Guardian’ın haberinde, Kıbrıslı isyancıların ifadeler, ölüm sonrası morg kayıtları ve Kıbrıs arşivlerinden daha önce açıklanmayan materyallerle, mağdurların İngiliz subayları tarafından sorgulandıktan sonra öldürüldüğü belirtildi. Yaşları 17 ile 37 arasında değişen ölülerin, Kıbrıs’taki İngiliz kontrolünü devirmek için gerilla kampanyası düzenleyen EOKA adlı paramiliter bir örgüt olan Kıbrıs Savaşçıları Ulusal Örgütü’nün bir parçası oldukları şüphesiyle tutuklandığı da haberde belirtilirken, Kıbrıs Ulusal Arşivlerindeki fotoğrafların, vücutlarındaki işkence belirtilerini doruladığını söylüyor.
İngiliz subaylarının Kıbrıs’ta işlediği cinayetlerden birinin tanığı Guardian’a yaptığı açıklamada şunları ifade etmişti:
“Askerlerin Nicos’u [Georgiou] hücresinden, neredeyse bilinçsiz, ağzından çıkan köpükle çıkardıklarını gördüm. Ölürken hırlayan bir aslan gibi korkunç bir ses çıkarıyordu. Dışarıdaki çimentoda ölmesine izin verdiler.”
İşkence gören 33 kişiye 1 milyon Sterlin tazminat
İngiliz ordusunun Kıbrıs’ı işgali sırasında işkence kullandığı iddiaları yıllardır yayılsa da, istihbarat servisleri de dahil olmak üzere İngiltere güçlerinin 1955-1959 ayaklanması sırasında yargısız infaz kampanyasıyla ilk kez suçlandığı görülüyor. İngiltere hükümeti, 2019 yılında İngiliz güçleri tarafından işkence gördüklerini iddia eden 33 Kıbrıslıya 1 milyon sterlin tazminat ödedi. Bunların arasında, askerler tarafından defalarca tecavüze uğradığını söyleyen 16 yaşında bir kız da vardı.
İngiliz hükümeti, ödemenin “herhangi bir sorumluluk kabulü” olmadığı konusunda ısrar etse de, yeni ayrıntılar, Kıbrıs’taki İngiliz sömürge yönetimini sona erdirme kampanyası sırasında işlenen zulümlerin gerçek kapsamı üzerindeki incelemeyi keskinleştirecek. Yeni iddialar, 14 kişinin ölümünün ardındaki koşulları araştıran, Yunanca yayınlanan 14 İmparatorluk Suçu adlı kitapta da yer alıyor.
Ölümleri araştırmak için üç yılını harcayan Kıbrıslı yazar Elina Stamatiou, İngiltere hükümetinin kaderlerindeki rolünü kabul etmesi gerektiğini söyledi. Stamatiou, kitabında ”Adalet yerini bulmalı. Bu kurbanların ailelerine resmi bir özür dilemenin 65 yıl sonra gelse bile çok önemli olacağını düşünüyorum. Ailelerin yaraları hala açık ”demişti.
İddialara göre, yaklaşık 90 EOKA militanının İngiltere yönetimine karşı savaşta hayatını kaybettiğini, buna karşılık 371 İngiliz askerinin ise öldüğünü gösteriyor. 1958’de Baf şehrinde tutuklanan 18 yaşındaki Georgios Christoforou da öldürülenler arasında bulunuyor. Tutuklu arkadaşları, Christoforou’nun bir sorgu odasına kadar götürüldüğünü ve “yüzü kanla kaplı hale gelene dek” orada işkence edildiğini söylüyor. Başka bir tanık, Christoforou’nun sorgucusunun şöyle dediğini duyduğuna iddia etmişti: “Eğer bize gerçeği söylemezsen, seni öldürürüz.”
Raporlarda, Christoforou’nun morgdaki görüntülerinde yüzünün kanlı ve şekilsiz olduğu gözüktüğü de belirtilirken, klinik belgelerde, 22 Kasım’da “Christoforou’nun darbe, düşme veya başka bir şiddet nedeniyle yaralanmalardan gözaltındayken iç yaralanmalardan öldüğünü, ancak ölümüne neden olan yaralanmaları ne zaman, nerede, nasıl ve ne şekilde aldığını gösteren hiçbir kanıt bulunmadığı” da yazıyor.
