Editör notu: Bu yazı ilk olarak www.tabella.org sitesinde yayınlanmıştır. Bu yazıyı Tabella’nın hem yayın kurulu hem de yazının yazarının izniyle yayınlıyoruz.
_____________________________
15 Mart 2019, 123 ülke, 2000’den fazla eylem, binlerce genç ve tek bir amaç…
“Ortada bir B gezegeni yok”
“Sen, Trump değilsin”
“İnkâr etmeyi bırak, Dünya ölüyor”
“Sesini yükselt, deniz seviyesini değil”
“Ya değişmeyi öğren ya da yüzmeyi”
“Oluruna bırakamayız, evimiz yanıyor”
“İklim değişiyor, sen neden değişmiyorsun?”
“School Strike for Climate” ve “Fridays for Future” adı altında birçok genç cuma günleri okula gitmek yerine parlamento binaları önünde iklim değişikliğine karşı mücadeleye farkındalık kazandırmak ve küresel harekete geçilmesini talep etmek amacıyla eylem girişimleri gösteriyor. Daha önceki yıllarda benzer protestolar yapılmış olmasına rağmen (İklim Grevi 2015), genç aktivist Greta Thunberg öncülüğünde gerçekleşen bugünün iklim hareketi, kısa süre içinde tüm kıtalara yayılarak boyut değiştirmeye başladı. Bu, yapılan ilk eylem olmayabilir ama son olmayacağı da kesin. Dünyanın her yerinden gençler eriyen, kirlenen ve hızla yok olan geleceklerine sahip çıkmak ve haklarını savunmak için sokaklara dökülüyor. İklim uzmanı ve bilim insanlarının da destek gösterdiği bu eylemlerde bilimsel gerçeklerin kabullenilmesinin aciliyeti de vurgulanırken, politikacıların fosil yakıtlar, yenilenebilir enerji kaynakları ve geri dönüşüm gibi hususlarda gerekli stratejileri hayata geçirmesi talep ediliyor.
Günümüzün açgözlülüğü, bencilliği, bilinçsizliği ve sahte bilincinin geleceğin yetişkinlerinden çaldığı göz ardı ve inkâr ediliyor. İşte bu nedenle henüz “gerçek hayata” atılmamış olan gençler, Dünya’da hayatın devamlılığı için ders kitapları yerine eylem pankartları tutma raddesine ulaşıyor. Olabildiğince geniş kitleleri teşvik ederek toplumsal zincirlenme aracılığıyla tüm imzacı devletlerin Paris Anlaşması’na uyum sağlamaları için gayret gösteriliyor. Belki bazı şeyler geri dönülemez seviyede, belki süre azalıyor. Fakat bu kez eşitlik savaşı kolay kolay bitecek gibi gözükmüyor. Çünkü sesimiz her zamankinden daha yüksek çıkıyor.
Ne birbirimizden daha az “insanız”, ne de daha üstün. Haklarımız neden öyle olsun?
Evet, zaman dar ama umut hâlâ var.
Haklarını sağır taklidi yapanlara karşı gerekirse bağıra bağıra savunduğun sürece,
Sistemdeki eşitsizlikleri yıkmaya ve sistemin sistemsizliğine boyun eğmemeye kararlı olduğun sürece,
Her bir Dünya vatandaşının farkındalık ve adalet mücadelesine koyduğu her katkının gezegendeki değişim için gerekli olduğunu aklında bulundurduğun sürece,
Bu Dünya senin, yaşam hakkı da senin!
Son umut sen isen, ki öylesin, değişime ve “radikal iklimciliğe” ne dersin?