Bu makale ilk kez 25 Mart tarihinde Avrupa Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Seçimler her toplumsal sınıf için farklı bir önem taşır.
Burjuvazi için seçim iktidarını koruyup devam ettirmenin bir aracıdır. İktidara burjuva sınıfın hangi kliğinin sahip olacağının belirlendiği bir mekanizmadır. Emekçi kitlelere kırk katır mı, kırk satır mı seçeneğinin sunulduğu bir aldatmacadır.
İşçi sınıfı ve emekçiler için seçim örgütlülüklerini toparlama, güçlerini artırma, burjuvazinin iktidarını zayıflatma ve becerebilirse burjuvaziyi alaşağı etmenin bir aracıdır.
14 mayıs 2023 tarihinde Türkiye halkı cumhurbaşkanı ve millet vekillerini seçmek için sandığa gidecek.
20 yıldır süregelen ve son 7 yılda tam bir tek adam diktasına dönüşen AKP iktidarı ülkeyi derin bir ekonomik bunalıma sürükledi.
Türkiye tarihinde ilk kez 7 yıl üst üste kişi başına düşen milli gelir azaldı. Yoksul Türkiye halkı daha da yoksullaştı. Devlet adeta gizli iflasın eşiğinde! 6 şubat 2023 tarihinde yaşanan büyük deprem felaketi sıkıntıların üzerine tuz biber ekti.
Halka bu gerçekleri anlatmaya çalışan herkes hapislere tıkıldı.
Türkiye’nin yaşamakta olduğu ekonomik kriz küresel Dünya kapitalizminin geçirmekte olduğu büyük ekonomik sarsıntılarla daha da derinleşmiş durumdadır.
ABD de 2008 krizi kadar büyük, yeni bir mali kriz yaşanmaktadır. Bazı bankalar iflas etti, bazıları da iflasın eşiğindedir. ABD deki ekonomik depremin ardçı sarsıntıları Avrupayı da sarsmaya başladı.
Seçimlerden sonra Türkiye’de burjuvazinin hangi kanadı iktidara gelirse gelsin yaratılan ekonomik enkazın altından kalkması, ülkeyi refah ve iktidara taşıması neredeyse olanaksızdır. Türkiye ekonomisinin krizi aşmak ve toparlanmak için ihtiyaç duyduğu mali desteğin yabancı sermaye yatırımlarından elde edilmesi de çok zor!
Çünkü emperyalist büyük güçler kendi kıçlarını kurtarma peşindedirler.
Başta ABD olmak üzere, ülkenin daha da derin bir ekonomik çöküntüye doğru gittiğinin farkında olan emperyalist büyük güçler, Türkiye halkının ayaklanmasından, isyan etmesinden korkmaktadırlar. Bu nedenle, öyle görünüyor ki Recep efendinin gitmesinden yanadırlar. Onlara halkı oyalayacak yeni bir yüz gereklidir, ve bu yeni yüzün de kim olacağı belli olmuştur.
Kılıçdaroğlu’ nun ‘Ben Kemal, geliyorum!’ demesi boşuna değildir.