Bu yazı ilk kez 26 Mayıs tarihinde Afrika Gazetesi’nde yayımlanmıştır…
Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu (MOBESE), Emniyet Genel Müdürlüğü araçları için tasarlanmış iletişim altyapısı olarak GPRS teknolojisini kullanan, yazılım ve mobil donanım birimlerinden oluşan, Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Bilgi Yönetim Sistemlerinin (GIS / MIS) entegrasyonudur.
Bölge görüntüleme sistemi, özel güvenlik kamera sistemleri ile entegre olmuş, halkın yoğun olarak bulunduğu ve geçiş güzergahı olarak bilinen yerlere konulan kameralar ile, bu kameralardan alınan görüntülerin merkeze sürekli olarak aktarılıp kaydedilmesinden oluşmaktadır. Toplumsal olayların oldukça yoğun olarak görüldüğü şehirlerde bu olayların en kısa sürede haber alınmasında, olayın büyüklüğünün belirlenmesinde ve gelişmelerin canlı olarak izlenmesinde, gerekli olmasi halinde kuvvet kaydırılmasında ve yönlendirilmesinde önemli rol oynayan bir sistemdir.
2017 yılında, dönemin içişleri bakanı Kutlu Evren ASELSAN tarafından kuzey Kıbrıs’a MOBESE sistemi kurulması ile ilgili olarak Türkiye ile bir protokol imzalamıştır.
Meydan, karayolları, cadde, park gibi yerlere ve ticaret, finans, eğlence, eğitim ve konaklama faaliyetlerinin olduğu kamuya açık alanlara izleme ve kayıt yapacak sistemler kurulmasını düzenleyen Kent Güvenlik Yönetim Sistemi Yasası 8 Ocak 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Yasa kapsamında bir başkan ve dokuz üye olmak üzere toplam on kişiden oluşan bir Kent Güvenlik Sistemleri Kurulu oluşturulacak. Bu kurul sayesinde neler yapılacağı kararlaştırılacak.
MOBESE sistemlerinin nelere muktedir olduğu hakkında kamuoyunun pek bilgisi yoktur. Dünyanın birçok ülkesinde bu sistemler kurulmakta ve sözde kamu asayişinin sağlandığı iddia edilmektedir. “Akıllı şehir” adı ile ortaya çıkan bu platformlar sayesinde, özellikle yapay zeka teknolojileri kullanılarak, toplumun tüm bireyleri takip altına alınmaktadır.
İngiltere’de yapılan araştırmalar bu sistemlerin otoparklarda arabalara zarar verme oranlarını yüzde 51 oranında azalttıklarını ortaya koysa da sosyal konutların yoğun oldukları bölgelerde ve sehir merkezlerinde suç oranlarını azaltmadıkları tespit edildi. Toplu taşımacılık –tren, metro, otobüs- alanlarında suç işleme oranları azalsa da kenar mahallelerde darp ve bıçakla adam yaralama oranlarının arttığı görülmektedir. Sıradan insanların yoğun oldukları bölgelerde suçlar artarken varlıklı insanların oldukları bölgelerde suçların azaldığı bildirilmektedir. Hem de Londra dünyada kameraların en yoğun olduğu ikinci şehir olmasına karşın… (birincisi Beijing!).
Demek ki MOBESE sistemleri varlıklı sınıfları korumaya yönelik işçi ve yoksul kesimlere karşı kurulmuş bir sistem olarak kendini gösteriyor.
Bu sistemler ayrıca hükümetlerin muhaliflerini yakın takip altına almasına olanak sağlıyor. Yapay Zeka sistemi ile kimlerin kimlerle (yüz tanıma teknolojisi ile) sıklıkla ve nerelerde buluştuklarını tespit etmekte ve hükümetin olası büyük eylemliliklere karsı erkenden harekete geçmesini sağlamaktadır.
On binlerce masum insan bu sistem ile fişlenmekte ve kamera kayıtları ileride koz ve şantaj olarak kullanılmaya olanak sağlamaktadır.
Özgürlükten ve bireyin haklarından söz eden burjuvazi bunları böylesi sistemlerle ayaklar altına almakta bireylerle ilgili bilgileri anlaşma içerisinde olduğu diğer ülkelerin istihbaratları ile paylaşabilmektedir.
Kişilerin her turlu özgürlüğünü kısıtlayan, toplanma özgürlüğünü ayaklar altına halkı da baskı altına alan bu sistemi onaylamamız mümkün değildir.