• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Cuma, Mart 24, 2023
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa YORUM GAZEDDABLOG DÜNYADAN YAZARLAR

Sevinç Söyler Şimdi 🤍 Bilge Karasu

Sevinç söyler şimdi ne düşündüğümü. Karışık (ya da, karmaşık) olmayan bir çağ yaşanmış mıdır hiç? "Sanmıyorum" diyesim geliyor ya, bilemiyorum. Ama en karışık, en karanlık, en umutsuz çağlarda bile biri, birileri hep çıkmış, eksik, güdük, ekli, çarpık, yanlış deyişlerle de olsa, iletilmeğe değer gördüğü sözleri, isleri iletmeğe çalışmıştır.

Gazedda Gazedda
19 Mart 2023
Okuma Süresi: 7 dk
A A
Sevinç Söyler Şimdi 🤍 Bilge Karasu

Fotoğraf : Gazedda Kolektif / AI Art

Bugünü belirli bir gerçeklikle, tek tanımla saptayabilecek bir insanlık durumu yaratarak anlatmak zorlaşıyor. Karşıtlık ve olumsuzluk arasında kalıyoruz. Yaşamın çekilmez akışı içinden kurtulunamaz bir insanlık yazgısı olduğunu düşünmüyor Bilge Karasu’nun Gecesi.

Sizler için Bilge Karasu’dan bugünümüze eş düşecek, içimizdeki hislere dönüşen kelimelerini Gece romanının içinden derledik. İçinizden geçen bütün acı ve dertlerin yarınlarınıza sevinç yaratması dileğiyle…

 

Günün birinde ortalıktan yitiveren insanları, üç dört gün süreyle, sabahları, büyük alanda aramaya alıştı yalanları. Üç dört sabah, gidip bulamazlarsa, ya başka yerde başkalarınca bulunmasını bekliyorlar ya da dönmesini… Gerçi umutsuz bir bekleyiş oluyor bu. Ama arada bir, inanılmaz şeyler de oluyor; olmasa, umut diye bir şey kalır mıydı zaten?

Bilinmeyeni söyletme uzmanlarının gözleri nasıldır ki? Gündüzün baktığınızda gece kuşlarında gördüğünüz ürkütücü bakışlardaki boşluk da, yırtıcı kuşların bakışlarındaki diklik de bulunsa gerek bu gözlerde…

 

(Ne tuhaf! Gündüzün bakıldığını düşünerek gece kuşlarından söz etmek… Gece kuşlarının gözünü karanlıkta kim görmüştür

 

Geceyi ne kadar tiksinç bulduğunuzu, gördüğünüzü anlatmak için yırtındıktan sonra, ışığın sizi ne kadar tedirgin ettiğini anladığınız gün, gölgeyi giderek, karanlığı nasıl da sığınılacak bir kucak, kuytu, sıcak bir koyun diye gördüğünüzün kafanıza dank ettiği gün, bu duruma düşebilirsiniz. Geceye dönmek, (Sevinç!), olan bitenlerin gitgide anlamsızlaşan anlamsızlığı, birilerinin elinde (neye yaradığı belli olmayan) bir oyuncak haline geldiğini bilmek, kimin elinde olduğunu kestirememek… Ya çıldırıyorum ya da, gerçekten, benimle uğraşıyorlar; kıyasıya uğraşıyorlar; çıldırıp bir şeyler yapmam için uğraşıyorlar.

 

O zaman da, bana niye bunca önem verdiklerini sormak gerekmez mi? Bu soruya kandırıcı bir yanıt bulmak gerekmez mi? Bu yanıtı bulmadıkça, aramadıkça bu yoldan giderek, “bulmağa yanaşmadıkça, bulmaktan kaçındıkça” denemez mi? ağzı hanidir görünmez olmuş dipsiz kuyuda düşmekte olmanın mutluluğu aranmaz mı? Yoksa kendi kendimizi aldatır da bunun bile farkına varmaz mı olduk?

