Londra’daki müze araştırmama bir de ‘bonus’ ilave edilmiş oldu. Hafta sonu kaçamağı olarak York’a gidince programda olmasa da Jorvik Viking müzesini inceleme imkanı yakaladım.
Jorvik, Vikingler tarafından kurulmuş York kentinin ilk adıdır. Vikinglerin York’a geliş hikayesi ise şöyleymiş: Viking Ordusu Danimarka ve güney İsveç’ten yola çıkarak İngiltere’yi istila etmiştir. Önceleri özellikleri vur – kaç ve yağma olan Vikingliler o dönemde, yeni topraklar keşfetme isteğine girmişler ve York’u ele geçirmişler.
Jorvik Viking Müzesini ziyaret ettikten sonra çoğu insanın hatırladığı koku olmalıdır. Birlikte gittiğimiz ve daha önce burayı ziyaret eden Ada, kokusundan dolayı müzeye tekrar girmek istememişti. Evet York’un Viking Müzesinde, onuncu yüzyıl kent kokusunu içinize çekiyorsunuz ve gerçekten oldukça ağır bir koku. Vikingliler, müze ve koku, o kadar birbiri içine girmiş durumda ki, bu kokuları satışa bile çıkarmayı düşünüyorlar.
Yorklular 1984 yılında ilk kez açılan müzelerini çok önemsiyorlar. Şöyle ki; 2016 sel baskını sonrasında kurtarmak için uğraştıkları ilk yer orası olmuş. Yani ‘bizim için en önemli olan şey, geçmişimize ait bulgulardır’ diyorlar. Tadilat, para bağışları ve yoğun çalışma sonucunda bir yıl sonra, müzeyi yeniden açmayı başarmışlar.
Tarihi sahneleri, alçı maketleri veya koku alma deneyimini sevmiyorsanız, Jorvik sizin için uygun olmayacaktır. Bunun yanında, Vikinglerin nasıl yaşadığını görmek, duymak ve koklamakla ilgileniyorsanız, size hitap edecek bir müzedir. York, dokuzuncu ve onuncu yüzyıllarda önemli bir Viking şehriydi ve arkeologlar özellikle 1976–81 Coppergate kazısı sırasında 40.000’den fazla eser ortaya çıkarmışlardır. Jorvik’in kendisi şu anda efsanevi Coppergate kazı alanı üzerine oturmaktadır. Girişte camlarla yükseltilmiş zeminde yürürken aşağıda kazı alanını sergi olarak görebiliyorsunuz.
Ziyaretiniz, 975 yılına geçişi belirtmek için sallanan bir zeminle başlıyor. Ardından, ana etkinliğe, Viking şehrinin bir bölümünün yeniden yaratıldığı perili ev tarzı bir yolculuğa çıkacaksınız. Hareketli vagon ile… Mekanlar ve olaylar önünde duran, dönen ve size bilgi veren bir vagon. Yeniden inşa edilmiş Vikinglilerin sokaklarında vagon ile kayarken, yerleşim yerinde insanların gerçek maketleri ile karşılanırsınız. Hatta arada gerçek insanlarla maketleri, birbirine karıştırabilirsiniz.
Teatral şeklinde organize edilmiş müzede yerleşim yeri, kazıların bulunduğu yere konumlandırılmıştır. Yani kazıların üzerine yapılmış, onları ayağa kaldırmış gerçek bina ve sokak düzenlerine görüyorsunuz; onların arasından geçiyorsunuz. Küratörler, modellerin yüzlerini oluşturmak için iskelet rekonstrüktif teknolojisini kullandıklarından her şey çok gerçekçi görünmektedir. Müze, ziyaretçilerini eğlendirmek için ise esprili detaylarla dolu. Teatral düzenden sonra daha geleneksel bir sergi alanına giriyorsunuz. Burası kazılar sırasında elde edilen bulgularla az önce içinde yer aldığınız teatral alanın nasıl oluştuğunun size anlattıkları yerdir. Çok sayıda etkileşimli dokunmatik ekranlar ve video ekranlarından sizinle konuşmaya başlayan, hafif titreyen Viking hayaletlerinin bulunduğu bir yerdir. Müzenin temel etkisi, York’un Vikinglerinin yaşam tarzının ticaret ve zanaat olduğu, kısacası çalışkan bir grup olduğunu anlamadan, Vikinglere sempati duymadan Jorvik’ten ayrılmamanızı sağlamaktır. Tarihlerine sahiplenerek turizm ile bütünleştirdikleri bir müze… Hatta müzenin etkisi ile sokaklar da restore edilerek; surlarla çevrili tarihi York kenti, yoğun bir turizm kentine dönüşmüştür.
*Uğur Ulaş Dağlı, DAÜ İç Mimarlık Bölüm Başkanı
Yazarın diğer yazıları için: