Şu dünyanın bir tarafında gündüzken diğer tarafında gece olduğuna göre, gündüzcüler gececilerin elektriğini güneşle üretebilir de bizim bu dünyada beraberce yaşamaya niyetimiz yok.
Belli ki siyasal sendikacılığın demokrasinin gelişimi için çok önemli olduğunu iyi bilen bakanlarımız sadece şahsi özgürlükleri ve bağımsızlıkları için çalıştıklarından sendikal grevlerden rahatsız olmuşlar.
Gazetecilerimiz de mesleklerine ihanet etmeyi sevdikleri için, tavuk sözcüğünü halkın refahı ve özgürlüğü için söylenmiş onca sözcük içinden magazinci gibi kesip başlık attığı için de elektriği kesik ve aynı zamanda ekonomik zorluklar içinde boğuşan halkın gazabına uğradılar.
Tavuk alacak paramız olmamasının tek sebebi Erdoğan A.Ş. ve UBP A.Ş.’nin ortak şirketi KKTC A.Ş.’dir. Bu iki şirketin ekonomiden anlamadığı halimizden belli. YDP ve DP Limited şirketlerini de unutmayalım. Neden mi?
EL-SEN üretim gücünü halk adına eline geçirmeseydi şu an ödediğimiz elektrik faturasının iki katını öderdik. Millici Erdoğan A.Ş. Bodrum ilçesinin elektriğini Almanlara sattığı için alan Alman şirket faturayı Euro kesip, kullanıcılara TL fatura gönderiyor. Erdoğan A.Ş. Lira kazanıp Euro ödeyen halkının durumunu siz düşünün artık.
Ah şu kaderi EL-SEN ile birlikte sömürülen halkımız.
Enerji kaynaklarının değişmesinin önündeki en büyük engel yine UBP A.Ş.’dir. Santrale teknolojik yatırım yapmak yerine işçinin kol gücü daha ucuz olduğu için teknolojik yatırım yapmıyorlar. Faturayı ödemek için de kol gücüne dayalı çalışan bütün halkımızın emeği sömürülmüş oluyor. Bütün bu engel de şirketlerin iştahını kabartıyor.
Bugün 15 yıllık alım garantisi anlaşması yapmak demek, 2038’de bile halen yakıt yakarak hem çevreyi kirletip hem de bedava olması gereken elektriğe pahalı fatura ödeyeceğiz demektir.
Santralin içi sizi dışı beni yakar. Santralin içinde çalışan EL-SEN’e bağlı işçiler içinde başka bir durum söz konusu. Santrale teknolojik yatırım yapılmadığı için, satın alma garantili güneş enerjisini herkes kendi üretsin denilmediği, enerji tasarruflu binalar üretmediğimiz, rüzgârdan, denizden elektrik üretemediğimiz için, yarın üretsek EL-SEN işçileri işsiz kalır. Öyle olursa da işçiler eski makinalarını isteyecekler. Bunun sorumlusu da UBP A.Ş.’dir.
Bütün dünyada böyle olmadı mı, patronlar ve devletler enerji kaynakları yatırımı yapmak yerine kol gücü ucuz olduğu için onu sömürmeyi tercih etti. Yatırım yapmaya mecbur kalınınca da işçiler işsiz kaldı. Ve işçiler de işsiz kalmamak için eski makinelerini istedi. Patron ve devlet enerji kaynaklarının değişmesinin önündeki engelken, teknolojik yatırım yapmayarak işçileri engel gösterip, halkı özelleştirmeye zorladı.
Yoksa bunun hizmeti kötüleştirerek halkı özelleştirme talebine zorlamakla alakası yok. Halkın o cesareti olsaydı zaten istemezdi. Son yüz yılda hem Türkiye’de hem de Kıbrıs’ta o kadar cinayet ve yolsuzluk gördük ki, bütün bunlara dayanmak için ya isyan edecektik, ki buna cesaretimiz yetmedi. Biz de bütün duygularımızı ve düşüncelerimizi öldürmeyi tercih ettik.
Bütün duygularımızı ve düşüncelerimizi en alt seviyeye indirdiğimiz için de biz de fazla düşünce yok. Zaten çok düşünce olan toplumlarda düşünceyi yasaklayamazsınız.
Yoksa EL-SEN’in direnişine ait düşünceler ve duygular toplumda bu kadar cılız yankı mı yapardı?
Bir tarafı gündüz bir tarafı gece olan dünyada kimin kimle enterkonnekte olacağı belli değil mi, kimde rüzgar, kimde deniz olduğu belli değil mi, herkes birbiri için elektrik üretip de evrenin elektrik enerjisini birbiri için insanlığın, doğanın faydasına ücretsiz kılabiliriz de, kimsenin kimseyle beraberce yaşamaya niyeti olmadığı gibi;
Erdoğan A.Ş, UBP A.Ş, DP Ltd Şti ve YDP Ltd Şti’nin bizimle beraberce yaşamaya niyeti yok.
Yoksa o kadar baskıya ve strese karşın sendikanın ağzından alelade çıkan tavuk sözcüğü kimseleri kırmazdı.
Talebimiz ücretsiz elektrik olmalı. Bizim elektriğimizi bize parayla satamazlar.
Düne dair: Enterkonnekte durumunu da en güzel sevgili Umut Ersoy açıklamış. Diyor ki; Enterkonnekte elektrik alma ve satma durumu. Bizim elektrik satabilmemiz için AB ülkelerinin de onay vermesi lazım. Bu olmayacağına göre. O zaman bize enterkonnekte diye anlatılan şey, Türkiye’nin bize “UZATMA KABLOSUYLA” elektrik vermesinden başka bir şey değildir.