Kuir Kıbrıs, 1 Eylül Dünya Barış günü dolayısıyla açıklama yaptı.
Açıklamada, “İklim krizini derinden hissettiğimiz bu neo-liberal çağda kar hırsı uğruna canlıların yok edildiği, ormanların yakıldığı, hayvanların katledildiği bu düzeni reddediyoruz. Toplumsal barışa ancak geçmişle yüzleşebildiğimiz, hesap verebildiğimiz, tüm canlıları ve doğaya koruduğumuz, herkesin temel haklara eşit erişiminin sağlandığı ve her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı noktada ulaşabileceğimizi biliyoruz” ifadeleri kullanıldı.
İşte açıklamanın tam metni:
1 Eylül Dünya Barış gününde bu sene de Kuir Kıbrıs olarak barış talebimizi yükseltiyoruz. Yaşadığımız bu karanlık çağda Avrupa’da hız kesmeden yükselen aşırı sağ, yanı başımızda Suriye’de süregelen savaş, bölgemizde meydana gelen çatışmalar, diplomatik gerginlikler, hak ihlalleri, nefret cinayetleri, faşist söylemlere ve doğanın bozulmasına karşı bizler tüm ayrımcılık ve şiddetin ortadan kalktığı bir dünya için mücadele etmeye devam ediyoruz.
Kendi coğrafyamızda yıllardır devam eden ateşkes durumu bizleri de doğrudan etkilemekte, olası bir çözüm için verilen çabalar ise yetersiz ve eksik kalmaktadır.
Kıbrıs’ın geçmişinden bugününe taşıdığı savaşın izleri ve travmaları yeterli şekilde tartışılmadan, zorla kayıplar ve tecavüzler gibi savaş suçları kabul edilip yüzleşmeden ve hesap verilebilir bir çözüm mekanizması kurulmadan ulaşılacak bir çözümün toplumsal barışı sağlamaktan uzak olacağına inanıyoruz.
Mevcut çözüm süreci şeffaf ve hesap verilebilir olmayan, toplumdaki farklı grupların söz hakkının olmadığı oldukça kapalı ve eril bir siyaset biçimiyle ilerlemektedir. Bu statüko haline getirilmiş eril yöntemlerin artık bir geçerliliği olmadığını, çözüm sürecinin geçmişle yüzleşerek, şeffaf, karşılıklı suçlamalardan uzaklaşarak ve toplumun her kesiminin görüşleriyle güçlenecek ortak bir çaba olması gerektiğine inanıyoruz.
Bunun yanında toplumda devam eden ayrımcı dil ve nefret söylemlerine karşı herkesin eşit haklara erişiminin sağlandığı ve ayrımcılığın var olamadığı bir coğrafya hayal ediyoruz. Heteroseksist ve militarist eril siyaset aklının toplumu iyileştiremeyeceğini biliyor, bu akla karşı kendi vicdan ve adalet duyumuzla hareket etmemiz gerektiğini savunuyoruz. İklim krizini derinden hissettiğimiz bu neo-liberal çağda kar hırsı uğruna canlıların yok edildiği, ormanların yakıldığı, hayvanların katledildiği bu düzeni reddediyoruz.
Toplumsal barışa ancak geçmişle yüzleşebildiğimiz, hesap verebildiğimiz, tüm canlıları ve doğaya koruduğumuz, herkesin temel haklara eşit erişiminin sağlandığı ve her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı noktada ulaşabileceğimizi biliyoruz. Bu nedenle insanlığımızın derin bir krizin içinde olduğu bu günlerde, kendi coğrafyamızdan başlayarak eşit, özgür ve bütün canlıların yaşam hakkına saygı duyan bir dünya için herkesi mücadele etmeye çağırıyoruz!