Kadınlara ait özel görüntülerin internette şantaj ve korkutma amacıyla paylaşılması tüm dünyada giderek büyüyen bir sorun.
BBC Türkçe’nin BBC Arapça Servisi’nden aktardığı habere göre; Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Güney Asya’yı kapsayan araştırmasında, özel görüntüleri kendi rızaları dışında internette paylaşılan ve tehditlere boyun eğmeyen kadınlarla konuştu.
Serinin ilk haberinde Mısırlı Kader Ahmed, başından geçenleri ve verdiği mücadeleyi anlatıyor:
Kader 18 yaşındayken, dans ederken çekilmiş bir videosunu erkek arkadaşına göndermişti.
Videoda saçları kapalı değildi ve üzerinde kısa etekli bir elbise vardı. Kader videoyu gönderirken, bir gün bu görüntünün kendisine karşı tehdit olarak kullanılabileceği aklından geçmemişti. Ama yıllar sonra bu oldu.
Verdiği hukuki ve toplumsal mücadelenin ardından, videoyu kendi Facebook sayfasında da paylaşarak, dünyaya utanması gereken bir şey yapmadığını göstermeye karar verdi Kader. İşte kaleminden kendi hikâyesi…
‘Utanılacak bir şey yapmadım‘
2009 yılında, 18 yaşımdayken bir arkadaşımızın evinde toplanmış kız kıza eğlenip dans ediyorduk. Mısır’da kadınların toplum içinde dans edebileceği yerler yok. Bu yüzden evlerde, kapalı kapılar ardında toplanıp eğleniriz.
Bir arkadaşımdan, dans ederken beni videoya çekmesini istedim. Görüntülerde pornografik hiçbir şey yoktu, ama üzerimde vücudumu gösteren açık bir elbise vardı. Birkaç gün sonra videoyu, o dönemki erkek arkadaşıma gönderdim.
Avrupa ya da Amerika’da bu büyük bir olay olmaz. Ama ben Nil Havzası’nda yaşayan Müslüman bir aileden geliyorum. Kocamdan başka hiçbir erkeğin vücudumu görmemesi gerektiğine inandırılarak yetiştirildim. O zamanlar hâlâ ev dışında başörtüsü takıyordum. Toplumuzda örtünmek “kadın namusunun” bir sembolü olarak görülüyor.
Kocam ya da nişanlım olmayan birine bu videoyu göndermenin riskli olduğunu biliyordum ama yine de yaptım. Hatta bir süre sonra ona daha özel fotoğraflarımı da gönderdim.
2012’de erkek arkadaşımla ayrıldık. Tehditler bundan sonra başladı. Ona geri dönmezsem, video ve fotoğraflarımı internete koyacağını söyledi. Toplumda kadın hakları savunucusu ve siyasi eylemci olarak bir yer edinmeye geliştirmeye başladığımı biliyordu. Elindeki video ve fotoğraflarla, kariyerimi bitirebileceğini ve beni karalayabileceğini düşündü.
‘Bedenlerimiz bize değil, ailenin erkeklerine ait‘
Gerçekten çok korktum, bunun hayatımı bile tehlikeye atabileceğini düşündüm. Toplumumuzda tüm ailenin saygınlığı, ailenin kadınları üzerinden tanımlanıyor. Bedenlerimiz bize değil, ailenin erkeklerine ait. Bedenlerimiz ailenin “onurunu” koruyan araçlar olarak görülüyor. Görüntülerin ailemi utandıracağından, arkadaşlarımız ve komşularımızın babamı “iyi bir kız yetiştirememekle” suçlayacağından korktum. Eski erkek arkadaşıma görüntüleri yayınlamaması için yalvardım.
Bir yıl sonra, arkadaşlarımla konuşurken dans etmeyi çok sevdiğimi söyledim. Arkadaş grubumuzdaki bir erkeğin verdiği cevabı hiç unutamayacağım. “Biliyorum, dans ederkenki videonu YouTube’da izledim” dedi.
Eski erkek arkadaşım sadece dans videomu değil, özel fotoğraflarımdan oluşan bir videoyu da internete koymuştu. Fotoğrafların olduğu videoyu YouTube’dan sildirmeyi başardım ama dans görüntülerim hâlâ oradaydı.
Avukat bir arkadaşıma gizlice, hukuki olarak bir girişimde bulunup bulunamayacağımı sordum. Arkadaşım eski erkek arkadaşıma “karalama” şikayetiyle dava açmamı önerdi. Ertesi gün eski erkek arkadaşımı polis ihbar ettim.
Ailemin o zamanlar hiçbir şeyden haberi yoktu ve durumun böyle kalmasını umut ediyordum. Ama birkaç ay sonra Kahire’den ailemin yaşadığı yere giderken yolda annem aradı.
Dava sürecinden korkan erkek arkadaşım gidip her şeyi babama anlatmış. Hatta babama, benim vücudumu gördüğünü kanıtlamak için, fotoğraflarımı da göstermiş. Ardından babama, hakkındaki şikayetimi geri çekmem koşuluyla, “ailenin namusunu kurtarmak için benimle evlenebileceğini” söylemiş. Bu aldığım en kötü evlenme teklifiydi…
‘Ailem tüm baskılara rağmen bana destek oldu‘
Bu teklifin absürdlüğü, Mısır ve tüm Arap dünyasında kadının cinsel özgürlüğü üzerindeki kısıtlamaları açıkça ortaya koyuyor. Bazı ülkeler tecavüz durumlarında bile aynı mantığı izliyor. Örneğin Ürdün’de 308 nolu yasa, tecavüzcülerin, kurbanlarıyla evlenmeleri koşuluyla affedilmesini sağlıyor.
