Birbirinden ruh hastası iki yüz yirmi ulus devletin ve onların birbirinden hasta liderlerinin maliyeti bize her nasıl büyükse, politikacıların da maliyeti krallardan yüksek olmuştur.
*
Hesap şöyle yapılıyordu. Sekiz milyar insandan bugün yarım milyon insan doğduysa, acaba kaçını öldürürsem kaç para kazanırım üzerine kuruluydu bütün formül.
*
Bir Alman parasına mı, bir Fransız parasına mı, yoksa bir Euro’ya insan öldürmek mi daha kârlıydı? Dünyada birisi ölüyorsa, birileri para kazanıyordu.
*
Geçen yıl bütün dünyada silah satışlarına “iki trilyon dolar” para harcandı. Dünya ekonomisi yüzde 4,4 küçülürken, bütün dünya salgından dolayı kapalı olmasına rağmen silah satışları yüzde 2,6 artmıştı.
*
Bütün bunları yapmak için yapılması gereken belliydi. Önce bir kara parçası bulup, onu tel örgüyle çevirip, sonra silahlı bir ordu kurup, daha sonra bir bayrak dikip, bütün bunların kutsallaştırılması gerekiyordu.
*
Geçmişte yapılan savaşlar ve katliamlar unutulamazdı. Sen onları öldürdün dendiğinde ama o da bizi burada öldürdü denmeliydi. İnsanlar birbirlerine kinlenmeliydi. İçlerinde ölüm korkusu, kalplerinde öldürme hissi korunmalıydı. İnsanlar kaygılı olmalı, yöneten yönetilen, seçen seçilen olmalıydı. Tabulara, koşullanmalara körü körüne bağlanmak gerekti. Anlaşmazlıklar olmalı, çözüm olmamalıydı.
*
Şehitler olmalıydı. Kutsallaştırılmalıydı. Şehitler garibanların arasından seçilmeli, bir evi, bir arazisi dahi olmayanların arasından seçilmeliydi. Bu sayede kurbanlar olmalı, kurban psikolojisi korunmalıydı. Buna sebep bütün şehitler tanrısal bir varlık, kahraman olarak anlatılmalıydı ki, yeni kurbanlar yeni şehitler yaratılabilsindi.
*
Egemenlik korunmalı, sürekli egemenlikten bahsedilmeli, çünkü her türden egemenlik çatışma ve üstünlük yaratırdı. Komutanlar daha çok söz sahibi olmalıydı. Politikacılar korkutmalı, komutanlar güven kelimesiyle anılmalı, komutanların koruyucu oldukları öne çıkarılıp sempatik olması sağlanmalıydı.
*
Politikacılar gerekirse savaşlardan muzaffer çıkma vaadi vermeyi bilmeli, dinler de onları desteklemeliydi. Tarih kitapları yapılan savaşları muzaffer hikâyelerle anlatmalıydı. Tarih zamanı dondurmalı, tarihin kendi uluslarıyla başladığını kendi uluslarıyla bittiğini anlatan ulus hikâyeleriyle doldurmalıydı.
*
Osmanlı gemisinde Alman bayrağını göndere çekip, Karadeniz’de İngiliz gemisine saldırıldığı için Kurtuluş Savaşı’nın başladığından bahsedilemezdi. İki yüz üzeri ruh hastası ulus devletin tarihinde kesinlikle gerçeklerden bahsedilemezdi. Ve bütün ulus devletlerin tarihini yan yana koyun, hepsi muzaffer hepsi kahraman, savaşlarda yenilen tek bir ulus yoktu. Savaş müzeleri, savaş sembolleri yaratılmalı, korunmalı, kutsal ilan edilmeliydi. Yeraltı örgütleri kurulmalı, gizli teşkilatlar oluşturulmalı, katiller yaratılmalıydı.
*
Savaş son çare olarak anlatılmalıydı. Sınırlar iyi korunmalı. Öfke bitmemeli. Kin bitmemeli. Sadece savaşmadan da iç ve dış düşmanlar bulunup, savunma harcaması için silahlar satın alınmalıydı. Zaman ilerlerse ordular modernize edilmeliydi. İç savaşlara, ayaklanmalara dışarıdan silah satılmalıydı. Özgürlükler kısıtlanmalı, baskılar artmalıydı.
*
İktidarda o siyasetçiler olmalıydı. Yeni seçilen Biden hükûmetinin yeni çıkan bütçesindeki en büyük kalem 715 bilyon dolarla savunma harcaması, ona en yakın harcama ise 133 bilyon dolarla sağlık kalemiydi. Çin, Hindistan, Rusya ve İngiltere’de silah harcamalarında sırasıyla Amerika’yı takip ediyordu. Türkiye geçen sene 17,7 milyar dolar savunma harcaması yapmıştı.
*
Bütün bu silahları dünyaya yirmi beş silah fabrikası satarken, Dünya’da üç yüz trilyon dolarlık bir varlık olmasına rağmen, açlıktan her beş saniyede bir çocuk ölüyor, dünyada her dokuz kişiden biri açtı. Dünyada temiz suya ulaşamayan iki milyar insan vardı. Bir milyar insan ısınmak, yemek yapmak için çalı çırpı yakmak zorundaydı. Dünyada her yüz kişiden biri göç etmek zorundaydı.
*
İnsanlık şimdiye kadar Dünya’da geçirdiği 5 bin 600 yılda toplam 15 bin 500’ün üzerinde savaş yaparak 3 milyar 700 milyon insanın ölmesine sebep olmuştu.
*
Milli, manevi, dini duygular ön plana çıkarılmalı. Milli olmalıydı, çünkü zaten ulus devlet, kimse kimsenin piyasasına mal satmasın, kralların elinden yetkiyi alıp, toprak ağalarına devir etmek için oluşturulmuştu. Devletin işlediği suçlar devlet sırrı diye saklanmalıydı. İktidarda her zaman, insanların milli, dini ve manevi duygularını sömüren liderler olmalıydı.