Bağımsızlık Yolu Partisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Lefkoşa milletvekili adayı Münür Rahvancıoğlu, emekçinin partisi olduklarını vurgulayarak sınırlı bir seçim bütçesi ile çalıştıklarını ve bu rejimden zarar gören tüm kesimlerin sesi olmak için seçime katıldıklarını açıkladı.
Kanal SİM’de yayınlanan Günaydın Kıbrıs programına konuk olarak Serhat İncirli’nin sorularını yanıtlayan Rahvancıoğlu, seçim bütçesi, boykot tartışmaları, Kıbrıs sorunu, asgari ücret, ekonomik krizden çıkış yolları gibi konularda açıklamalarda bulundu
Emekçinin partisi olduklarını vurgulayarak sınırlı bir seçim bütçesi ile çalıştıklarını anlatan Rahvancıoğlu, dayanışmaya ve gönüllü emeğe öncelik verdiklerini söyledi. Bu bağlamda, partilerini destekleyen ve aday listelerinde de yer alan müzisyenlerin ücretsiz bir şekilde seçim şarkısını hazırladıklarını örnek verdi.
Adaylarımız arasında Baraka aktivistleri de var
Serhat İncirli’nin sorusu üzerine Baraka Kültür Merkezi’nin kurucularından olduğunu belirten Rahvancıoğlu, 2001 yılında sol bir kültür merkezi ihtiyacıyla Baraka’nın kurulduğunu, ilerleyen yıllarda ise doğru araçlarla siyasal faaliyette bulunmak amacıyla Bağımsızlık Yolu’nun partileştiğini ifade etti. Baraka‘nın, bağımsız bir kültür derneği olduğunu ancak fikriyatın ortak olduğunu, bu nedenle milletvekili adayları arasında Baraka aktivistlerinin de yer aldığını belirtti.
Boykotçuların vicdaninin sesini dinleyeceğine inanıyorum
İncirli’nin Boykotla ilgili sorusuna cavaben “Biz bu rejimden zarar gören herkesin sesi olmak maksadıyla ve rejimi yönetmek için değil rejimin yönetilemez olduğunu ortaya koymak için yola çıktık” diyen Rahvancıoğlu, rejime küskün veya diğer partilere tepkili olan kişilerin Bağımsızlık Yolu’na oy vermesinin sistemi protesto etmek olacağını; gün yaklaşınca bu gibi kişilerin vicdanını dinleyeceğine inandığını söyledi.
Argari ücret en düşük kamu maaşına eşitlenmeli ama bu da yetmez
Rahvancıoğlu, 2018 yılından beri asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesini talep ettiklerini, ayrıca kamudaki maaşları düzenleyen eşel mobil sisteminin her ay veya iki ayda bir güncellenmesini önerdiklerini anlattı.
2018’de hükümetteyken bunu kabul etmeyen Halkın Partisi‘nin, bugün böyle bir vaat verdiğini de sözlerine ekleyen Rahvancıoğlu, böylesi vaatlerin, sermaye çevreleri tarafından engellenmek isteneceğini ve hükümette bile olunsa sermayeye karşı muhalefet edilmesi gerekeceğini belirtti.
Partisinin bu rejimden zarar gören her kesimle; özel sektör emekçileri ile, göç yasası mağdurları ile, sığınma evi olmadığı için zarar gören kadınlarla, gençlerle, çocuklarla, asimilasyona maruz kalan Kıbrıslı Türk halkıyla, güneye geçemeyen Türkiye kökenli Kıbrıslı Türklerle birlikte hareket edeceğini ifade eden Rahvancıoğlu, bu kesimlerin somut çıkarlarının ortak olduğunu ve patronların bu çıkarların karşısında olduğunu anlattı.
Kıbrıs sorununda tavrımız net olarak federasyon
Kıbrıs sorununda çok net olarak federasyondan yana olduklarını söyleyen Rahvancıoğlu, Kıbrıs sorununu her kesimin farklı tarif ettiğini ama Kıbrıslı Türkler için iki önemli boyutu olduğunu ifade etti. Uluslararası hukukta bir özne olarak var olmanın, sanatta, sporda tanınmanın önemine işaret eden Rahvancıoğlu, Kıbrıs’ın birleşmesi halinde siyaseten, ekonomik ve ekolojik olarak daha güçlü bir yapı olabileceğini belirtti.
Türkiye’de akıl dışı bir siyaset yürütülüyor
Ekonomi konusunda da değerlendirmelerde bulunan Rahvancıoğlu, “Türkiye’de vitesi kopmuş, dümeni dağılmış bir yapı var” ifadelerinde bulundu.
Neoliberal politikalar sonucunda güçsüzleştirilen halkın gelirlerinin artırılması ve giderlerinin azaltılmasının aciliyetini vurguladı. Bunun için de ücretsiz kamusal eğitim, sağlık, barınma, ulaşım gibi sosyal devlet politikalarının kamucu bir anlayışla hayata geçmesi, temel gıda ve temel ihtiyaç maddelerinin devlet tarafından sübvanseye edilerek ucuzlaması gereğine işaret etti. Kaynak önerilerinin servet vergisi olduğunu söyleyen Rahvancıoğlu, uzun vadeli çözüm önerilerinin üretimi güçlendirmek ve bunu kooperatifçilikle yapmak olduğunu belirtti.