Yerleşimci kolonyalizmin en önemli otoritelerinden Patrick Wolfe…
Yerleşimci kolonyalizmi kolonyalizm türlerinin…
En tehlikeli biçimi olarak tanımlıyor…
Yerli olanın imha edilip…
Yerine sömürgecinin
Gerek kendi nüfusundan…
Gerekse başka bir yoksul ülkeden nüfus aktarımı yaparak gerçekleşir bu süreç…
Aktarılan nüfus sömürgecinin hak ve çıkarlarını korumak için elinden geleni yapar…
Sömürgecinin politik alandaki “silahı” olarak hareket eder…
Bir hegemonya kurma biçimidir nüfus aktarımı…
Sömürgeci bu nüfusu sömürdüğü ülkeye, bölgeye götürerek ilişkisini koparmaz…
Sömürgeci taşıdığı nüfusa “ne halin varsa gör?” demez…
Ekonomik, kültürel, sosyal, dini, ticari ve politik ilişkilerini devam ettirir…
Çünkü insan her zaman değişim ve dönüşüm halindedir…
Bu ilişkileri devam ettirmezse…
Taşınan nüfusun kendine hizmet etmeyeceğinin farkındadır…
Kültür Dernekleri, TC’li bankaların sağladığı krediler…
TİKA’nın verdiği krediler, milli ve dini günlerin kutlanması…
Türk sağından Türk soluna örgütlenme çalışmaları…
Açılan camiler…
Verilen kuran kursları…
Yunus Emre Enstitüsü…
Sokak ve köy isimlerinin değiştirilmesi…
Dağa taşa Türk Bayrağının çekilmesi…
Okullarda okutulan İstiklâl Marşı…
Televizyon kanallarındaki haberler, diziler, “reality showlar”…
Youtube, instagram, facebook, tweeter…
Futbol takımları, edebiyatçılar, yayınevleri…
Barlarda söylenen şarkılar…
Radyolarda dinlenilen şarkılar…
Saydıklarım ve sayamadığım yüzlerce farklı şey buraya taşınan nüfusun Türkiye ile köprüler kurmasını…
Türkiye ile kurulan bu bağlar üzerinden…
Türkiye’nin hak ve çıkarlarını Kıbrıs’ta savunan “politik bir enstrümana” dönüşmesini sağlıyor…
Kıbrıs’taki solun geldiği nokta Lazları, Arapları ve Kürtleri; Türkiye kökenli Kıbrıslı Türkler olarak ırkçı bir zeminden tanımlamak oluyor…
Yani bu nüfus mühendisliği siyasal partilerimizi bile sömürgecinin “Türkleştirme” apartlarından birine dönüştürüyor…
Yerleşikler sömürgecinin “aracı” olarak misyonlarını sömürgede devam ettiriyorlar…
Bütün bu hegemonya araçları yerlileri asimile ediyor…
Günün sonunda yerliler de “Türkleşmeye” başlıyor…
Herkes “Türkleşmeye” başlıyor…
Herkes…
Türkiye’nin çıkar ve menfaatlerini savunur pozisyonuna geliyor…
Yerliler de başka bir açıdan kendileriyle yurtlarıyla yabancılaşma içine giriyorlar…
Bu ilişkiler sadece sağ ideoloji üzerinden üretilmiyor…
Sol ideoloji üzerinden de üretiliyor…
Kıbrıs solunun en büyük problemi Türk solunun kötü bir kopyası olmasıdır…
70ler ve 80lerde Türkiye’de gençlik hareketinin içinde bulunanlar bu ilişkileri Kıbrıs’a taşımıştır…
Bilmeyerek…
İşgal topraklarından büyük bir oranda KKTC’nin sağı ve KKTC’nin solu vardır…
Kıbrıs’ın solu olmaktır mesele…
Türkiye Kıbrıs’a nüfus taşıyor…
Vatandaşlıkları her geçen yıl daha da arttırıyor…
Kıbrıslı Ermenileri yok ettiler…
Kıbrıslı Rumları yok ettiler…
Kıbrıslı Maronitleri yok ettiler…
Kuzey’de bu farklı etnik grupların yaşamasının bütün koşullarını ortadan kaldırdılar…
Etnik temizlik gerçekleştirdiler…
Kıbrıslı işçi sınıfını böldüler…
Ortadan kaldırdılar…
Bugüne kadar bu etnik temizlik operasyonunun işbirlikçisi olan Kıbrıslı Türkler’e geldi şimdi sıra…
Buna karşı çıkacak biri kaldı mı?
Bir toplumun yurdu olmadan yurt hakkını elde etmeden…
Orada ne barınak hakkı ne sağlık ne de eğitim hakkı konuşulur…
Anti kolonyal özgürlük mücadelesi; anti kapitalist, anti emperyalist, Marksist…