“ki bazı sözlerin anlamı
o sözlerin söylenişindedir.”[2]
‘Güney Dergisi’, -benim için- “Tavır + Duruş + Tutum” sözcükleriyle tanımlanan düşünce ve davranış bütünlüğünün etik ve estetik halidir…
İlk sayısından beri hiç vaz geçmediği değerlerine bağlılık, güven, yaratıcılık, merak, empati, istek, doğruluk, hoşgörü vd’leri ile “Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir,” diyen Sokrates’in kararlığını anımsatır ‘Güney’…
Lev Nikolayeviç Tolstoy’un, “İnsanın gerçek gücü sıçrayışlarda değil, sarsılmaz duruştadır,” sözündeki hâldir.
Yaptıklarıyla söylediklerinin ardında durandır.
Her ne pahasına olursa olsun; her ne yaşanırsa yaşansın duruşunu koruyabilendir.
Eğilip bükülmeden, riyasızca cümlelerin yükünü sırtında taşıyabilme cesaretidir.
İstikrarlı hâl ve hareketleriyle mensubu olduğu sınıfın safında kendi gibi davranıp, kendi olarak kalabilmektir.
Yetkin bir duruş; kararlı bir tutumdur; tuttuğu yol harekettir.
* * * * *
Bilmeyen yoktur: Tutum, ilişkileri etkilerken; duruş da, bilinçli tercihin ürünüdür.
“Nasıl” mı?
Jean-Paul Sartre’ın, “Ozanlar, dili kullanmayı reddeden kişilerdir. (…) Ozanlar konuşmaz; susmaz da: Bambaşka bir şeydir onların yaptığı. (…) Gerçekte, ozan araç-dilden bütünüyle kurtarmıştır kendini; ta başından sözcükleri birer im değil, birer nesne gibi gören tutum seçmiştir,”[3] ifadesindeki gibi…
Ya da “… ‘Yansız’ sözcükler bile ‘yansız’ değildir,”[4] uyarısındaki üzere Bilge Karasu’nun…
Kolay mı? Onun temsil ettiği tutum, kalıcı bir bilinç, duygu ve davranış bütünüyken; temel varsayımı da tutarlılıkta somutlanır.
* * * * *
Baruch Spinoza’nın, “Özgür insanın… felsefesi ölüm üzerine değil, yaşam üzerine bir tefekkürdür”; Halil Cibran’ın, “Başkalarının haklarını korumak, hayattaki en asil duruştur,” uyarılarını “es” geçmeyen taraflılığın aktif ifadesidir; kendisidir; “büyük” sıfatını hak eden dik duruşudur.
Malum, kendin olduğun kadar varsındır.
Kendin olamadıysan başkası olmuşsundur ya da hiç bir şey…
Bu çok ama pek çok zordur, zorludur.
Yaşanılan sahteliklerin orta yerinde, yabancılaşma dünyasında belki de en zor şey tavırken; söylediğin söz + eylemin kadarsındır hep!
Kolay mı? Kendi olmak bilinç + yürek isterken; nefes almak, acıkmak, uyumak kadar elzemdir omurgalı dik duruşun vazgeçilmezliği…
* * * * *
Çoğu kimsenin uğraşıp başaramadığını yapmış olmakla müsemma ‘Güney Dergisi’ne 100. nüshasına ilişkin ifadeye gayret ettiklerimin “eksiği” olsa da; “fazlası” yoktur.
Çünkü o biz(ler)e -Julien Benda’nın ifadesiyle-, “Sanatçı ve aydının misyonu, dünyanın efendisi hâline gelmiş haksız ve yanlış karşısında cümle âlem diz çökerken bile ayakta kalıp ona insanlık bilinciyle karşı çıkmaktır”; Ursula K. Le Guin’in, “Her türlü insan iktidarına karşı direnebilir ve bu iktidar insanlar tarafından değiştirilebilir. Direniş ve değişim çoğu zaman sanatta başlar,” uyarılarını pratiğe geçiren bir anlayışın/ duruşun/ tutumun/ tavrın ne olduğunu öğretir.
İyi ki varsın ‘Güney Dergisi’, nice nice 100’lerce nüshaya…
9 Şubat 2022, 19:02: 41, İstanbul.
N O T L A R
[1] Güney Dergisi, No:100, Nisan-Mayıs-Haziran 2022…
[2] Edip Cansever.
[3] Jean-Paul Sartre, Edebiyat Nedir?, çev: Bertan Onaran, Can Yay., 2005
[4] Bilge Karasu, Öteki Metinler, Metis Yay., 2016.