Hayat hızlı akar ve siz bilginiz olan konulara dair araştırma yapar, düşünce ortaya koyarsınız, bu nedenle karar almak için bilgi önemli… Cezaevinde 10 günlük bir süre geçirdim, yaşadığım bu 10 gün cidden öğretici oldu, cezaevi, gardiyan, hükümlü, tutukluların koşulları üzerinde birçok gözlem yaptım, konuştum, çıkınca da bunlara dair bilgi edinmeye, okumalara başladım.
Birçoğunuz için Şartlı Tahliye Kurulu, Tüzüğü nedir önemli değildir, bilginiz de yoktur, zaten neden olsun ki? Ama maalesef çok ciddi bir konu, yargıçlar günlerce savcıları ve avukatları dinliyor, kanıtlara ve olgulara bakıyor ve yasal mevzuata, önceki kararlara göre kararlar üretiyor, sonra bir gün Şartlı Tahliye Kurulu bu kişilerin serbest kalmasına karar verebiliyor!
Elbette yattığı süreye bakıyorlar, 7 kişi görüş veriyor ama pratikte bu karar, yargıçların kararının üstüne çıkıyor! Peki kimler bu haktan yararlanıyor. Cezaevinde olduğumda öğrendiğim, örneğin yabancıların bu haktan yararlanmadığı idi, şimdi değiştiyse bilmem. Örneğin 2 İranlı vardı, Türkmen kökenli, uyuşturucudan hüküm giydiler, süper bir kütüphane yapılmış, onun yapılmasına yardım ettiler, düzenlemesi yapmaktalardı, tüm gardiyanlar onlardan memnundu, serbest kalınca da sınırdışı edileceklerdi, yani herkes için “ıslah” olma koşulları yerine getirmişlerdi ama Şartlı Tahliye Kurulu üyelerinin yüzünü bile görebilmeleri mümkün olmamıştı.
Sonraki günlerde konuyu tartıştırmaya çalıştığımda anladığım başvuruların Şartlı Tahliye Kurulu önüne tanıdıkların, önemli kişilerin yardımı ile gittiği noktasında ortak kanının olduğuydu, gardiyanların da, mahkumların da söylediği başvuruyu yap, torpilin varsa, meşhur avukatın varsa Kurulu üyesi yüzü görün, yoksa buradasın! Şeffaflık olmadığı için kaç başvuru yapıldı, kim Kurul üyesi önüne gitti, kim reddedildi elbette öğrenme imkanım olmadı, bunlar içerde konuştuğum onlarca kişinin ortak kanısıydı. Elbette çıkınca bu konuya daha duyarlı olmaya, algıda seçicilik yapmaya başladım, cezaevi, şartlı tahliye haberlerine daha dikkatli bakar oldum. Şartlı Tahliye konusu bundan bir süre önce yeniden gündeme geldi, gazetelerde haberleri çıktı, hemen yorum yazdım, Sayın Bakan Ayşegül hanım hemen duyarlılık gösterdi, hem yorum hem de özelden mesaj yazıp, ayıp ettiğimi, sorunun farkında olduklarını tüzük çalışmasında sona gelindiğini söyledi, sona gelinen tüzük hiç bitmedi, herhalde çalışması sürüyor!.
Dün konu yeniden gündeme gelince Ayşegül hanım yeniden yorum yazdı, sanki bu konuda daha önce konuşmamışık gibi, ‘konuyu sen bilmen’ dercesine çocuk azarlayan tarzda yorumlar yazdı. Beni en çok bu cümle rahatsız etti “Kurul kararları da gördüğünüz 7 kişilik farklı kurumlardan gelen uzman kişilerin görüşleri doğrultusunda alınır. Ortada siyaset döndüğünü iddia ediyorsanız bu 7 üyeye çok büyük haksızlık yaptığınızı söyleyebilirim.”… Elbette okuyanlar için bu çok doğru birşey, 7 üyeye haksızlık ediyorum, ayıp ediyorum! Ama kendisi de hukukçu olan Bakan hanım da bilir ki, hukuk devletinde kararlar kişilere bağlı alınmaz, keyfilik yoktur, ‘7 kişiye güven, onlar tamam karar verecek’ kahvehane köşelerinde sohbetlerde yer bulur ama hukuk sisteminde bulmaz. Ayrıca uzman kişilerin görüşleri” alınması Bakan hanımın kendi isteği olabilir ama Tüzük’te görüş alma zorunluluğu yok, yani Tüzüğü son 5 yıldır defalarca okudum, artık ne yazdığını ezbere bilirim…
Bu 7 kişi olayına bir daha dikkatli bakalım. Örneğin, 7 kişilik Şartlı Tahliye Kurulu üyesinin bir tanesi toplantıya 24 saat kala değişti, yani bu 7 kişi öyle siyasetten tamamen arınmış değildir, Bakanlar onları değiştirebilmekte! O zaman gelin Kurulun yapısına yakından bakalım: “Şartlı Tahliye Kurulu, İçişleri Müsteşarlığı başkanlığında, Cezaevi Danışma Kurulu Başkanı veya Cezaevi Danışma Kurulu’nun görevlendireceği bir Üye, Başsavcı’nın görevlendireceği bir Savcı, Polis Genel Müdürü’nün I. veya II. Yardımcısı, Merkezi Cezaevi Müdürü veya Muavini, Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi veya Yardımcısı, Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü veya Muavini olmak üzere 7 kişiden oluşmaktadır.”
