Mülteci Hakları Derneği, İnsan Hakları Günü dolayısıyla açıklama yayınladı.
Açıklamada, Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşanan hak ihlalleri ve yasal/iradi eksikliklere değinilerek, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 71. Yılı’nda, yetkililere yeniden ve yeniden soruyoruz; SORUMLULUK NE ZAMAN?” denildi.
İşte açıklama:
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul günü olan 10 Aralık 1948 tarihinden sonra bugün uluslararası anlamda İnsan Hakları Günü olarak kabul edilmiştir. Tüm insanların, cinsiyet, ırk, renk, etnik köken, doğum yeri, yaş, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, siyasi görüş, dil ve din gibi unsurlara bakılmaksızın doğuştan kazandıkları, sırf insan olmaları nedeniyle sahip oldukları, dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez haklarının olduğunun kabul edilmesini sağlayan ve insan haklarının temel yapı taşlarından biri olan beyannamenin kabulünün ardından 71 yıl geçti. Bugün dünyada artık genel olarak temel haklar ile insan hakları hukuku bağlamda elzem olan kurallar tanımlanabiliyor ve devletler tarafından uygulanıyor. Ancak buna rağmen birçok farklı coğrafyada insanlar farklı boyutlarda insan hakkı ihalelerine maruz kalabiliyor.
Bizler, Mülteci Hakları Derneği olarak, insan hakları hukukunun Kıbrıs’ın kuzeyinde uygulanması ve etkili şekilde haklara erişimin sağlanması için mücadelemizi sürdürmekteyiz. Bugün temel çalışma alanlarımızdan olan mülteci hakları ve insan ticareti bağlamında ülkemizde halen daha uluslararası insan hakları hukukunun çizdiği çerçeveye uygun yasal düzenlemeler ve pratikler geliştirilmemiştir. Mevcut durum temel insan haklarının ciddi şekilde ihlaline sebep olmakta, nice hayatların kendi coğrafyamızda ciddi yaralar almasına ve hatta bazı durumlarda yaşam haklarının hiçe sayılmasına neden olmaktadır.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 14. Maddesi “her insanın zulüm karşısında, başka ülkelere sığınmaya ve bu ülkelerde sığınmacı işlemi görmeye hakkı vardır” düzenlemesi ile sığınma hakkını temel bir hak olarak nitelendirmiştir. Buna karşın, Kıbrıs’ın kuzeyinde sığınmacı ve mülteciler sistematik olarak düzensiz giriş veya bulunuşlarından ötürü alıkonulmakta ve cezalandırılmaktadırlar. Sığınma talebi olan kişiler hayatlarının, özgürlüklerinin ve güvenliklerinin tehdit altında olduğu bölgelere zorla geri gönderilmektedirler.
Diğer yandan kölelik ve kölelik benzeri uygulamaların İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yasaklanmasının ardından geçen onca yıla rağmen ülkemizde insan ticareti bir suç olarak tanımlanmamakta ve insan tacirleri halen daha cezalandırılmamaktadırlar. İnsan ticareti mağdurlarının korunması için başvuracakları hukuki çareler ise oldukça sınırlı durumdadır.
İnsan haklarının hayatlarımızın temelini oluşturması gerektiği inancıyla, Kıbrıs’ın kuzeyinde daha birçok alanda gerçekleşen hak ihlallerine karşı etkin bir izleme mekanizması kurulmalı ve hızlı hukuki çareler üretecek yapılanmaların oluşturulması gerekmektedir. Bunun yanı sıra mecliste bütçe görüşmelerinin devam etmekte olduğundan hareketle, ülkemizdeki insan hakları ihlallerini anlayan ve bunları önlemeye ve hak ihlallerine maruz kalan kişileri desteklemeye yönelik yapılar oluşturmanın önceliklendirilmesi, bunların gerçekleşmesi için gerekli ve yeterli mali kaynaklar ayrılması gerektiğinin altını çizmek isteriz.
İnsan hakları mücadelesinin uzun soluklu bir yolculuk olduğunun farkında olarak, bizler bu alanda çalışmalar yürütmeye devam etme kararlılığımızı bir kez daha yineleriz.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 71. Yılı’nda, yetkililere yeniden ve yeniden soruyoruz; SORUMLULUK NE ZAMAN?