Toprağı gölgede bırakan sarmaşıklar, sarmaşığın tutku dolu hikayesindeki gizem.
Hiçbir gövdeye sahip olmayı istemeyecek kadar mütevazı bir dolambaç.
Tıpkı bir kadın hikayesi gibi;
Ta ki bir temel bulana kadar yeni bir doğuma, güneşe doğru, bir ağaç gövdesine yaşam gibi tutuna tutuna sarılan, kırılgan, suskun, hisli bir sarmaşık.
Artık kadın 18 olmuştur…
*
Zor günlerinde bir kadının sarmaşığa benzediği anımsanır.
Hareket etmeden yerde yaşamayı kabul etmek, bu mahkumiyet, beraberinde hastalıkları da kabul etmeyi gerektiriyor.
Kadın artık 22’lerine basıyor, içinin kanaması duruyor, yüreğini filizler çoktan basmıştı bile.
*
Kemirgenler; En büyük düşmanları.
Üzerindeki kemirgenlerden kurtulup yeni bir sarmaşık türü ortaya çıkar.
Kadın artık çiçek açmaya başlamıştır.
Kelebekleri şaşırtmak için yapraklarını değiştirmeye başlamış ve bu işe yaramıştır.
Artık kelebekler çoktan başka yerlere yönelmeye başlamıştı bile.
İşte bu bitmek bilmez köşe kapmaca bir ritim belirliyor.
Nerede bir yaprak varsa orada ışık var, nerede bir ışık varsa üzerini örtecek bir yaprak vardır.
Kadının bir yaprak gibi açılan yaşı 25 olmuş, gölgesi de, ışığı da bir olmuştur.
*
Zorlu yaşam ile güzel yaşam arasında tercih yapan kadın.
Güzel yaşamı seçecek, ağaç tepelerine yuvalanan karıncalar, böceklerin ürettiği şekerli suya sabırla taşınan tohumlar, ölü yapraklar kadar bütün bu gündelik düzeni zekasıyla izleyecek, kararının verdiği hazla, tepelerinden aşağıya inecektir.
Tıpkı bir kadın gibi aslında sarmaşığın en hassas zamanı gecedir.
Saklanan ve çığlıklardan korkanların barınağı.
Kadını başkalarının barınağı yapan bu süreç 28’ine geldiğinin göstergesidir.
*
Bütün o sarmaşıkların kendi aralarındaki iletişim.
Koku…
Kaçan koku dizeleri, baştan çıkarıcı, büyüleyici, etkileyici o koku gibi kadının içinde aradığı şiirin dizeleri gibi sıralanır.
Çiçeklenmiş sarmaşıklar, gizliden gizliye, hayvanların çiftleşmesini sağlayan kokular çıkarıyor, kadın ilettiği mesajı anlayacak o kokunun peşine düşmüş ve kokunun izini sürmeye, saçlarını toplar gibi alışık olduğu bir rahatlıkla barınağını kurmuştur bile.
İşte bu garanti, suretsiz sarmaşıkların zarar gördüğü anlarda, uyarmak için başka kokular çıkarır, birden yaprakları acılaşır, tiksinti verir.
Bir kadın ne kadar acılaşırsa o kadar zarar görmüştür.
Fakat hiçbir zaman acı verenler kadar tiksinti vermeyi tercih etmeyecektir.
Bu korunma yolu, onu yine çiçeklenmeye götürecek, yakın zamanda 35’ine girecektir.
*
Su buharıyla taşınan kokular, başının üzerinde yeri olan bulutlar.
Güneşe kavuşabilmek kavgası.
Beden bedene yapılan mücadele.
Kadın bir anda başını göğe kaldırır, beden bedene yapılan mücadeleyi anlamsız buldukça, güneşinin kesinkes oracıkta olduğunu biliyordur.
Artık kokusunu su buharıyla taşımayı öğrenmiş, yaşı 40 olmuştur.
*
Havadan gelen yabani incir tohumu yüksek dallarda yeşeriyor, genç ağaç köklerini toprağa gönderiyor, işte bu benzersiz kement, toprağa köklendikçe, gökten düşen yaprağı haznesinde biriktiren, fırsatçı bir eğrelti otlarına yer açılmıştır.
Kadın gün gibi fırsatçıların farkındadır.
Bile bile 50’sine gelmiştir…
*
Öyle sarmaşıklar biliyorum ki; okyanusları bile aşabiliyorlar. Bir sarmaşığın ömrünü düşününce insanın başı dönüyor. Sık bitki örtüsü içinde yaşamış, kadının geçmişten gelen hatırasını yaşatan, aklımızı var eden kökler yer alıyor.
Her kadın bir okyanus aşar…