Birinci üye bakan ile değişir, siyasi; ikinci üyeyi Başbakan istediğinde değiştirir, bunu yaşadık, siyasi; üçüncü üye Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı değişince değişir, siyasi, Başhekimi de Sağlık Bakanı atar, değiştirebilir, siyasi etki altında kalabilir, yani Ayşegül hanımın iddia ettiği gibi uzmanlardan oluşan, siyasi karar almayacak bir Şartlı Tahliye Kurulu’ndan maalesef bahsetmiyoruz!
Ayrıca Şartlı Tahliye Tüzüğü 5 Şubat 2009 tarihinde geçti, ilk değişiklik ise 19 Şubat 2009 tarihinde Kurul yapısının değişmesine yönelik yapıldı, ilk halinde yargıç vardı, o çıkarıldı yerine siyasi atama ile değişen Cezaevi Danışma Kurulu Başkanı getirildi! İkinci değişiklik 9 Aralık 2009’da yapılıyor, karar için 6 üye gerekirken 5 üyeye indiriliyor, 28 Haziran 2019 tarihli son değişiklik ile bir kez daha Kurul yapısına müdahale ediliyor ve 7 kişiden herhangi bir veya iki üyenin görevden alınmış veya atanmamış olmasına veya diğer yokluk durumlarında Kurul en az 5 kişi ile oluşumunu tamamlamış kabül edilir deniyor, yani yeniden siyasi müdahale ile Şartlı Tahliye Kurulu değiştiriliyor. Yani özet olarak tüzük Bakanlar Kurulu tarafından yani siyasiler tarafından 4 kez değişiyor, 3 değişiklik Şartlı Tahliye Kurulu yapısına yönelik! Bu durumda bu 7 kişiye güvenmek yeterli mi?
Şartlı Tahliye Tüzüğü tamam mı? Tüzük çok basit yazılmış ve keyfilik için ciddi boşluk içermekte. Örneğin sevk nasıl olur? Madde 5, Cezaevi Müdürü, Müdür Muavini ve Cezaevi Amirinin ayrı ayrı hazırlayacağı en az 2 rapor! Ne demek? Bu raporlar neyi içerecek? Raporların denetimi? Raporlara itiraz? Savunma? Detay yok, cezaevi yönetiminin iki dudağı arasında bir durum! Cezaevi müdürüne da mı güvenmeyeceğiz? Üçlü kararname ile görevden alınıp atanan cezaevi müdürlerine şüpheli yaklaşma hakkımız vardır, son dönemde cezaevi müdürlerinin nasıl değiştiğine bakın isterseniz, bana hak vereceksiniz!
Peki Şartlı Tahliye Kurulu karar alma kriterleri nedir? Onu da Madde 9(2) düzenler, örneğin Kurul ıslah olup olmadığına bakacak, karar verecek, nasıl? Detay yok! Evet, bazıları deycek ki yukardaki raporlara bakacaklar ama Madde 9(2) içinde cezaevi idaresinin raporu doğrultusunda karar verilmesini zorunlu kılan bir ifade yok, rapor sunulur, o kadar! Başka neye bakar Kurul “sair diğer önemli faktörler”e! Ve “oyçokluğu ile karar alınır” Buradaki oyçokluğu ile karar alınır kısmı da önemli, nitelikli çoğunluk aranmıyor, basit parmak hesabı ile oyçokluğu! Önemli bir suçluyu şartlı tahliye edeceksiniz, 5 kişi ile Kurul toplanabilir, 3 kişinin olumlu kararı ile tahliye işlemi yapılır, gerekçe de ıslah oldu! Bu bir film sahnesi değil, Şartlı Tahliye Tüzüğü öyle diyor!
Özet olarak sayın Bakan Ayşegül Baybars hanım da Şartlı Tahliye Tüzüğü’nün ne kadar sorunlu olduğunun farkında, başvuru şartlarını değiştirirken eminim o da bunun ne kadar sıkıntılı olacağını biliyor, ama geçmişte yaptığı gibi cesurca sorunlara dikkat çekmek yerine, klasik, hükümetimiz ne eylerse güzel eyler, deyip bunu savunmaya çalışıp ‘güvenin bize’ diyor, ama yeniden yazayım ne Şartlı Tahliye Tüzüğü, ne de Şartlı Tahliye Kurulu oluşum biçimi ve yapısı güven duyulacak niteliktedir, evet 7 kişinin 5’nin katılımı ve 3 kişinin olumlu kararı ile verilecek tahliye kararlarına güvenmiyor…