Bu makale ilk kez 1 Mayıs Cumartesi günü Avrupa Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Bugün 1 Mayıs Cumartesi
Saat 15.52, neredeyse 15.55
Dışarıda kestane ağaçları çiçek açmış, neredeyse yaprak kestane.
*
İnsanlar kaybettikleri kimlikleri, sınırları ve dağılma sürecine girişleri üzerine artık eskimiş boş sözleri tekrar tekrar söylüyordu. Düşünce sorunlarıyla ilgilenenler kötümserliğe, her şeyin dağıldığı fikrine sığınıyor, geçmiş zaman güzellemesi yapıyor, o eskiden daha iyiydi sözünü ön plana çıkarıyorlardı.
*
Kuruluşta yetkili olanlar ise iyimserliğe, güvene sığınıyor, sorunların çözümü için güvenin sağlanmasının yeterli olacağını düşünüyorlardı.
*
İyimserler ve kötümserlerin peşini bırakmayan, ortak bir yazgısı vardı. Olaylar oluveriyor ve her ikisi de hiçbir şey yapamıyor, kozmik düzende bir bozulma olduğunda öyle birden düzelmez, düzelmesi için birkaç kuşak gerekir, iyimserlik ve kötümserlik birbirine her zaman bir biçimde bağlı gibiydi.
*
İyimserliğin ve kötümserliğin ötesinde kozmik bir dal parçası ikiye kırıldığında, bir tarafı iyimserlik diğer tarafı kötümserlikti. Kırıldığı yer birbirine mükemmel olarak oturduğunda olan şeyse bizâtihi kozmosun kendisiydi.
*
Bir insanın vicdana sığmaz emirler buyuran bir otoriteye karşı hangi şartlar altında itaat edeceği düşünülüyor, itaatin toplumun çalışabilmesi için gerekli bir etken olduğunun farkındaydılar.
*
Bir anda mutlu keşmekeşler diye hiç bilmediğimiz yerden gelen birisi, yaşamın biraz daha çalkantılı, biraz daha düzensiz, daha az monoton, daha az bürokratik olmasını savunmuştu.
*
Çok ileri gidemiyordu çünkü bilgi ve malumatlı keşmekeş düzensizlik fikriyle bağdaştırılamıyordu. Mutlu keşmekeşler diyarından gelen insan, çok kederli şeyler anlatsam da, şen bir bilgi var, şen bir bilim var diyordu. Ben kederli şeyler anlatmıyorum, toplumsal köken ile siyasi görüş arasındaki ilişki, bana da üzüntü veriyor demiş, düşünce sorunlarıyla ilgilenenlere yükleniyordu. Çünkü ona göre düşünce sorunlarıyla ilgilenenlerin, gerekir diye savundukları şeylerin zincirlerini kırabilirler, zekâlarını kullanabilirlerdi.
*
Derken birileri modern köleliğin kaldırılması yerine köle sahiplerinin mağduriyetinin giderilmesini savunmaya başlamıştı. Sonra bir insan mülkiyeti toplumsal ve geçici bir şey olarak gördü. Makul oranlarda dayanıklı kaldığı sürece, toplumsal kullanıma açık bir şey olarak görüyordu.
*
İşte, mutlu keşmekeşlerle malumatlı keşmekeşler ülkesinin insanları böylece yaşayıp gittiler.