İngiltere’de monarşinin ve gericiliğin simgesi Kraliçe Elizabeth ölümünün ardından dünyada yüz binlerce insanın dökülen kanını miras olarak bıraktı.
SÖMÜRGECİ KRALİÇE’NİN İNGİLİZ HALKINDAN ÇALDIĞI SERVETİ
Eski İngiltere kraliçesinin zenginliği, iki kişisel mülk ve kraliyet mülk kategorisi içeriyordu. Kişisel varlıklarının 300 milyon ila 500 milyon pound arasında olduğu tahmin ediliyor. Ancak yönetimi altındaki kraliyet mülkünün değeri, saraylar ve kraliyet mücevherleri dahil olmak üzere yaklaşık 90 milyar dolara ulaşıyor. Bu servetin tamamının İngiliz halkından toplanan vergiler ve kamu kaynaklarıyla oluştuğunu unutmamak gerekiyor.
İRAN’DAKİ 1953 DARBESİ
Her ne kadar İngiltere’de monarşinin resmi bir kurum olduğu ve kral veya kraliçenin siyasi işlere dahil olmadığı iddia edilse de. Ancak İngiliz kraliçesinin taç giyme töreninden sadece iki ay sonra, Fazlullah Zahidi liderliğindeki bir darbe ile Dr. Musaddık hükümetini devirdi. Bu darbenin bizzat monarşinin emrine çalışan İngiliz Gizli Servisi tarafından düzenlendiği tarihsel kayıtlar ile belgelenmekte.
SÜVEYŞ KRİZİ
Cemal Abdul Nasır, Mısır’da iktidara geldikten sonra kraliyet sistemini uzaklaştırdı ve Süveyş kanalını millileştirdi. II. Elizabeth’in onayıyla İngiltere, Siyonist İsrail ve Fransa ile birlikte Mısır’a karşı savaşa girdi. Bu kanlı savaşın bir sonucu olarak, Süveyş Kanalı birkaç ay boyunca kapatıldı ve savaşta iki bin Mısır askeri öldürüldü.
GÜNEY YEMEN’İN İŞGALİ
İngiliz sömürgeciliği iki yüzyıl önce Yemen’in güney bölgelerini işgal etti. 1963 yılında Yemen Ulusal Cephesi, İngiliz sömürgeciliğine karşı 6 yıl süren büyük bir ayaklanma başlattı ve nihayet ülkenin güneyinde İngiliz sömürge hükümeti dağıtıldı. Tarihi belgeler, bu yıllarda İngiliz askerlerinin esir Yemenlilere karşı korkunç işkenceler yaptığını göstermekte.
İRAN YOLCU UÇAKLARININ DÜŞÜRÜLMESİ
34 yıl önce ABD Ordusu, Basra Körfezi üzerinde İran’a ait bir yolcu uçağını füze ile düşürerek tüm yolcuların hayatını kaybetmesine neden oldu. İngiliz eski Başbakanı Margaret Thatcher hükümeti, Amerika’nın bu cinayetini açık bir şekilde destekledi.
Falkland Savaşı: 1982’de İngiltere ve Arjantin, Güney Atlantik Okyanusu’ndaki Falkland Adaları’nın mülkiyeti için savaşa girdi. İngiltere’de Margaret Thatcher’ın başbakanlığı döneminde yaşanan bu savaşta her iki taraftan da yüzlerce askerin öldürülmesinin ardından bu adalar Arjantin’den geri alındı.
BİRİNCİ BASRA KÖRFEZİ SAVAŞI
1991’de Irak’ın Kuveyt’e saldırmasının ardından, Amerikan emperyalizmi sözde dünya düzenini korumak için “Çöl Fırtınası” adı verilen bir operasyonla İngiltere’nin de içinde bulunduğu bir koalisyon yardımıyla bu ülkeye saldırdı.
AFGANİSTAN SAVAŞI
11 Eylül saldırılarından sonra Amerika, İngiltere’nin de üyesi olduğu bir koalisyon kurarak Afganistan’a saldırdı. 2021 yılına kadar süren bu askeri saldırının iddia edilen amacı el-Kaide ve Taliban’a karşı koymak olsa da bu savaş 243.000 kişinin ölümüne ve cihatçı Taliban’ın yeniden iktidara gelmesiyle beraber Afgan halkının karanlığa mahkum edilmesine yol açtı.
IRAK SAVAŞI
Amerikan koalisyonunun İngilizlerin suç ortaklığıyla Afganistan’a saldırmasından iki yıl sonra, yasadışı silah ticareti bahanesiyle bir kez daha Irak’a savaş atılar. Bu yıkıcı askeri saldırı, Irak’taki etnik ve dini bölünmelerin ve IŞİD de dahil olmak üzere cihatçı çetelerin oluşumunun temellerini attı. Bu yıkıcı savaşta 2003’ten 2011’e kadar işkencelerin dışında yaklaşık yarım milyon insan yaşamını yitirdi.
SURİYE’YE EMPERYALİST SALDIRI
2011 yılında Suriye’de emperyalistlerin destekledikleri cihatçı gruplarla beraber başlattığı saldırı milyonlarca Suriye yurttaşının ölümüne ve evlerinden uzaklaşmasına neden oldu. Ayrıca İngiltere başta olmak üzere diğer emperyalist devletlerin izlediği politika yüzünde cihatçı örgütler dünyanıın pek çok bölgesinde katliamlar yaptı.
YEMEN SAVAŞI
Suudi-BAE koalisyonunun Nisan 2015’te Yemen’e yönelik saldırılarının başlamasından bu yana Londra, saldırgan koalisyona her türlü silah, lojistik ve istihbarat desteğini sağlamaktadır.