Köşe yazısı fotoğrafın tam altından itibaren başlamaktadır. Fotoğraf : Gazedda Kolektif / AI Art
Pi sayısı 3.14, sonsuza kadar devam eden bir sabittir. Pi sayısının tersine benzerliğiyle anılabilecek, tamamen bilim dışı bir benzetmeyle 14 Mart (14.3) tarihinde ölen ve doğan bir filozof ve iki bilim insanını tıpkı Pi sayısına benzeterek düşünceleri sonsuza kadar devam eden bir sabit benzetmesi yapıyor ve Marx’ın perdesini birlikte aralıyoruz. İşte o üç 14 Mart’lı
Albert Einstein, doğum tarihi 14 Mart 1879
Karl Marx, ölüm tarihi 14 Mart 1883
Stephan Hawking, ölüm tarihi 14 Mart 2018
Fakat düşünceleri ve buluşları halen daha naciz bedenlerinin ötesinde yaşıyor.
Onların düşüncelerini anlatmak bugünü daha değerli kılıyor.
Üçünün de ortak bir düşüncesi vardı. İnsan kozmosla uyum içinde nasıl yaşar.
Alman filozof Marx 14 Mart 1818 günü ölmüştü. Trilyonlarca değerdeki yatırımlarla iki yüzyıldır onun düşüncelerine karşı olunmasına rağmen, Marx’ın güçlü felsefesi dünyanın en ucuz yatırımı olan bir kâğıt ve bir kalemle fikirlerini bugüne kadar taşıdı ve bilinmez bir geleceğe doğru ilerlemekte.
Marx’ın Komünizm anlatısı elbet yanlış anlaşıldı. Onu bir türden siyasi ideoloji zannettiler. Öncelikle yasaklanmasına değinirsek. Uzun yıllar dünyanın birçok ülkesinde Marx okumalarının yasaklanmasının insanlar üzerinde yarattığı en kötü etki, insanların sorgulama kabiliyetlerinin gelişmesini engellemesidir.
Komünizme gelince, komünizm siyasi bir ideoloji değildi. Onu siyasi bir ideoloji yapan tek şey Leninizmdi. Leninizm’de komünizm değildi.
Çünkü komünizmin asker ve bayrak olan bir devlette yaşaması, kısacası bir devlette yaşaması mümkün değildir. O yüzden herhangi bir devlette, Rusya’da, Küba’da ve Kuzey Kore gibi devletlerde, diğer Latin Amerika ülkelerinde hiç bir zaman varolmadı. Çünkü komünizm olan bir yerde sınırlar olması mümkün değildir. Komünizm insanın kozmosla muazzam bir uyum içinde yaşamasıdır. İnsan bu türden muazzamlıkta bir uyum içinde yaşarsa eğer sınırlara da ihtiyaç kalmaz. Çünkü herkes kendi potansiyelini gerçekleştirerek üretime aktararak, paylaşarak değişim yaratacağı için, o dünyada sınıra ihtiyaç yoktur.
Diğer yandan kendisini komünizm ülkesi varsayan bu devletlerde yaşanan iç savaşlarda kullanılan silahlar başka ülkelerden satın alınmıştı. Kendilerini komünist olarak tanımlayan bu devletler, dışarıdan aldıkları silahla, dolaylı olarak kendi halklarına kapitalizmin vergisini ödetmişlerdir.
Kapitalizm demişken, kapitalizm kelimesi Marx’ın yazdığı Das Kapital’de sadece iki kez geçmiştir. Günümüz dünyasında kapitalizm sözcüğünün bu kadar geçmesi, dillendirilmesi Leninistlerin iktidara gelmek için buldukları bir araçtır. Oysa komünizmde araçlar yerine amaçlar vardır. Kendini değişimin araçlarına çevir. Kapitalizmin anlamı çok nettir. Kapitalizm sadece engel demektir. Değişimin önündeki engel. Marx’in işçi patron acitasyonuyla hiç ilgisi olmamıştır. O tamamen hem işçiliğe hem de patronluğa aynı anda karşıdır. Çünkü Marx yöneten ve yönetilen kavramlarına karşıdır. İşçinin yönetilmesine patronun da yönetmesine ihtiyaç yoktur.
Marx’ın komünizm ile anlatmak istediği bir devlet veya siyasi bir ideoloji yerine kozmosun sistemiydi. Kozmosun enerjisini insanların ve diğer canlıların refahı için dönüştürerek, sürekli değişim yaratarak ilerlemeye devam etmekti.