Eve ulaştığımda annem sinirden deliye dönmüştü. “Bizi utandırdın” dedi. Evden çıktım ve bir süredir yaşadığım Kahire’ye gitmek üzere otobüse bindim. Ailemi tamamen kaybettiğimi düşünüyordum. Ama birkaç kilometre sonra otobüs şoföründen beni otobüsten indirmesini istedim. Yeniden eve gittim ve durumu düzeltmek için bana yardım etmelerini istedim. Onlara “Bunu sizin desteğiniz olmadan çözemem” dedim.
Babam o videoyu eski erkek arkadaşıma gönderdiğim için bana çok kızmıştı. Ona suçun bende değil, benim özel hayatımı ihlal eden adamda olduğunu anlatmaya çalıştım ama ikna olmadı. Yine de, maruz kaldıkları tüm toplumsal baskıya rağmen, ailem beni özel hayatımın gizliliği mücadelemde desteklediler. 2014’te eski erkek arkadaşım “karalama” iddiasından suçlu bulundu ve gıyabında bir yıl hapis cezası verildi.
Sonra o da bana maddi tazminat cezası açtı. Tüm bu süreç beni çok yormuştu ve sonunda şikayetimi geri çektim. Cezası kaldırıldı ve hapse girmedi. Mahkemenin onu suçlu bulması benim için yeterli olmuştu. Artık bu olayı unutup hayatıma devam edebilirim diye düşünmüştüm, ama yanılmışım…
Troller görüntüleri yaydı
2012’de -Mısır’daki Tahrir Meydanı protestolarının başlamasından bir yıl sonra- Kızların Devrimi adlı bir grup kurmuştum. Twitter’da hashtag olarak başlattığım kampanya büyüyerek genç kadınların değişim için katıldığı bir harekete dönüştü. Kendi ülkemizde hiçbir gerçek hakkımızın olmadığını hissediyorduk.
Bu hareketle birlikte başörtümü çıkarmaya karar verdim ve Mısır’daki kadınların hakları konusunda sosyal medya ve basında daha açık sözlü konuşmaya başladım.
Bu bazı erkeklerin tepkisini çekti ve beni sosyal medya üzerinden aşağılamaya başladılar. Ekim 2014’te bir trol dans videomun linkini “İşte Kader Ahmed bu. Mısırlı kızlarımızı yozlaştırmaya çalışıyor. Bu da onun bir ‘sürtük’ olduğunu gösteren video” yazarak sosyal medyada paylaştı.
Benim için kırılma noktası buydu. Öfkeden patlıyordum. “Tehdit edilmeyi, şantajı, kadın bedenine sahip olduğum için utandırılmayı reddediyorum. Bedenimle ilgili bir daha hiçbir suçluluk hissetmeyeceğim ve korkmayacağım” dedim.
Dans videomu, tüm dünyanın görmesi için, kendi Facebook sayfamda paylaştım. Altına da şu yorumu yazdım:
“Dün bir grup erkek, arkadaşlarımın evinde dans ettiğim bu videoyu paylaşarak beni aşağılamaya çalıştı. Bu videoyu paylaşarak ilan ediyorum ki evet videodaki benim. Bedenimden utanmıyorum. Beni yaftalamak isteyenlere sözüm şu: bir feminist olarak kadın bedeniyle ilgili olarak Doğu toplumlarında baskın olan yanlış kanıları çoktan aştım. Mutlu şekilde dans etmekten utanmıyorum. Ablamın düğününde de yine kısa bir elbiseyle herkesin gözü önünde dans etmiştim. Sorum erkeklere: Sizi gerçekten rahatsız eden ne? Benim bir ‘sürtük olmam mı, yoksa bir ‘sürtük’ olarak sizinle yatmamam mı? Bedenim bir utanç kaynağı değil. Bu videoda utanmamı gerektirecek hiçbir şey yok.”
Yorumum Mısır’da çok kısa sürede hızla yayıldı. Birçok insan bana destek verdi ve ne kadar cesur olduğumu yazdı. Arkadaşlarım telefon ederek arkamda olduklarını söyledi. 5 yılın ardından, sonunda tüm korkularımı geride bırakmıştım. Tüm yaşananların üstüne kalın bir duvar örebildim.
Videoyu paylaşalı iki yıl oldu ve hiçbir pişmanlık duymuyorum. Birileri arada çıkıp kadınların sokulduğu kalıpları kırmalı. Kadınlar çıkıp “Evet, özel görüntülerimle tehdit edildim, evet o görüntüleri kendi rızamla gönderdim ama kimsenin bunları beni küçük düşürmek ya da şantaj için kullanma hakkı yok” diyebilmeli…
Hikâyemi, benim gibi tehdit edilen kadınları cesaretlendirmek için paylaşıyorum. Size şunu söylemek istiyorum: Yalnız değilsiniz. Ben de aynı mücadeleden geçtim. Yalnız, çaresiz, zayıf hissettim, utandım… Bu süreçte çöktüğüm anlar da oldu. Size ‘Savaşın’ deme hakkım yok, ama güvendiğiniz birinden yardım almalısınız. Yardım isteyince yalnızlık hissi ve korku azalıyor. Hep birlikte, bizi korkutan ve utandıran bu kültürü değiştirebiliriz. Birlikte olursak ayakta kalabiliriz. Birlikte, kız kardeşler olarak, dünyayı kadınlar için daha güvenli bir yer haline getirebiliriz.”