Sol Gençlik, ‘Asya Bebeğin Yaşam ve Kamusal Sağlık Hakkı’ için Sağlık Bakanlığı önünde 2 yıl önce gerçekleştirilen eylemde polis şiddetine maruz kalan Erkan Çavuş’a Savcılık tarafından “rahatsızlık” gerekçesiyle açılan davaya tepki gösterdi.
Açıklamada “Savcılık tüm işlerini bir kenara koyarcasına ifade özgürlüğü ve demokratik haklarımıza karşı bir kısıtlama kampanyasına ortak olmuş, idare ve polis tamamen Türkiye’nin yönetimine teslim edilmiştir.” vurgusunda bulundu.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
Demokratik hak ve özgürlüklerimizi kullanmanın suç haline geldiği bu coğrafyada azınlık kalmış bir toplum olarak baskı ve sessizliğe mahkum ediliyoruz.
Yargı sadece zulmedenin bir aracı haline gelmek üzere, hepimiz bir fırtına da kaybolmayı beklerken ucu bucağı olmayan bir yanlışlığa sürükleniyoruz. Eskiden veya halen Sol Hareket üyesi olanlar uluslararası varlığı olmayan bir devlet içerisinde dışlanmaya, işsiz bırakılmaya, kısıtlanmaya, tutuklanmaya ve yargılanmaya maruz bırakılıyor. Ama konu esas suçlulara gelindiğinde yani dolandırıcılık ve sahtekarlık yapanlara, şiddet uygulayanlara, toplumu sömürenlere, vergilerimize el koyanlara, yağmalayanlara veya yüz kızartıcı suçlara karışanlara ayrıcalık tanınıyor.
Savcılık tüm işlerini bir kenara koyarcasına ifade özgürlüğü ve demokratik haklarımıza karşı bir kısıtlama kampanyasına ortak olmuş, idare ve polis tamamen Türkiye’nin yönetimine teslim edilmiştir.
Burada Abdullah Korkmazhan, Erkan Çavuş, Buse Güzelay ve Fikri Marasalı’nın gerek ortak davası grekse Abdullah Korkmazhan’ın Cumhurbaşkanına hakaretten 5 yıl istemi ile yargılandığı ve Erkan Çavuş’un halka açık bir alanda rahatsızlık çıkardığı gerekçesi ile 50,000.00-TL kefalet senedi imzalanarak teminata bağlandığı antidemokratik tüm yargı sürecine maruz kalan herkesle dayanışmamızı bir kez daha hatırlatmak isteriz.
Basın mensupları ve gazetecilerin hatta siyasi kimliği olan kişilerin yargılandığı daha nice davada sonuna kadar teslim olmamak için direneceğiz.