 

Kaçmanın, kovalamanın, sevmenin, sevişmenin, yasamanın, ölmenin ya da, başkalarının kaçmasıyla kovalamasının, yaşamasıyla ölmesinin kabak tadı verdiği olur. Herhangi bir şey yapmanın, bir şey yapmağı reddetmenin, inandırıcı, kandırıcı, güç verici bir gerekçesi her zaman bulunabilir, bir açıklaması yapılabilir. Ya da bulunabileceği, yapılabileceği sanılır; uzun süre… Sonra bir gün bu gerekçelerin temeli, temellerinin temeli sarsılır, çöker. Ölmenin bile bir anlamı kalmaz. Ağzı hanidir görünmez olmuş bir dipsiz kuyuda düşmekte, düşüp durmakta olmanın, buna oranla mutluluk sayılabileceği bir durum.

 

Buyruklarıyla bizi var edenlerin kusurlarını, yanlışlarını, çirkinliklerini böyle bir şey düşünülemez, düşünülmemeli ya, karsımızdakilere bizi suçladıkları ölçüde bağımlı olmadığımızı göstermek için bir an böyle şeylerin varlığını kabul ediverelim çirkinliklerini bile örnek edinmeliyiz kendimize. Çünkü onların yaptığı, nasıl olsa, ulaşmak istediğimiz yere varabilmek için yapılması gereken şeyler… Onlar ne yaparsa biz de yapabilmeli, hiç değilse, yapmağa uğraşmalıyız. Onların, ereğimiz dışında kalacak herhangi bir şeyle uğraşmağa vakitleri yoktur. Ayrıca, vakitleri olsa bile, gönül indirip o bos isleri yapacak değillerdir. Gönül indirmek gönül yüceliğinin belirtisi gerçi; insan yüceliği ölçüsünde gönül indirmeği bilir. Ama büyüklüğün en şaşmaz ölçüsü, gönül indirmenin sınırım kesinlikle çizebilmesi, o kıl kadar ince yapılır-yapılmaz ayrımını herkesten çok, herkesten iyi, herkesten başka türlü bilmesi değil midir?

 

İnsanlar, büyüklüğü de, büyüklüğün dokunulmazlığını da unutmuş durumdalar. Bir şaşkın cüceler dünyasında yasadığımızı benden önce söyleyenler çok… Bizden önce… Eşitlik türünden saçmalar, bizi bu hale getirdi. Kuşkuya, iskile dayanan eşitlik mi olurmuş? Bir gün kurulabilecek tek eşitlik, olsa olsa ödevde, eşitlikte, büyüklüğümüzün düşünde eşitliktir. Bize buyurana duyduğumuz sevgide eşitliktir. Babamın kusurları, tutarsızlıkları çoktu. Ama büyüklere duyduğu saygıyı unutamam. Bugün büyüklere saygı mı kaldı?

 

Doğrusunu söylemek gerekirse, kendi düşüncelerimi değiştirmek durumunda kalabileceğimi düşünüyorum da, karsımda olanların bir gün benim düşüncelerime yaklaşabileceklerini hiç umamıyorum. Geçmiş, diyorum, ya belli bir kesitinde değişmez birtakım öğelerden kurulu, donmuş bir durumdur; olsa olsa ona yeni bir yorum getirilebilir; açıklamak üzere onu, değişik birtakım bakışlarla inceleyebiliriz. Ya da geçmişin içinden rasgele seçilmiş birtakım öğelerin, ama özellikle beğendiğimiz ya da beğenmediğimiz öğelerin yan yana getirilmesiyle kurduğumuz, gerçeklikten uzak bir yapıntıdır.

 

Bu yapıntıyı gerçek belleyerek bugünkü düşüncemizi o yapıyı gerçekleştirmek yolunda kullanmak, düşünülmeyecek, yanlış bir is değil… İste, bunu anlatamıyoruz. Anlamak istemiyorlar, daha doğrusu. Tutturdukları, kendi yapıntılarını gerçekleştirmek gerektiği… Onlarınki belli değil; karışık, karma… Henüz görülmemiş şeyler var yapıntılarının öğeleri arasında; daha doğrusu, tarihlerin yazdığını bilmediğim şeyler.

