İktidarın gazetelerindeki haber ve yorumlarına bakıp Avrupa Birliği organlarının kararlarını değerlendirip solcu tespitler yapanlara şaşmaya devam ediyorum. AB zirvesinden sonuç çıkmamış, yaptırım gelmemiş, peki daha ne olmasını beklerdiniz?
AB organlarının nasıl çalıştığını anlamadan bunca yorum çok mantıklı değil, hade Türkiye konusuna yakından bakarsınız, bari Brexit’te olanları düşünün, süreç yıllardır sürer, sürekli son tarihler var ama bıçak gibi hiçbir şey kesilip atılmıyor… Türkiye konusunda olan ne?
Öncelikle Türkiye uzunca bir süredir aslında yaptırım altında, Türkiye’nin ekonomik dar boğazdan çıkışı için gümrük birliğinin mutlaka genişletilmesi gerek, bu konuda da uzlaşma yapıldı, herşey hazır karar askıda, yani yeni Gümrük Birliği, vize serbestliği gibi konular hayata girmediği için aslında Türkiye önemli mali sıkıntı yaşamakta, bunun yanında Türkiye’nin borçlanması kaçınılmaz, kredi faizlerinin düşük olması için risklerin düşük olması önemli.
Avrupalılar Konseyi kararlarındaki yaptırım kelimeleri Türkiye’nin kredi bulmasını zorlaştıran bir durum, sürdürülemez değil. Rusya, Çin gibi kaynaklardan mali destek sağlayabilir ama bedeli ağır oluyor, bunu da yaptırım olarak düşünmek gerek, gaz, petrol aramaları uluslararası iştir, personel isten, sürekli yaptırım listelerine birilerinin alındığı için personel bulmak da yakında ciddi sorun olacak, bunu eski TPOA müdürleri geçen aylarda açıkladı ama kimse okumadı, bu konuda da Türkiye kapana kısılmış durumda…
Buna benzer dolayı yaptırımlardan etkilenen Türkiye için bir tık daha fazla yaptırım çok daha can acıtacağı için aramaya ara veriyor, girişim yapıyor ama gelecek basıkları içte siyasi malzeme olarak da kullanmak için ver mehteri modunda açıklamalar yapıyor, milliyetçiliğe sarılıyor.
Maraş konusunda açıklamalar belki bizi kesmiyor, istediğimiz sokağın ortasında bağıra çağıra yumruklu kavga tarzı yaptırım görmek istiyoruz ama Maraş’ın restorasyonu için ciddi mali kaynağa ihtiyacın var. Yabancı yatırım mali katkısı olmadan açsan da, inşa işine giremezsin, bu kararlar uluslararası yatırımcının gözünü korkutmakta, bu nedenle bir ileri iki geri açıklamalar yapıyorlar… Ancak Türkiye trilyon euroluk da kredi kullandı, yani sert yaptırımlar ile Türkiye’nin batması, sıkışması özellikle Alman bankacılık sistemini sarsacaktır, bu nedenle operasyonlar ince ince yapılmakta, ana akım medya bize bişey olmadı diyor ama ekonomiye inceleyen herkes alınan, alınmayan kararlar nedeniyle Türkiye’nin daha da zora girdiğini, Erdoğan’ın sıkıştığını görebiliyor…
Bunun yanında Mart ayına atıf da çok ciddi bir uyarı, ABD ile koordineli bu işleri yapacağız mesajı içeriyor, bu da ayrıca önemli bir uyarı… O nedenle karar metinlerini roman tadında okumayın, örneğin daha önce Türkiye Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri nedeniyle kınanmaktaydı, şimdi bu kısıtlı coğrafik terim bölgedeki faaliyetlerine çevrildi, yani Libya açıklarında el konan gemiler konusunun Mart zirvesinde masada olacağını yabancı yorumcular yazmakta, Türkçe köşeyazıları ise bağırtı ile Rum Yunan ikilisi istediğini alamadı başlığı ile çıktı, bu nedenle bilgileri nereden aldığınıza dikkat ederek okuyalım, sıcak zamanlardan geçilmekte…