İnsanın kozmosun içinde, kozmosla uyum içinde yaşayan bir canlı olmasını savunuyordu.
Ve ana amacı, değişimin önündeki engelleri kaldırmak istiyordu.
Değişimin önündeki engel olarak kastı elbette patronlardı. Fakat bugünkü komünizmin anlattığı şekliyle bir karşıtlıktan bahsetmiyordu. Patronlarda karşı olduğu şeyler belliydi.
Patron bir fabrikayı çalıştırırken, fabrikaya teknoloji veya makina yatırımı yapmak yerine, ucuz iş gücü olduğu için insanın kol gücüne dayalı iş gücünü sömürmeyi tercih eder. İnsanın kol gücüne dayalı gücü bu sayede yıllar yılı makina veya teknolojik yatırım yapmaktan kaçınan patron tarafından bu sayede sömürülür. Teknoloji yatırımı olmadığı için de gelişim ve değişim olmaz.
Kozmosun enerjisini dönüştürerek bütün kozmos ve insanlığın iyiliği için gelişim yaratan buluşlara bir örnek vermek gerekirse, internet o örneklerden birisi olurdu.
Burada işçi Marx’a göre daha iyi yaşam şartları için direnmeli, gerekirse grevle patronun üretim gücünü kırarak teknoloji yatırımı yapmasını sağlasın. İnsan kol gücünü sömürtmeden daha iyi yaşam koşullarına ulaşsın. Aynı zamanda insan kozmosun enerjisini dönüştürerek önemli buluşlar yapsın. Bu buluşlar insanın yaşamını daha da kolaylaştırsın. İnsan bu sayede kozmosu sömürmek yerine kozmosla uyum içinde yaşayabilsin.
Patron sömürüsü sadece insan sömürüsü değildir. Hem insan hem hayvan, hem de dünyayı, kozmosu sömürür patronlar.
Bütün işçiler birleşsin demekse, bütün insanlığın kardeşliğine vurgudur.
İnsan yaşam standartlarını yükselttikçe çalışmasın. Çalışmayınca yöneten ve yönetilen kavramları dünyadan kalksın. Bu sayede insan kozmosla uyuma baya bir yaklaşsın. Çalışmayınca, kol, beden ve zihnini, kalbini sömürtmediği için insan, bütün potansiyellerinin peşinden giderek hem kendinde hem de dünyada değişim sağlayabilsin.
İnsanın gerek fikirsel, gerekse sanatsal olarak biriciklik taşıdığını düşünüyordu. Kozmosun bir parçasının, insanın içinde olduğuna dair bir vurguydu bu. Ve insana bu aktarımı sağlaması fırsatının verilmesi için de kol gücünün sömürülmesi yerine teknolojik yatırım yapılmasının sağlaması gerekiyordu.
Lüferler lüferleri çalıştırmaz, sömürmez. İnsan insanı çalıştırmasın, sömürmesin. Lüferler lüferleri yemez. İnsan insanı yemesin demek istiyordu.
Bir doğa tablosu üzerinde makilik bir tepelik, birkaç zeytin ağacı, uzakta tek başına bir harnup ağacı, denize doğru uzanan bir başak tarlası ve mavi denizle göğün güzelliğine oturan birbirinden şekilli bulutlar, bulutlara be gök yüzüne bulaşan batan güneşin pembeden maviye göğü boyadığı fırça darbeleri olduğunu hayal edin. Adı, işte o tablo olsun. O tabloya baktığınızda gördüğünüz bütün bu doğa, en küçük hücresinden hem büyük hücresine kadar muazzam uyum içinde yaşar. İşte o tabloya bir gemi eklerseniz. Geminin gezmesi karbon ayak izi üretir. Gemi yakıt istediği için dünyanın petrol yatakları sömürülür. Kim bilir petrol kozmosta ne ile uyum sağlamak için var. Ve biz petrolü bitirirsek nasıl bir uyumu bozduğumuz için başka bir uyumsuzluk yaratmış olacağız. Gemi kirlilik yaratır.
İşte o tabloyu hayal edebiliyorsunuz. Fakat komünizm hayalden ötesini vaat eder insana. Hayalden öte işte o tablonun içinde yaşamasını vaat eder insana.
Hayal, düşünceleri sonsuz kadar devam eden bir sabit. Hayal Pi sayısı. Pi Arşimet’in, Batlamyus’un, Fibonacci’nin hayaliydi. Ve hayallerini düşünceleri sonsuza kadar devam eden bir sabite. Pi sayısına çevirdiler.