Şehir Plancılar Odası Başkanı Merter Refikoğlu, dün yayınlanan Emirname ile ilgili açıklama yaparak “Felaketlerden Ders Çıkarmıyoruz” diyerek, Emirname öncesi verilen izinlerin bölgeye ciddi zararlar vereceğini ve bu durumun da Emirname’nin amacı dışına çıktığı anlamına geldiğini söyledi.
İşte Refikoğlu’nun açıklaması:
“17 Kasım 2018’de halkın katılımı toplantısı yapılan Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi Bölgesi Emirnamesi en sonunda dün 10 Aralık 2018’de yayınlandı. Bilindiği üzere ilk günden itibaren bu bölgede yaşanan hızlı ve düzensiz büyümeden kaynaklı olarak plan öncesi Emirname gereksinimini defalarca dile getirmiştik. 17 Kasım 2018 tarihinde yayınlanan Emirname taslağına da destek vermiştik. Geç olarak dün yayınlanan Emirnameyi inceleyince maalesef geçmiş yıllarda yapılan hataların tekrarlandığını ve yaşanan felaketlerden ders çıkarılmadığını görmekteyiz. Öncelikle söylemek gerekir ki herhangi bir Emirnamede söz konusu dahi olmaması gereken ancak bu Emirnameye koyulacağı söylenen 10-12 kat bu Emirnamede yok. Bu bir kazanım olarak gösterilse de aslında ilk Emirname taslağında zaten böyle bir şey söz konusu değildi. Emirnameyi derinlemesine incelediğimiz zaman, Emirname ve yapılacak planın amacına, doğasına aykırı tehlikeli hususlar gözümüze çarpıyor. Bu da sağlıklı bir imar planı yapımını zorlaştıracak ve ileride büyük sorunlara sebebiyet verecektir.
Bilinmelidir ki Emirname yapılma amacı sağlıksız büyümenin kontrol altına alınıp sağlıklı plan yapılmasıdır. Ancak yayınlanan Emirnamenin kazanılmış haklar bölümüne baktığımız zaman, mimarlar odası vizesine başvurmuş tüm dosyalar Emirname veya plan kararları ne olursa olsun kazandıkları haklardan dolayı projelerini Fasıl 96’ya göre uygulayabileceklerdir. İmar planı çalışmaları yapılmaya başlandığı zaman bu bölgede kontrolsüz hızlı bir büyüme yaşanmakta idi. Bölgenin ihtiyacı bunu düzenleyen bir Emirname idi. Emirname yapılacağını duyan rant çevreleri hazır projelerini sırf hak kazanmak uğruna acele bir şekilde işleme sokmuşlardır. Bu dosyalar tüm bölgenin herhangi bir yerinde, dere yatakları üzerinde, hiç inşaat yapılmaması gereken 1. sınıf tarım toprağı üzerinde, deniz kenarında, altyapısı olmadan ve imar sınırı dışında olabilmektedir. Yaptığımız araştırmalar neticesinde çok yüksek sayıda dosyanın şu an vizelerde ve belediyelerde olduğunu öğrenmiş bulunmaktayız. Söz konusu projelerin bu hakları kazanması, ilerde bölgeye geri dönüşümü güç zararlar verecektir. Bundan dolayı da yapılan Emirnamenin amacı dışına çıkılmıştır. Yapılacak olan imar planının sağlıklı yapılmasını da tehlikeye atmıştır.
Ayrıca ve en önemli konu vizeye başvurmuş tüm dosyaların hak kazanması yasalarımıza aykırıdır. İmar Yasası’nın 17. Maddesinin B bendi “… yürürlüğe giriş tarihinden önce herhangi bir yasa altında herhangi bir gelişme için izin almak üzere yetkili makamlara yapılan ve henüz işlemleri sonuçlandırılıp izin verilmemiş başvurular da planlama onayına bağlıdır.” demektedir. Yani vizeye başvurup daha hiçbir işlemini tamamlamamış bir dosyaya kazanılmış hak verilmesi 55/89 İmar Yasa’sına aykırıdır. Bir dosyanın hak iddia edebilmesi için yasada yazdığı gibi işlemlerini tamamlayıp belediyeden inşaat ruhsatı almalıdır.
Tüm bunlar göstermiştir ki, Emirname taslağında yapılan bu değişiklikler kamu yararı için değil rant çevrelerini mutlu etmek için yapılmış bir çalışmadır. Diğer bölgelerimizde yapılan hatalar bu bölgemiz için de tekrarlanmıştır. Umarız birkaç yıl sonra Girne’de yaşanan felaketler bu bölgemiz için de yaşanmaz”