 

Tarihler neleri yazmış, neleri yazmamıştır, bunun üzerinde duracak değilim elbet. Burada hele. Ama ellerindeki kanıtlar o kadar az inandırıcı ki bu karsımızdakilerin… Bizim düşüncelerimizin üstünlüğü, tek üstünlüğü, burada. Kesin bir üstünlük bu, hem de. Biz, bir yapıtı da olsa, ileri sürdüğümüz düşüncenin her öğesinin, geçmişte söyle söyle davranılarak gerçekleştirilebilmiş isler olduğunu söylüyor, kanıtlayabiliyoruz. Geçmişe bakıp, tarihin belli, değişmez kıldığı sınırlar içerisinde kalan islere bakıp, su söyle olsaydı, bu öyle olmasaydı, diye başlayan birtakım çılgınca düşlere kapılmağa en hazır olanlar da bizleriz ya…

 

Yüzyıllardır, tırnağın, yumruğun, kemiğin, kasın (ya da uzantılarının) gücünü unutmadığımız, her fırsatta kullandığımız, örtük deyimlerle yücelttiğimiz, ara ara da açıkça övdüğümüz halde, inanılmaz bir ikiyüzlülükle bu gücü sanki asılmalı, bastırılmak, öldürülmeliymiş gibi göstermiş; usu, anlığı, kullanılacak tek yol, erişilecek en yüksek kat diye belletmişizdir. Şimdi olan bitense, tırnağımızın, yumruğumuz, kemiğimiz, kasımızın, bu duruma başkaldırması; başka bir şey değil. Onların öcünü alıyoruz şimdi; alabilecek kadar açık sözlü olabildiğimiz, bu ikiyüzlülüğü ikiyüzlülerin suratına çarpabildiğimiz için.

Tırnağın, kemiğin, demirin, yılgının gücü yeniden saygı görecektir. Bu gücün egemen kılındığı yerde, kısa sürede her şey yerine oturur. Herkes sınırını bilir, yapabileceğini bilir. Bir noktada toplanan güce herkes uymasını öğrenir.

 

Yazılarla sanıyoruz ki sözcüklere eşi görülmemiş bir düzen kurduracak, ölüme karsı insanın utkusunu tazeleyeceğiz. Oysa, uçsuz bucaksız iki karanlığın arasına sıkışmış bir yasamda, bu karanlıkların varlığını öğrenip üzerinde düşünesiye geçirdiğimiz süre içinde yanıltılarımız, yanılgılarımız, bizi garip bir güven duygusuna götürüyor; ya da, öyle görünüyor. Eline geçen düğümlü ipleri çözmeğe meraklı kişinin, çoğu zaman, bu düğümleri çözmenin sağladığı rahatlığın küçüklüğünü, aldatıcılığını görmediğini, görmeği usundan geçirmediğini sanıyorum; yazı yoluyla dünyanın karışıklığına, insanın karmaşıklığına düzen getirme sanısı, daha ötesini niye söylemeyeyim, sabukluğu, çoğumuza, belki de hepimize, bir utku gibi geliyor; bizleri avutuyor; bir sonraki yazımızla bu utkuyu sürdüreceğimize, büyüteceğimize güveniyoruz. Ne zaman vazgeçeceğiz, kendimizi, birbirimizi böyle aldatmaktan?

 

Ben, bunları yazmakla, vazgeçmiş oluyor muyum?

