Türkiye’de tutuklanan DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel mahkemedeki savunmasında “Türkiye’de siyasi bir darbe ile karşı karşıyayız. Darbeye karşı direnmek, darbeye karşı durmak her kesimin hakkıdır” dedi.
ANF’nin haberine göre “Kürt halkının sesini kısma Kürt halkının nefesini kesme amaçlanmıştır, sonucu belli bir karardır. Ankara’da bu karar verilmiştir, bunun böyle olduğunun altını çizmek istiyorum” diyen Tuncel, iki dönemlik milletvekilliği boyunca yaptığı tüm açıklamalar ve faaliyetlerinin kendi varoluş sebebi olduğunu söyledi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, daha önce yaptığı konuşmalar nedeniyle hakkında açılan 7 ayrı soruşturma dosyası 1 hafta önce tek bir dosyada toplanan ve “FETÖ/PDY” üyesi polis, hâkim, savcıların DTK’ye yönelik açtığı soruşturma dosyası gerekçe gösterilerek “Örgüt üyesi olduğu iddiasıyla tutuklandı. Tuncel’in tutuklama gerekçeleri ise, “Legal yapı adı altında örgütlenerek illegal faaliyet yürüten DTK isimli yapının toplantılarına katılması, bu yapıya üye olduğuna dair, dosyada bir adet gizlik ve bir adet şüpheli beyanın bulunması”, 2015 ile 2016 yıllarında yapılan 10 ayrı basın açıklamasında yaptığı konuşmalar, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın övmesi, yaşamını yitiren PKK’lilerin cenazelerine katılarak ve onlara “Şehit” demesi ve “ kolluk kuvvetleri karşı tehdit içeren söylemlerde bulunması” olarak gösterildi. Tuncel hakkında verilen tutuklama kararının “ölçülü ve orantılı” olduğunu savunan hâkim, “tutuklama kararının ulaşılmak istenen amaç elverişli ve gerekli olduğu” savunuldu.
Tuncel mahkemede şu savunmayı yaptı “Ben bu hususta hazırlıkta ifade vermiştim. O ifademi aynen tekrar ederim. Ekleyecek veya çıkaracak bir husus yoktur. Türkiye’de siyasi bir darbe ile karşı karşıyayız. Özellikle Türk siyasetçilerinin sesi olan HDP’ye yönelik darbeyi kınadığımı beyan ederim.
Eş başkanlar ve milletvekillerinin tutuklanması bu darbenin en belirgin özelliğidir. Darbeye karşı direnmek darbeye durmak her kesimin hakkıdır. Bu darbe karşısında kaybeden HDP olmayacaktır. Kaybeden Türkiye demokrasisi ve siyaseti olacaktır. Türkiye de siyaset ne yazık ki yargı eliyle dizayn ediliyor. Biz bir kez daha bununla karşı karşıya kaldık. Bu gelenek devam etmektedir özellikle AKP iktidarı döneminde de bu tutum katı bir şekilde devam etmektedir. Bugün DBP’ye yönelik tutum kati ispatıdır karşınızda olmam hukuki değildir. Kürt halkının sesini kısma Kürt halkının nefesini kesme amaçlanmıştır, sonucu belli bir karardır. Ankara’da bu karar verilmiştir, bunun böyle olduğunun altını çizmek istiyorum. İki dönem milletvekilliği yaptım, yapmış olduğum tüm açıklamalar ve faaliyetler benim varoluş sebebimdir. Bunların yargı konusu olması Türkiye demokrasi çerçevesinde vahim bir tablodur. Özellikle Kürt sorununda bu bir çözüm değildir. Savaş stratejisinin AKP eliyle devreye konulduğu günden bugüne devam etmektedir. Önümüzdeki dosyalar cemaat eliyle hazırlanmıştır, savcılıkta da ifade verdim bu bir hukuki dava değildir, siyasi davadır. Bu nedenle mahkemenizden hiçbir kişisel talebim yoktur.
Ben siyasetçiyim Türkiye de savaşın ortadan kaldırılması için bir takım çabalarım olmuştur. Siyaseti kapattığınız andan itibaren savaş ortaya çıkmaktadır. Buna ilişkin yaşam ölüyor, doğa ölüyor biz bunların önüne geçmek için siyaset yapmaktayız.”