Kıbrıslırum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis, Mont Pelerin’deki Kıbrıs sorununa ilişkin görüşmeler konusunda açıklamalarda bulundu.
Devlet Radyosu’ndaki (RIK) bir programa katılarak açıklamalarda bulunan Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis, müzakere sürecinin, çökme öncesinde olmadığını ifade etti.
TAK’ın Simerini gazetesinden aktardığı habere göre Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis, müzakerelerin tamamen çökmesinden önceki adımda bulunup bulunmadığı şeklindeki soru üzerine, “hayır” yanıtını verdi ve Mont Pelerin’de arzu edilen sonucun maalesef elde edilemediğini, şimdi ise bu sürecin nasıl ileriye götürülebileceğine bakacaklarını belirtti.
Mont Pelerin görüşmelerinin sonucundan hiç kimsenin mutlu olmadığını belirten Hristodulidis, sürecin devam etmesinden konuşmak için, TC Dışişleri Bakanı Sözcüsünden duyulduğu gibi, önkoşulların olmaması, iki lider arasında bir uzlaşma ve üzerinde anlaşmaya varılanların korunması gerektiğini ifade etti.
Mont Pelerin’de bir sonucun elde edilmemesinin nedenlerinden birinin, üzerinde mutabakat sağlananların bir anlaşmaya yol açmaması olduğunu dile getiren Hristodulidis, Mont Pelerin görüşmesinin ilk aşamasından önce, kriterler üzerinde özlü bir görüşme yapılacağı ve bunların sonuçlandırılacağı, harita üzerine konacağı ve aynı zamanda çok taraflı konferans için bir tarihin verileceği üzerinde net bir şekilde uzlaşmaya varıldığını ancak bunun yapılmadığını, anlaşmanın da olmadığını söyledi.
Haritaların sunulmasına ilişkin bir soru üzerine Hristodulidis, “kriterler üzerinde nihai anlaşma ve iki tarafın tezlerinin mutlak örtüşmesi durumunda ortak bir haritaya varmamız mümkün olabilirdi. Bu daha iyi bir sonuç olurdu” yanıtını verdi.
Ne üzerinde anlaşmaya varıldı şeklindeki bir başka soru üzerine Hristodulidis, “ya somut bir oran ya da harita üzerine konmasına olanak tanıyacak bir oran. Anlaşılacağı üzerine, bir sonraki aşamaya geçmemizi sağlayacak özlü bir ilerlemeden bahsetmek için iki tarafın ya bir sonuca varması ya da çok yakın olması gerekir.Bu Mont Pelerin öncesinde iki taraf arasında var olan karşılıklı anlayıştı” şeklinde konuştu.
Hristodulidis, toprak konusunu çok taraflı konferans aracılığıyla Garantiler ve Güvenlik başlığıyla ilişkilendirmenin kabul edilmesinin mümkün olmadığını ifade etti.
Hedefin, Toprak konusunun tamamıyla kapatılması olduğunu ifade eden Hristodulidis, “eğer bu hedefin sağlanması mümkün değilse, bu anlaşılabilir ancak bu başlıkta anlaşmaya çok yakın olmamız gerekirdi. Hedef, basit bir uluslararası konferans düzenlemek değildi. Bir uluslararası konferans yarın da yapılabilir. Hedef sonuç getirmesidir” şeklinde konuştu.
Hristodulidis, Kıbrıs Rum tarafının, Omorfo/Güzelyurt’un daha sonra çok taraflı konferansta ortaya konması için bir “kuyruğu” kabul edip etmediği şeklindeki soru üzerine, Omorfo’nun herhangi bir “kuyruk” olmadığını, Toprak konusunun görüşülmesinin bir parçası olduğunu söyledi.
Hristodulidis sözlerinin devamında Omorfo’nun herhangi bir durumda uluslararası konferansa bırakılmasının mümkün olmadığını, Toprak konusunun, Güvenlik ve Garantiler konusuyla ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığının Mont Pelerin öncesinde netleştirildiğini belirtti.
Garantilere ilişkin pazarlık yapmak için Kıbrıs Rum tarafının hangi belgeleri (kağıtları) elinde bıraktığına ilişkin bir soru üzerine Hristodulidis, doğal olarak ellerinde belgelerin bulunduğunu ve müzakere düzeyinde nasıl hareket edeceklerine ilişkin planlamanın ve taktiğin de bulunduğunu söyledi.
Yönetim başlığına ilişkin açık konuların ne zaman ele alınacağı şeklindeki bir soru üzerine de Hristodulidis, Kıbrıs Rum tarafının, Mont Pelerin dönüşünde dört başlıkta askıda bulunan ayrıca çözümün ilk gününde, kuzeydeki bankacılık, Dünya Bankası ile işbirliği, Mülkiyet konusu gibi konularda, müzakereciler düzeyinde görüşmeler yapılmasını talep ettiğini belirtti.
Hristodulidis sözlerinin devamında “iki taraf arasında dönüşümlü başkanlıktan söz etmeyen bir anlaşma bulunduğunu, Mont Pelerin’e de bunun için gittiklerini” söyledi.
Bir başka soru üzerine Hristodulidis, Yunan Hükümetinin tutumunda değişiklik olmadığını, Kıbrıs sorununun çözüm çabalarında Türkiye ve Yunanistan’ın sorumluluğu ve tutumunun karıştırılmaması gerektiğini belirtti.
Hristodulidis bazı kişilerin bu iki ülkeyi eşitlendirme çabasının herhangi bir olguya dayanmadığını, Mont Pelerin’de üzerinde anlaşmaya varılanların korunmadığı konusunda Kıbrıs Rum tarafı ve Yunan Hükümetine sorumluluk yüklemesinin mümkün olmadığını söyledi.
Mont Pelerin sonrasındaki adımların sorulması üzerine Hristodulidis, şu anda Kıbrıs’ta diyaloğun devam etmesi gerektiğini bununla birlikte, kriterlerin haritaya konması ve çok taraflı konferans için kriterler konusunda üzerinde varılan anlaşma çerçevesinde hareket edilmesi gerektiğini ifade etti.
Hristodulidis buna paralel olarak dört başlıkta askıda olan ve çözümün ilk günüyle ilgili konulara bakılması gerektiğini de belirtti.
Üzerinde anlaşmaya varılanlara bağlı kalınması iradesinin bulunması durumunda çabaların ileriye gideceği konusunda iyimser olduklarını belirten Hristodulidis, bu çabanın devam etmesini istediklerini bugüne kadar bunun çok iyi sonuçlar da getirdiğini söyledi.