Yazar: Giorgos Kaskanis
ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Kaynak: HER ZAMAN PARMAĞA BAKIYORUZ…
Çeviri ve Görsel: Penna
Birçok ciddi konuda olduğu gibi, Kıbrıs sorunu için de aynı şey geçerli: Birisi gökyüzünü işaret ettiğinde, biz parmağa bakarız. Temel olarak bir mikrokozmosta yaşıyoruz ve bize tanıdık gelen, bu nedenle çok fazla da çaba gerektirmeyen pozisyonları ve taktikleri yeniden üretiyoruz. Bugün işler, geçmişte denenip çok fazla başarı elde edilmeyen öneri ve yöntemlerin tekrarlanmasıyla şekilleniyor.
Ana akım siyasi düşünce şu anda hangi yönde ilerliyor? Muhtemelen özel bir danışmanın atanması ile AB’nin daha aktif bir rol alması ve bugüne kadar tartışılanlara dayanacak görüşmelerin yeniden başlatılması yönünde. Her iki yön de bir çıkmazla sonuçlanacaktır. Ve bunun nedeni, AB’nin kendisinin, Türkiye ile olası bir al ver durumunda ele alması gereken çok daha büyük sorunları olması ve Türk tarafının şu anki koşullar altında iki bölgeli-iki toplumlu federal bir çözümü tartışmak için müzakere masasına geri dönmek niyetinde olmamasıdır. Şu noktada, son elli yıldır bildiğimiz haliyle sürecin yeniden canlandırılabilir olduğuna inanmak belki de oldukça anlamsızdır.
Anlamamız gereken şey, Ukrayna’daki savaşın yeni bir uluslararası siyasi haritayı şekillendiren katalizör olduğudur. Hali hazırda, küresel sistemin geleceği bunun [çatışma] içinde şekilleniyor. Bu sürecin nereye gideceğini tahmin etmek için şu an belki de çok erken. Ancak önemli olan, milli meselemizin potansiyel rol oynayabileceği, büyük çalkantıları, kilit oyuncuları ve çevreyi anlamaktır. Basitçe söylemek gerekirse, Kıbrıs sorunu, artık yeni görüşme turlarıyla veya AB tarafından önerilebilecek bazı karşılıklı tavizlerle çözülemez. Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik tek kalan olasılık, Doğu Akdeniz bölgesinde daha geniş bir uzlaşma senaryosu çerçevesinde ortaya çıkıyor. Bu, Türkiye’nin İsrail ve Mısır gibi ülkelerle ilişkilerinin yeniden kurulmasını ve en önemlisi Yunanistan ile olan anlaşmazlıklarının çözülmesini içerecektir. Bu mümkün müdür? Bazı küçük adımlar atılmaya başlandı, ancak bunlar sonucu önceden belirleyemez. Bunun nedeni, onlarca yılda oluşan siyasi algılar ve kamuoyuyla ilgili olarak hala yapılması gereken çok iş olmasıdır.
Soru şu; Kıbrıs’ta bizler, şekillenmekte olan büyük gelişmelerin geniş kapsamını anlıyor muyuz, yoksa – alışkın olduğumuz gibi – parmağa bakmaya devam mı ediyoruz…