Atmosferden karbondioksit giderme (CDR) olarak bilinen uygulamalar, küresel ısınmayı sanayi öncesi döneme göre 1,5°C ile sınırlamak için gerekli olan miktarlara ulaşmada yetersiz kalıyor. Yapılan yeni bir araştırma, iklim değişikliğiyle mücadelede 2015 Paris Anlaşması‘nda belirlenen hedeflere ulaşabilmek için, sera gazı emisyonlarında acil ve keskin düşüşler gerektiğini ortaya koyuyor.
Çalışma, çeşitli ülkelerin karbondioksit giderme (CDR) hedefleri ve stratejilerini değerlendirerek, bu hedeflerin küresel ısınmayı sanayi öncesi döneme göre 1,5°C ile sınırlama amacına ulaşıp ulaşmadığını analiz ediyor. Araştırmacılar, ülkelerin Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında sunulan Ulusal Belirlenmiş Katkıları (NDC’ler) ve diğer ilgili belgeleri inceledi ve küresel çapta bir değerlendirme yapıldı. Analiz sonuçları, dünya genelinde CDR uygulamalarının genişletilmesi ve mevcut hedeflere ulaşmada yaşanan eksiklikleri ortaya koydu.
Nature Climate Change dergisinde yayımlanan bu yeni çalışma, ulusal iklim planlarına dahil edilen karbondioksit giderme miktarı ile 1,5°C sıcaklık artışını sınırlamak için gerekli olan miktar arasındaki farkı, yani “CDR açığını” inceliyor. Şu anki CDR uygulamaları, her yıl yaklaşık 3 milyar ton CO2’yi atmosferden çekiyor. Bu çekimin neredeyse tamamı, ağaçlandırma ve yeniden ormanlandırma gibi kara tabanlı yöntemlerle gerçekleşiyor.
Araştırmacılara göre, ülkeler ulusal hedeflerini yerine getirdiğinde, 2050 yılına kadar yıllık CDR miktarının 1,9 milyar ton CO2 artması bekleniyor. Ancak, ısınmayı 1,5°C ile sınırlamayı hedefleyen senaryolarda, 2050 yılı için tahmin edilen “CDR açığı” 0,4 milyar ile 5,5 milyar ton CO2 arasında değişiyor.
Bazı bilim insanları, kara tabanlı CDR yöntemlerinin ekolojik ve toplumsal açıdan önemli riskler taşıdığını, bu nedenle bu yöntemlere bağımlı olunmaması gerektiğini savunuyor. Ayrıca, gelecekte CDR kullanımı vaadinin, bugünkü fosil yakıt tüketimini azaltma çabalarını zayıflatabileceği endişesi de mevcut. Çalışmanın baş yazarı bu endişeleri kabul ettiğini ve makalesinde bu konulara değindiğini belirtiyor.
Karbondioksit giderme (CDR) nedir?
Karbondioksit giderme (CDR), karbondioksiti atmosferden çekerek onu süresiz olarak karada, okyanuslarda, jeolojik formasyonlarda veya ürünlerde depolayan yöntemleri ifade ediyor.
Bu yöntemlerin tümü, insan eliyle gerçekleştirilen faaliyetleri kapsıyor ve doğal olarak mevcut olan bazı karbon giderme işlemlerini yoğunlaştırmak, hızlandırmak veya taklit etmek amacıyla tasarlanıyor. Ağaç dikimi (ağaçlandırma), mevcut orman alanlarını genişletme (yeniden ormanlandırma), biyokömür gibi karbonu toprakta depolama yöntemleri veya doğrudan hava yakalama teknolojileri, bu süreçlere dahil.
Bununla birlikte, CDR kapsamına girmeyen doğal süreçler de mevcut. Bu süreçler, insan faaliyetleri tarafından direkt olarak teşvik edilmeyen, doğal dünya tarafından bağımsız olarak gerçekleştirilen karbon alımlarını içeriyor. Örneğin, ormanların ve okyanusların doğal yollarla atmosferden CO2 çekmesi ve bu karbonu organik materyal olarak depolaması bu kategoriye giriyor.
Özetle, CDR insanların karbondioksit seviyelerini bilinçli olarak yönetme çabalarını ifade ediyor ve doğal karbon döngüsü, ekosistemlerin kendi iç dinamikleri tarafından yönetilen bir süreç olarak ayrılıyor. Bu ayrım, CDR stratejilerinin tasarımı ve değerlendirilmesinde önemli bir rol oynuyor.
Karbon giderme çalışmalarının hızlanması gerek
Araştırmanın açıkladığına göre, insan kaynaklı sera gazı emisyonları yıllık 60 milyar tonu buluyor. Mevcut karbon giderme çabaları ise bu miktarın sadece 3 milyar tonunu giderebiliyor.
2015’te ülkeler, Paris Anlaşması altında, ısınmayı sanayi öncesi sıcaklıkların “2°C altında” tutma konusunda anlaşmıştı ve küresel ısınmayı, 1,5°C ile sınırlama hedefi belirlenmişti. Bu hedefe ulaşabilmek için, ülkelerden emisyonlarını azaltma planlarını sunmaları ve düzenli olarak güncellemeleri isteniyor.
Ancak yapılan değerlendirmeler, mevcut hükümet planlarının, 2050 yılına kadar yılda ek olarak 1,5 ila 1,9 milyar ton karbondioksit giderme kapasitesi sağlama hedefinin, gerekli olan 1,5°C sıcaklık artışı sınırlamasını desteklemek için yetersiz olduğunu ortaya koyuyor.
Araştırmaya göre, dünya genelindeki insan kaynaklı sera gazı emisyonları yıllık olarak 60 milyar tonu buluyor. Buna karşın, mevcut karbondioksit giderme çabaları bu miktarın sadece 3 milyar tonunu giderebiliyor.
Araştırma sonuçları, talep azaltma senaryosunda 2050 yılında karbondioksit giderme açığının yalnızca 0,4 milyar ton olacağını gösterirken, karbon çıkarma senaryosunda bu açığın on katına çıkarak 5,5 milyar ton karbondioksit gidermeye ulaşacağını belirtiyor. Bu bulgular, karbondioksit giderme çabalarının acilen hızlandırılmasının elzem olduğunu ve iklim değişikliğiyle mücadelede bu teknolojilerin kritik bir rol oynadığını vurguluyor.