Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Eğitim Bakanlığı önünde basın toplantısı düzenleyerek Kıbrıslı Türklerin, günümüzdeki laik ve demokratik toplumsal kimliğinin gelişmesinde öncü olan, 85 yıldır bu topluma ilkokul ve okulöncesi öğretmeni yetiştiren Atatürk Öğretmen Akademisi’nin kapatılmasına sonuna kadar karşı olacaklarını belirtti.
Basın toplantısında KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş bir konuşma yaptı.
Maviş, Atatürk Öğretmen Akademisi’nin bu ülkede 1937 yılından bu yana devlet idaresinde Kıbrıs Türk Toplumu için ilkokul öğretmeni yetiştirdiğini belirtti. Maviş, bu okula giren öğretmen adaylarının sınavla ve seçilerek okula kabul edilmesinin, kamusal eğitim açısından vazgeçilmez olduğunu ifade ederek, bunun faydasını en çok öğrencilerin gördüğünü söyledi.
Maviş, Atatürk Öğretmen Akademisi üzerinden oynanan oyunların Ankara ile imzalanan “TESLİMİYET PROTOKOLÜ” ile ilgili olduğunu ifade ederek, protokolde, öğretmenliğe giriş sistemi ile ilgili değişikliğin ve Atatürk Öğretmen Akademisi’nin tasfiyesinin açık şekilde öngörüldüğünü belirtti. KTÖS’ün 14 Nisan’da imzalanan protokolün içeriğini incelediğini söyleyen Maviş, AÖA ile ilgili tehlikeli durumu hem Eğitim Bakanlığı ile hem de toplumla paylaştıklarını belirtti.
Maviş, öğretmenlerin sosyalleşme/kültürleme sürecinde öğrenci üzerinde etkili olduğunu söyleyerek, Kıbrıslı Türklerin kimlik, kültür, dil, din algısı ve laik duruşundan rahatsız olanların Atatürk Öğretmen Akademisi’ni tasfiye ederek, bu değerleri öğrencilere aktaran öğretmenin niteliğini değiştirmek istediğini belirtti. Maviş, bu durumun özetinin “gerici toplumsal dönüşüm” olacağını söyledi.
Maviş, Eğitim Bakanlığı’nın ilkokul ve okulöncesi öğretmeni yetiştirme uhdesini YÖK ve YÖDAK onaylı üniversitelere devretmek istediğini ve bununla ilgili bir yasa taslağı hazırladığını söyledi. Bunun olması halinde sürecin nasıl işleyeceği hakkında bilgi veren Maviş, sayılar ile durum değerlendirmesi yaptı.
Maviş, KKTC’de AÖA dahil 22 üniversite olduğunu, 13 tane üniversitenin de izin beklediğini söyledi. Maviş, bununla birlikte 15 bin civarı yerel öğrenci ve toplamda 108bin üniversite öğrencisi olduğunu söyleyerek, ayrıca Türkiye’de de 209 üniversite olduğunu söyledi.
Maviş, üniversiteler üzerinde somut bir denetimi olmayan, bölümlerin akreditesinde üniversite patronlarına söz geçiremeyen, intihale, yağmacı/şaibeli dergilere ses çıkarmayan YÖDAK’ın ve egemenliği Türkiye’ye bağlı olan YÖK’ün vereceği diploma ile öğretmen yetiştirmenin “milli eğitim sistemimize” ne kadar uygun olduğu sorusunu Eğitim Bakanlığı’na yönelterek, bunun sonucunun felaket olacağını ifade etti.
Maviş, burada Eğitim Bakanlığı’nın arzu ettiğinin Atatürk kelimesi ile özdeşleşmiş Öğretmen Akademisini kapatmak; planlı ve nitelikli öğretmen yetiştirme sistemini baltalamak; sınıf öğretmenliği ve okul öncesi öğretmenliğini sermayenin pazarına açarak, işsizler ordusu yaratmak olduğunu söyledi.
Maviş, okulun işlevsizleştirilmesinin üniversite patronlarına ve Kıbrıs Türk laik kimliğinden rahatsız olan AKP ideolojisine yarayacağını ifade etti.
Maviş bu konuda Eğitim Bakanı’na açık sorular sorarak, cevaplarını talep etti.
Maviş, “vergi vermek yerine, adının konulması kaydı ile altı tane ilkokul yapma vaadinde bulunan Sn. Suat Günsel’e; ilkokul ve okul öncesi öğretmeni yetiştirme izninin hediye olarak verilip verilmeyeceği” ve “bu yasa taslağını hazırlayan Eğitim Bakanlığı yetkililerinin herhangi bir kurum ile maddi manevi ilişkisi olup olmadığı” sorularını basın toplantısı esnasında sorarak, Eğitim Bakanlığı yetkililerinden cevap beklediklerini söyledi.
Maviş, Kıbrıslı Türklerin günümüzdeki laik ve demokratik toplumsal kimliğinin gelişmesinde öncü olan, 85 yıldır bu topluma ilkokul ve okulöncesi öğretmeni yetiştiren Atatürk Öğretmen Akademisi’nin kapatılmasına sonuna kadar karşı olacaklarını belirterek, bu konuda mücadelenin daha da büyüyeceğini ifade etti.
Maviş, Eğitim Bakanlığı’na, Öğretmenler Yasası’nda 103 madde güncelleme beklerken, neden iki tanesini ayıkladıkları, müzakere ve istişare yollarını kullanmadan neden çatışmayı seçtikleri sorularını yönelterek, 1937 yılından beri nitelikli öğretmen yetiştiren başarılı ve planlı bir kurumu neden kapatmak istediklerini sordu.
Maviş, Eğitim Bakanlığına önerileri olduğunu da ifade etti.
Maviş, sendikanın Eğitim Bakanlığı’na sayfalarca eğitim sorunları ve çözüm önerileri sunduğunu belirterek bu önerilerden görüşmeye başlayabileceklerini söyledi.
Maviş, Eğitim Bakanlığı’nı yönetenlerden de memnun olmadıklarını belirterek, KHK’nın atayacağı bürokratlarla birlikte eğitim projelerinde çalışmak istediklerini söyleyerek, değişime Eğitim Bakanlığı’ndan başlanması gerektiğini ifade etti.
Maviş, uzun vadeli eğitim projelerini hayata geçirmek istediklerini söyleyerek, son Şura kararlarına saygı duyduklarını ve Şura kararlarından eğitimi konuşmaya başlayabileceklerini belirtti.
Maviş, öğretmenlerin gerek pandemi döneminde gerekse eğitim/öğretim döneminde ödev ve sorumluluklarının üzerinde fazlasıyla çalıştığını belirterek, öğretmenin yalnız okul içinde değil, 24 saat öğrenci ile ilgilendiğini, aile ile iletişimde olduğunu, etkinlik ve projelerle ilgilendiği ve ertesi eğitim günün hazırlığını yaptığını belirti. Bu noktada öğretmenin zaman mevhumu olmadığını söyleyerek, çalışma saatleri ile birlikte, öğretmenin emeğinin daha çok konuşulması gerektiğini ifade etti.
Burak Maviş sözlerini şu şekilde noktaladı:
“Niyetiniz eğitim/öğretimin niteliğini ve okulların kapasitesini artırmaksa, biz çalışmaya hazırız.
Niyetiniz toplumun kimliğini ve kültürünü AKP’ye peşkeş çekmekse karşınızda olmaya devam edeceğiz!”