Sevinç söyler şimdi ne düşündüğümü. Karışık (ya da, karmaşık) olmayan bir çağ yaşanmış mıdır hiç? “Sanmıyorum” diyesim geliyor ya, bilemiyorum. Ama en karışık, en karanlık, en umutsuz çağlarda bile biri, birileri hep çıkmış, eksik, güdük, ekli, çarpık, yanlış deyişlerle de olsa, iletilmeğe değer gördüğü sözleri, isleri iletmeğe çalışmıştır. Bu iletimin önemini (bir çocuğa, bir yetişkine okumasını yazmasını olsun öğretmeğe çalışan kişinin bu çabasının önemini) nedense, gereğince kavramıyoruz. Okullar, kitaplar, yazı, söz, uygulayımın en yeni (bugünkü, şimdiki) başarısı karsısında önemini biraz daha yitiren şeyler diye görünecek neredeyse gözümüze… Yazı yazmak, kitap yazmak, bu iletimin bir parçası. Bunu unutuyoruz da, kusursuz yapıtlarla, yontulu biçili gözümüzün, kafamızın, düşünce yapımızın birtakım yanılgılar taşıyabileceğini, bizi yanlış birtakım sonuçlara vardıra-bileceğini kuramsal olarak kabul ederiz de, nedense, bu yanılgıları, yanlış sonuçları göremediğimiz gibi, bize bunları gösterenlerin sözlerine kanmamağı da büyük akıllılık sayarız.

 

Temel doğrular dediğimiz şeylerin bile, burnumuzun dibinde duran, bize benzemeyen bir insan için gerek temel gerek doğru olmayabileceğini anlamayız. Ancak değişik düşünce yapılarının yol açtığı yanılgılara bakıp varabiliyoruz bu kuramsal düşüncelere.

 

Zengin, zenginliğini göstermez, kullanır. (Acemi zengin gösteriş merakına kapılsa da, tez ustalaşır zenginlikte.) Biz, zenginliği bilmeyenler, zenginlerin gösteriş meraklısı olduğunu düşünürüz.

 

Güzeller, güzelliklerini dimdik baslarıyla taşır, güzelliklerine herkesin bakmasından tedirgin olmazken, biz güzel olmayanlar, güzelliğin böylesine, utanmadan, sıkılmadan sergilenmesinden tedirgin olur, o güzelin şımarıklığından söz ederiz.

 

Dilediğimiz, kimsenin sivrilmemesi, kimsenin karışıklık yaratmamasıdır. Unuturuz ki, bu karışıklık kaygısı da ancak bizim yeşermez gönüllerimizde pusuya yatmıştır. Her güzellik, her zenginlik, renkli bir tas olmaktan öteye geçmeksizin, öbürleriyle bir araya gelerek bir örüntü oluşturmalı benim dünyamda; hepimiz birden konuşmalıyız. Öyle ki dünyayı elimde tutabildiğime, dünyayı elimden, parmaklarımın arasından kaçırmadığıma inanabileyim, kanabileyim. Kaçarsa her şey biter çünkü. Her satırım bir başka ağızdan, bir başka kalemden çıkmış gibi oldukça ben dünyanın tümü olacağım, her şey olacağım…

 

Defterlerimi içinde tuttuğum zarftan çıkan birtakım kâğıtlar var. Onları da buraya alıyorum, sırayla, herhangi bir düzen tasarlamadan. Ne zaman yazılmıştı bunlar? Kim yazmıştı? Ben mi yazdım?

 

Gazedda'dan haberdar olmak için takipte kalın...

Takipten çık
Gazedda

Gazedda

Gazeddakıbrıs yurttaş gazeteciliği anlayışı ile yayın yapan, yurttaştan yana taraf olan ve gazetecilikte meslek etiği ilkelerine inanan bir yayın organıdır. Gazeddakıbrıs her koşulda barıştan yanadır.

Mor Flamingo 🦩Ece Temelkuran
DÜNYADAN YAZARLAR

Mor Flamingo 🦩Ece Temelkuran

Gazedda
23 Mart 2023
0

Yazar Ece Temelkuran, Olmayan Kuşlar Ansiklopedisi kitabında yer alan Mor Flamingo hikâyesi yazarın hayal gücünün yüksekliği yanında kurguculuğunun karakterler üzerindeki gerçekliğini var ederken, doğanın talanına, neo-liberal iktidarların birbirlerinin yıkımı üzerinden...

