Bir ömre kaç başlangıç sığdırabiliriz?
Kim bilebilir ki?
Yaşamın kendisi başlangıçlardan ibarettir dersek çok mu abartmış oluruz yoksa ciddiyetsiz mi kalırız? Yeniden başlayabilmek, yeniden ve yeniden yaşama nasıl da sıkı sıkıya sarıldığımızın bir ifadesidir.
Gazedda farklı farklı dönemlerinde, farklı farklı başlangıçlarıyla yaşadığımız coğrafyadaki ve ötesindeki özgürlük, eşitlik ve barış hareketlerinin sesini çoğaltmaya çabaladı.
Gazedda bugüne dek az sayıda insanın gönüllü çabası ve katkısı ile, hiçbir maddi çıkar beklemeden yayın yapıp içerik üreten bir mecra oldu. Farklı farklı dönemlerde, inişli çıkışlı ve kesintili bir tarihçesi oldu. Zaman içerisinde bir çok insanın duygusal bağ kurduğu Gazedda, belki süreklilik ve kurumsallaşma gösteremedi ki bunun da oldukça göreceli olduğunu düşünüyoruz, fakat yeniden başlama cesaretini de hiçbir zaman kaybetmedi. İşte burada, bir kez daha yeniden başlıyoruz. Her yeni başlangıç anının sonsuz potansiyellerle dolu olduğunu biliyoruz.
Yeniden ve bir kez daha merhaba. Çünkü ne yaşarsak yaşayalım, nereye gidersek gidelim ve nerede düşersek düşelim içimizdeki özgürlük ve barış arzusunu bir an için bile yitirmedik.
Yeniden ve yeniden merhaba. Çünkü hatalarımız ve yenilgilerimizden öğrendiklerimiz, bizlere hata yapmaktan ve yenilmekten korkmamamız gerektiğini öğretti. Biz büyüdük, Gazedda büyüdü ama düşlerimiz hiç küçülmedi. Hâlâ kara bulutlardan dünyalar yaratabiliyoruz. Gazedda bir dünya arzusunun, bir yaşam özleminin ifadesi. Hâlâ bir düşün peşinden koşup onu canlı tutuyoruz. Düşlerimizi kaybedersek suyu çekilmiş bir yaşama benzeriz, kururuz. Kurumak istemiyoruz, yeniden ve yeniden yeşermek varken!
Yeniden ve birkez daha merhaba. Çünkü bizleri rahatsız eden ve sessiz kalmanın giderek zorlaştığı meseleler var. Meselelerimiz var. Herkesin mesele etmediği ama herkese bir gün mesele olacak meseleler.
Kıbrıs’ın kuzeyinde bir değişim ve dönüş sürecinden geçildiği bizlere anlatılmaya çalışılıyor. ‘Rüzgarın dönmesini’ coşkulu alkışlarla kutlayanlar, bizlerin neden bu “coşkuya” ortak olmadığımızı sorguluyorlar. Oysa bize göre milliyetçi ve militarist bir fırtınanın tam da ortasındayız. Biz dönen bir rüzgar değil, farklı ambalajlarıyla defa defa kurumsallaştırılmaya çalışılan aynı ilüzyonu görüyoruz. Yeniden “yeni” bir kktc ilüzyonu!
Adamızı ve insanlarını bölen ve yarım asırdan fazladır süren milliyetçi hegomonyanın ve “çözüm” kılığına bürünmüş etnik ayrılıkçılığın normalleştirilmesi, “barış kültürü” iddiası olan kesimlerin barış dilinin yerine çatışma dilini ve güvenlikçi politikaları koymakta hiç tereddüt dahi etmemeleri, federal bir çözümle yeniden birleşme diye diye bugünlere gelenlerin Ankara’nın alt yönetimindeki topraklarında siyasetini bir kez daha sertleştirmesiyle dolaylı ve dolaysız, çekingen ve yoklarcasına ayrılıkçı ve adayı bölücü iki devletlilik tezine doğru hızla yol almaları, rejim karşıtı muhalif seslere yönelik ötekileştirme, tahammülsüzlük ve kibir, tartışma kültürünün yerini linç ve çarpıtma hezeyanlarının alması, entelektüel/popüler bazı kesimlerin adeta CTP’nin ortam hazırlayıcısı ve onun kalkanı gibi hareket etmesinin yeniden giderek daralttığı muhalif alan…
Yakın coğrafyamızda devam eden soykırımlar, ABD’nin kuyrukçusu haline dönüşen başta AB olmak üzere batının kapitalist ve militarist tehditle insanlığın varlığını tehdit etmesi, giderek daraltılmak istenen insan hakları ve özgürlükler.
Listeyi çoğaltabiliriz, ki çoğaltacağız da!
Boğulmayıp, nefes almak kendi başına bir mücadele!
Gazedda önceki dönemlerinde olduğu gibi bu dönemde de özgürlükçü, emek, barış ve eşitlik savunucusu birbirinden farklı muhalif kesimlerin sesini çoğaltmaya devam edecek. Barışa ve barış diline sıkı sıkıya sarılacağız, çünkü barış dili bir tarafın aldığı pozisyona dair belirleme ve çatışma dilini meşrulaştırma değil, karşı taraf nerede durursa dursun kendi ilke ve değerlerimiz zemininde sahip çıktığımız bir arada yaşayabilme potansiyelidir, varoluşumuza ilişkin bir değerdir.
Müesses nizamın kibirli iktidarına karşı, Gazedda her zaman yaşamın, barışın ve emeğin tarafında olacak.
Bu kadar mı? Hayır. Yeniden ve bir kez daha merhaba!
Gazedda 13 yıldır farklı denemelerle sürdürdüğü haber sitesi formatına nokta koyuyor.
Gazedda bundan böyle bir fikir ve düşünce dergisi formatında, daha özgün ve daha az içerikle, daha çok yazar, daha çok fikir, daha çok düşünce, daha çok yorum ve daha çok bellek içerikleriyle yoluna devam edecek.
Daha fazla sanat, daha fazla edebiyat, daha fazla felsefe ve daha fazla müzik konuşabilmek istiyoruz. Özellikle siyasetin aşırı toksikleştiği ve tıkandığı bir dönemde; yaratıcılığın, özgürleşme düşünün ve yeni yaşam alanları olasılığının sanat, felsefe, edebiyat ve müzik alanlarından gelebileceğini düşünüyoruz. Sadece sanatsız direniş olamayacağı için değil; sanatsız sevemeyeceğimiz ve hayal edemeyeceğiniz için, sevmeyi ve hayal etmeyi yeniden ve yeniden öğrenebilmek için…
İklim krizi, dijitalleşme ve dijital denetim toplumu, devam eden savaşlar, Filistin’de, Sudan’da insanlığın adeta canlı yayında izlediği soykırımlar, Rusya’nın devam eden Ukrayna işgali, ölen ve yerinden edilen siviller ve AB’nin silahlanma hevesi… Küresel hareketler, direnişler, yeni momentumlar… Trentlerle değil, canlılarla, hayatla, süreçlerle ve bağlamla ilgilenmek, anlamak, tartışmak ve düşünmek istiyoruz.
Ne demiştik?
Ne yaşarsak yaşayalım, nereye gidersek gidelim ve nerede düşersek düşelim içimizdeki özgürlük ve barış tutkusu için direniş hep yeniden başlar.
Yeniden ve bir kez daha merhaba!
Hasan – Nuri
Editöryal Kolektif
Foto: AI



