Sevgili Halil Karapaşaoğlu, son yazısında şöyle bir değerlendirme yapıyor, Kudret Özersay ve son ‘manevrası’ ile ilgili olarak;
“…
Kudret Hoca büyük bir kumar oynadı. HP’nin gerçek misyonu ortaya çıktıktan sonra, bu ülkenin bu partiye ihtiyacı neden kalsın? HP, gelecek seçimlerde CTP’nin bugün olduğu noktaya gelecek. Tükenecek. Toplum önünde hiçbirinin bir saygınlığı kalmayacak….
…”
Konuya tam da buradan girmek lazım galiba.
Halil’in, ‘HP’nin gerçek misyonu ortaya çıktıktan sonra, bu ülkenin bu partiye ihtiyacı neden kalsın?’ sorusuna yanıt aramaya çalışmakla…
Çünkü zurnanın ‘zırt’ dediği yer, tam da burası.
Temiz toplum, temiz ve şeffaf siyaset, çıkar düzenine son verme, yolsuzluklarla mücadele ve benzeri argümanlarla halkın oyuna talip olan ve hatırı sayılır bir kesimin oyunu alarak tam 9 milletvekiliyle siyaset sahnesine ‘gümbür gümbür’ düşen bir siyasi partinin, tam da bu yukarıda sıralanan her şeyin tam aksinin ‘amiral gemisi’ olan UBP ile kol kola vermesi, bu soruya kendiliğinden bir cevap niteliğinde değil mi aslında?
Toparlanıyoruz Hareketi ile başlayıp, devamla Halkın Partisi çatısında birleşen insanların ve bu oluşuma oy veren seçmenin beklentisi büyük oranda bu olsa da, her geçen gün çok daha aşikâr hale geldi ki, liderin vizyonu ve misyonu bu değil.
Aksi halde, Özersay böylesi bir ‘kumar’ oynamaz, partisinin ‘geleceğini’, bu kadar umarsızca rulet masasına yatırmazdı.
Son ‘manevrası’ ile birlikte Kudret Özersay, partisi içerisinde çok ciddi anlamda bir hayal kırıklığı yarattı.
Bu benim kişisel tahminimden öteye, doğrudan partililerden duyduklarımdır.
UBP-HP hükümetinin kuruluşunun ilanının ardından yaşanan istifalar ve sosyal medyadan takip ettiğimiz ‘partili’ eleştiriler, buzdağının görünen yüzüdür sadece.
Ta Toparlanıyoruz Hareketi’nin oluşumundan itibaren, büyük bir güven ve inançla Özersay’ın saflarında yer alan insanlar, bugün büyük bir düş kırıklığı içerisinde, ‘neden?’ diye soruyorlar ve devamında, kendi sorularına yanıtı yine kendileri veriyorlar:
‘Artık hedefin Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu biliyoruz, görüyoruz’ diyorlar.
Velhasıl kelam, Özersay’ın HP’si, temiz siyasetin ‘beyaz atlı prensi’ değil, bizzat Özersay’ın, elinde insanı cezbeden bir elmayla, Pamuk Prenses’in kapısını çaldığı, tatlı yaşlı teyze kılıklı, çift suratlı kraliçesidir.
Halkın Partisi, Özersay için bir temiz toplum projesi değil, Silihtar yoluna döşenen bir parke taşıdır.
Dolayısıyla da bu ‘kumarda’, ‘Damme de Coeur’ uğruna gözden çıkarılması ‘mübah’ olan, sinek valesidir.
Kızgın HP’liler, ‘Özersay bu şekilde, kendi partisinin içerisinde, kendiyle cumhurbaşkanlığı yolunu yürümeyecek olan çok insan yarattı’ diyedursun, bu ‘görev zaiyatı’nın matematiksel dökümü, belli ki Özersay’ın hesap / kitap defterinde UBP ve muhtemelen YDP oylarıyla, rahatlıkla ‘ikame edilebilir’ olarak kayda geçmiştir.
Bence Kudret Özersay’ın oynadığı esas kumar, partisini Cumhurbaşkanlığı hedefine heba etmek değil, olsa olsa çıktığı bu yolda, UBP’ye duyduğu ‘güven’dir.