Okumaya Devam Et
Kebap’tan sonra 🥛🦁 Aydın Boysan
DÜNYADAN YAZARLAR

Kebap’tan sonra 🥛🦁 Aydın Boysan

Gazedda
23 Mart 2023
0

Fotoğraf : Gazedda Kolektif / AI Art Türkiye’de Erdoğan ve gelmiş geçmiş bütün iktidarların halka önerdiği, bir önceki hükümetin halkın yaşam kalitesini düşürdüğü iddiası oldu. Erdoğan da uzun süre hastane...

Okumaya Devam Et
Türkiye, Tatar 🏳️ Proudhon
DÜNYADAN YAZARLAR

Türkiye, Tatar 🏳️ Proudhon

Gazedda
23 Mart 2023
0

Proudhon, Federasyon İlkesi kitabında yazdığı Federal Garanti’nin etkinliği bölümünde yer verdiği dört ana unsura değinir. Ve şu an içinde olduğumuz sistemi tamamen deşifre ederek, federal garantinin ispatını sunar. Önce anarşist...

Okumaya Devam Et
Credit Suisse kurtarılmasına rağmen banka hisseleri düşüyor
DÜNYADAN YAZARLAR

Credit Suisse ve paranın gücü | Peter Schwarz | WSWS

Gazedda
22 Mart 2023
0

Ülkenin en büyük ikinci bankası tarafından İsviçre’nin uçuruma sürüklenmesini engellemek isteyen Bern’deki hükümet, sonucu ne olursa olsun, ülkenin kaderini en büyük bankaya bağladı. Pazar günü UBS’in Credit Suisse’i (CS) devralmasına...

Okumaya Devam Et
Beynimizi taşlaştıran tabular 🦉🐈‍⬛ Freud
DÜNYADAN YAZARLAR

Beynimizi taşlaştıran tabular 🦉🐈‍⬛ Freud

Gazedda
22 Mart 2023
0

Gerek acılar içinde olduğumuzda, gerek gülüp neşe saçtığımızda olabileceğimiz tek şey olmaktan başka bir şey yapmayız: dünyamızın bir parçası olmak. Bugün halen daha iktidar tabularına, aile tabularına, toplumsal tabulara, cinsiyetçi...

Okumaya Devam Et

YAZARLAR

Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer
Sibel Özbudun

Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer

Temel Demirer
19 Mart 2023
Bir çay hikâyesi | Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

Bir çay hikâyesi | Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
16 Mart 2023
İnsan betondan gelir betona gider | Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

İnsan betondan gelir betona gider | Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
14 Mart 2023
Çalıyor

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

DÜNYA
Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

SANSÜRSÜZ
‘Hükümet istifa’ demek suç değil görevdir

Yas Evi | GAİN Orijinal Belgesel | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Mağusa’nın en büyük acısı | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

DÜNYA
Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

DÜNYA
İlk resmî rapor | 33 bin 143 bina ağır hasarlı, 153 bin 506 daire derhal yıkılmalı

Kader Planı: Antakya | Video Haber

DÜNYA
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Isias’ta hayatını kaybeden Hayal’in ailesinden ‘AFAD’ çıkışı: 6. güne kadar göremedik | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Dayanışmanın önceliği | Melike Özbay | Vesaire

140journos’tan “kader planı”

DÜNYA

Twitter’da takip et

Tweetlerim

Instagram

Takip et

  • Nuri Sılay ile Tevfik Aytekin
  • 🟣 21 Mart Uluslararası Irk Ayrımı ile Mücadele Gününde, Mülteci Hakları Derneği olarak ırkçılık ve ayrımcılığa karşı sesimizi yükseltiyoruz!

🟣 MHD olarak sizi, Irkçılık Karşıtı Ağ ile tüm Irkçı, ayrımcı ve ötekileştirişi, politika, tutum ve davranışlara karşı mücadele etmek için aramıza katılmaya davet ediyoruz.