En küçüğü 17 yaşında
İngilizler tarafından gözaltında öldürüldüğü iddia edilen 14 kişiden en küçüğü olan 17 yaşındaki Lucas Louka’nın ise, bir ingiliz askeri polis memuru tarafından acımasızca dövülerek, Mağusa’da öldürülmüştü. Olay 1958 yılında gerçekleşmişti. Haberde, morgdaki fotoğraflarda sırtında copla vurulma izlerinin olduğu da belirtilirken, kafasının sol tarafında ölümcül bir darbe olduğu da kaydedildi.
Dönemin EOKA militanı Michalakis Moustakas ise gazeteye yaptığı açıklamada, Platres köyünde tutuklanan 37 yaşındaki Nicos Georgiou’nun gözaltında nasıl öldüğünü anlattı. Georgiou’nun yanındaki bir hücrede tutulan Moustakas, çimentoda çıplak uyumaya zorlandıklarını, idrarla beslendiklerini, defalarca dövüldüklerini ve cinsel organlarından sürüklendiklerini söyledi.
86 Yaşındaki tanık, Georgiou’nun ağzından köpükle hücresinden dışarı sürüklenmesini izlediğini ifade ederek, ”her gece yatağa gittiğimde, onun ölürken çıkardığı hırıltı sesini hala duyabiliyorum” da dedi. Haberde, morgda çekilen görüntülerde Georgiou’nun vücudunun morluklarla kaplı olduğu ve kafa travmaları olduğunun görüldüğü de kaydedildi.
İngiliz gazilerden resmi tarihe aykırı açıklamalar
Kıbrıs’ta görev yapan İngiliz gazileri de İngiltere’nin resmi tarih anlatısına uymayan açıklamalarda bulundu. Üst düzey bir subayın, EOKA üyesi Spyros Hadjiyiacoumi’nin ölümüyle ilgili bir rapor yazdığı, 27 yaşındaki dört çocuk babası Hadjiyiacoumi’nin Kithrea kasabasındaki bir İngiliz sorgulama merkezinde işkence yapılmasıyla ilgili endişelerini rapor haline getirdiği ancak konunun İngiltere Savunma Bakanlığı tarafından sansürlendiği de dile getiriliyor.
Başlarına metal kova koyup bıçaklandılar
Hadjiyiakoumi ile aynı kulübede işkence gören ancak hayatta kalan diğer iki EOKA üyesi, İngiliz sorgulayıcıların başlarına metal bir kova koyup vurduklarını ve ayaklarını süngüyle nasıl bıçakladıklarını anlattığı da haberde belirtilirken, adli tabibin o zamanki raporunda, yaralanmaların “yasal gözaltından kaçmak için başarısız bir girişim sırasında meydana geldiğini” iddia ettiği de kaydedildi.
Donmuş bir su çeşmesine bağlandıktan sonra öldü
Habere göre, bir başka İngiliz gazisi, İngiliz ordusu tarafından kontrol edilen bir Platres otelinde ölen 31 yaşındaki EOKA üyesi olan 14 yaşındaki Andreas Panayiotou’nun ölümüyle ilgili önemli kanıtlar da sunduğunu ifade ederek, Ekim 1955’ten Aralık 1956’ya kadar Gordon Highlanders ile Platres’te görev yapan 85 yaşındaki Brian Robertson’un, askeri tıbbi muayene odasında görev yapan Kevin Taylor adlı bir arkadaşının, bir tutuklunun bütün gece donmuş bir su çeşmesine bağlandıktan sonra öldüğünü söylediğini de kaydetti.
Gazete, başhekimin olayı gördüğünde dehşete düştüğünü ve ölüm belgesini imzalamayı reddettiğini, ilgili memurların Lefkoşa’dan başka bir doktoru çağırmaya zorladığınıda söyleyerek, Robertson’un “Ölüm belgesini imzalamak için başka bir eski ordu doktoru almak zorunda kaldılar. İngilizlerin işkence yaptığına eminim” de dediğini aktardı.
Çeviri: GazeddaKıbrıs