Bu makale ilk kez 20 Eylül tarihinde Avrupa Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Bugün süre gelmekte olan emperyalist sözde çözüm girişimlerinde gerçekten öne çıkan sorun Kıbrıslı Türklerin Uluslararası hukuk içine alınmasıyla ilgili değildir. Emperyalistler arası sorun olarak Kıbrıs sorunu bir paylaşım sorunudur. K/T’lerin Uluslararası Hukuk içinde yer alması sorunu kimsenin umurunda değildir. Görüşmeleri yürüten TC’nin hiç değildir! Çünkü onun ajandasında İstirdat Projesi vardır. Emperyalist güçlerin gailesi kendi çıkarlarını nasıl koruyacaklarıdır. Çözümü engelleyen esas sorun da budur. Hele son dönemde AB’nin Fransa üzerinden askeri önlemler ve araçlarla Doğu Akdeniz’e dalması bu yeniden paylaşım kavgasının ciddiyetini ortaya koymaktadır. Emperyalist güçler bu tavırlarıyla zaten ortada uluslararası hukuk diye bir şey de bırakmadılar! Çıkarları el verirse Taksime de izin verirler ve böylece de K/T halkı TC içerisinde tamamen asimile olur ve ortada Kıbrıslı Türklerin uluslararası hukuka dahil olma sorunu diye bir şey de kalmaz! TC de istirdat projesini uygulamış olur.
Tüm bu değerlendirmeleri yapabilen herkes açıkça görecektir ki değişen dünyamızda, milliyetçi şovenist sağ kesim hala daha 1950’li yıllardan kalma emperyalist planların öngördüğü doğrultuda hareket etmektedirler. Belli ki iki devletlilikten söz eden bu kesimler, değişen koşullardan dolayı federal çözümden başka seçeneklerden söz ederken samimi değillerdir. Onların amacı da statükoyu korumaktır. Kıbrıs’ın kuzeyinde milliyetçi söven hamaset politikaları üzerinden Ankara’dan icazetli idari yapıyı korumaktır.
Kısacası önümüzde iki çizgi var. Biri sözde federal çözümü savunur ama bunu Türk tezi olduğu için savunur. Bu kesim, federasyonların üniter devlete evrilmek zorunda olduğu gerçeğini göz ardı ederek federal çözüm üzerinden iki devletliliğe ve ilhaka yöneldiklerini kitlelerden gizliyor. Diğeri doğrudan doğruya 50’li yılların en gerici tezleriyle karşımıza çıkan söven milliyetçilerdir! Amaçları da iki devletlilik değil ilhaktır!
Bir de üçüncü kesim var. Devrimci, Marksist-Leninist kesim. Var olan statükonun emperyalist güçler tarafından yaratılıp korunduğunu bilen, BM çerçevesinde bu sorunların çözümlenemeyeceğini tespit eden, Komünistler, Kıbrıs sorununun ancak devrimci mücadele ile koklu çözüme kavuşabileceğini tespit etmektedirler. Çünkü sorunu yaratan emperyalist güçler bu sorunu çözmekten acizdir!
Günümüzde Dünyanın her köşesinde uluslar ve halklar arasında emperyalist güç odaklarının yarattığı sorunlar, savaşlar vardır. Bunların hiçbiri de emperyalist dünya düzeni çerçevesinde çözümlenebilecek durumda değildir. Bu sorunların çözümü için dünyamızın emperyalist sistemin boyunduruğundan kurtulması gerekir.
Emperyalizme karşı mücadeleyi örgütlemeden ne Kıbrıs sorunu, ne de diğer uluslararası sorunlar çözümlenemez ve dünyamız barış ve huzura kavuşamaz.
Bunun için dünyanın her yerinde emperyalizme karşı halkların hem ulusal hem uluslararası düzeyde anti-emperyalist güç birliği şarttır.
İşte bu nedenle bizler, Ülkemizde barış ve çözüm için anti-emperyalist birleşik cephe mücadelesini öneriyoruz. Bu çözüm halkların kardeşliği temeli üzerinde yükselecek bir çözümdür. Bu çözümde ülkemizde yasayan tüm ulusal topluluklar ve ulusal azınlıklar tam hak eşitliği içinde bir arada yaşayacaklardır.İsçi sınıfının çıkarları, ortak bir devlet yapılanması içinde tüm milliyetlerden isçilerin ortak proleter örgütlenmeler içerisinde birleşmesini öngörür. Siyasal, sendikal, kooperatif ve eğitsel tüm organlarda isçi sınıfının birliğinin sağlanması çok önemlidir. Ancak koşulların zorunlu kılınması halinde İsçi sınıfı önderliğindeki bağımsız ve demokratik bir Kıbrıs geçici olarak federal bir yapı olarak örgütlenebilir. Bu tarz bir federalizm Lenin’in anlattığı gibi üniter devlete evrilecek olan, bölünmeyi değil birleşmeyi hedef alan bir federalizm olacaktır.
Bu noktada bize lider olarak nasıl bir kişilik gerekli sorusunun yanıtını bulabiliriz.
Emperyalist güçlere ruhunu teslim etmemiş, onların savaş ve soykırım planlarını anlamış ve bu planlara karşı durmasını, bunlarla mücadele etmeyi bilen, Kıbrıs’ta Türk veya Rum olmanın değil, insan olmanın önemini kavrayan, insanlığın kurtuluşunun en devrimci sınıf olan isçi sınıfı önderliğinde kapitalist emperyalizme karşı mücadele ile elde edilebileceğini bilen bir lider gerek!
11 Ekim’de yapılacak olan kktc cumhurbaşkanlığı ya da bir başka tanımlama ile Kıbrıs Türk Toplumu liderliği seçimleri için 11 aday var! Aralarında böyle bir lider var mi?