-------

🟣 As the Refugee Rights Association, we raise our voices against racism and discrimination on March 21, International Day for the Elimination of Racial Discrimination!

🟣 We invite you to join us with Network Against Racism to fight against all racist, discriminatory, and marginalizing policies, attitudes, and behavior!
  • Kader değil cinayet. Hepimize hesap vereceksiniz! #isiashepimizehesapverecek
  • Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşam süren gençlerin yüzde 57.30’unun göç etmeyi düşündüğü; gençleri göçe iten en önemli etkenlerin ekonomi, gelecek kaygısı ve zorunlu askerlik olduğu ortaya çıktı.
  • Fransa’da emeklilik yaşını 64
  • İnsan hayatı küçük hesaplarınızdan daha değerlidir! #isiasemsaldavaolacak
  • İnsanların can güvenliğini sağlamayan bir devlet, devlet olur mu? #isiasmelekleresözümüzvar
  • Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca yine buluştu
Yaren Leylek umutla bekleyişin sembolü olmuştu.

Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca’nın dostluğu belgesele konu olmuş ve belgesel Prag Film Ödüllerinde En İyi Belgesel ödülünü almıştı.

Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca’nın dostluğu bu yıl on ikinci yılına girdi.

Her yıl göç eden Yaren Leylek tekrardan Mehmet Amca’nın yanına geri geliyor. Bazen zor ve amansız bekleyişe dönen bu dostluk, sevdiğini hasretle beklemenin en içten örneklerinden biri.

Örnek dostluğu karşılıksız sevgi ve güven olarak da tanımlayabiliriz. Günümüz dünyasında kilometrelerce birbirinden uzak kaldıktan sonra her yıl tekrardan aynı yerde buluşan bir insan ve bir hayvanın dostluğu, herkesin ilham alabileceği, birbirine kalbini tamamen açmış, şefkatle sevebilen, dünyanın hızından ayrı, dip dibe bir yaşamdan uzak bir yere varınca, insanın doğayla, hayvanla nasıl uyum içinde, bütünlükle yaşayabileceğini de ispatlıyor.

Hikayeyi kamuoyuna duyuran yaban hayatı fotoğrafçısı Alper Tüydeş de “Geçen yıl Yaren geldiğinde karlı bir havaya denk gelmişti. Belki yine kar ile karşılaşmamak için gecikmiştir. Ama yaşı da var, o yüzden gelememe ihtimalinden dolayı korktuk. Her sene bu ihtimalle uğurluyoruz onu. Neyse ki geldi. Bunca sıkıntılı ve üzücü gündem arasında, Yaren Leylek umutla bekleyişin sembolü olmuştu. Ve sonunda hikaye, bu yıl da gerçek oldu. Tüyü kadar ömrü olsun” diye konuştu.

Kaynak: BBC News Türkçe

Gazedda Sosyal Medya

SON EKLENENLER

Kızılyürek: Karma evliliklerden doğanların Kıbrıs vatandaşlığından mahrum bırakılmaları hukuku çiğnemektir

Kızılyürek: Karma evliliklerden doğanların Kıbrıs vatandaşlığından mahrum bırakılmaları hukuku çiğnemektir

12 saat önce
Atlı: Tatar açıkça; kendi toplumunun iradesini AKP rejimine sattığını itiraf ediyor

Atlı: Tatar açıkça; kendi toplumunun iradesini AKP rejimine sattığını itiraf ediyor

12 saat önce
“Taş evleri ve tarihi dokuyu yok etmenize izin vermeyeceğiz!”

“Taş evleri ve tarihi dokuyu yok etmenize izin vermeyeceğiz!”

13 saat önce
“Türkiye insan hakları ihlallerine karışan ÖSO’ya verdiği desteği kesmeli”

“Türkiye insan hakları ihlallerine karışan ÖSO’ya verdiği desteği kesmeli”

13 saat önce
Mor Flamingo 🦩Ece Temelkuran

Mor Flamingo 🦩Ece Temelkuran

23 saat önce
Gazedda

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.