukukun ayaklar altına alınması, halkın seçiminin yok sayılmasıdır. Bu sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin meselesidir. Bugün susarsak yarın hepimize susmayı dayatacaklar. Bugün geri adım atarsak yarın oylarımızın hiçbir anlamı kalmayacak” denildi.
Öğrenciler açıklamada “Gezi’de düşene bin selam” sözleriyle Gezi Parkı eylemleri sırasında ölen gençleri andı.
“Ama bu daha başlangıç. Gençlik uyandı. Gençlik ayakta. Gençlik mücadeleye daha yeni başladı” mesajı verilen açıklama sırasında “Aile yılı değil. Direniş yılı” sloganları atıldı.
Öğrencilerin eylemine akademisyenler de destek verdi.
Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden Doç. Dr. Kamil Cem Özatalay, “Yine tarihi bir döneme tanıklık ediyoruz. Üniversiteler bu tarihi olayda yine önemli bir rol üstleniyor. Öğrenci arkadaşlarımızın mücadelesini saygıyla ve mutlulukla selamlıyoruz. Öğrencilerin mücadelesinin yanındayız. Bu sadece öğrencilerin mücadelesi değil. Bu bütün toplumun mücadelesi. İrademizin arkasında olacağız, irademizi ezdirmeyeceğiz” dedi.

“Ne yaparsanız yapın direneceğiz”
Gençlerin Akaretler üzerinden Saraçhane’ye yürüme isteği ise polis müdahalesiyle sonuçlandı. “Bizi sokaklardan çekemezsiniz, ne yaparsanız yapın direneceğiz.”
Akaretler yolunda polisin sert müdahalesiyle karşılaşan öğrenciler bu kez Barbaros Bulvarı üzerinden sahil yoluna inmek istedi. Polis barikatını geçmek için caddeye çıkıp trafiğin içinde koşmaya başladılar. Bu sırada hem öğrenciler hem basın mensupları hem de polisler ezilme tehlikesi yaşadı. Trafiği açan polis öğrencilerin Kabataş’a kadar polis koridorunda yürüyüşüne izin verdi. Öğrencilerin buradan tramvayla Çav Bella şarkısı eşliğinde Laleli’ye ulaştı.
Saraçhane’deki İBB binası önüne ulaşan öğrenciler, ilk olarak “Mitinge değil, eyleme geldik”, “CHP halkı sokağa çağır” sloganlarını attı. CHP’nin İBB önünde hazırladığı program sık sık ıslıklarla protesto edildi. Öğrenciler, soruşturma ve gözaltıların yalnızca CHP üzerinden değerlendirilmemesi gerektiği, konunun tüm Türkiye’yi ilgilendirdiği vurgusuyla, Taksim yasağı da dahil olmak üzere hak ve özgürlükler üzerindeki tüm kısıtlamaların kaldırılmasını talep ediyor.
Gece saatlerinde ise direnişin seviyesi de tansiyon da arttı. Atatürk Bulvarı üzerinde polisin sık sık gazla müdahale ettiği öğrenciler Taksim’e çıkma kararlılığıyla tekrar tekrar barikata dayandı.
DW Türkçe’ye konuşan bir öğrenci “Demokrasi elbette ki asıl amacımız. Bunu sağlamak için buradayız. Çünkü demokrasinin sandıkla alakalı bir şey olmadığını biliyoruz. Sadece sandıkta kalan bir şey değil sokakta olmak, Tüm haklarını sonuna kadar kullanabilmek. Bunların her biri demokrasiyi besleyen şeyler. Bizler de bunun için buradayız” derken diğeri ekliyor: “Seçme ve seçilme hakkının gasp edilmesine karşı ses çıkaralım, demokratik hak ve özgürlüklerimize sahip çıkalım, diyoruz. Korkmuyoruz, susmuyoruz. İtaat etmiyoruz.”
