Akit Gazetesi yazarı Mehtap Yılmaz 3. Havalimanı işçileri için ‘it“ demiş.
Sadece it mi demiş?
Hayır!
Sözüm ona İslami gazetede yazan İslamcı yazar Mehtap Yılmaz şöyle buyurmuştu:
“Şayet bu itler bitlendik falan diyorsa da üzerlerine biber gazı sıkıp içlerindeki şeytanı çıkaracaksın!
Yetkim olsa bu itlerin bitlerini tek tek ayıklar, ezerim…“
Bir gece vakti asker ve polisler işçilerin karavan evlerinin kapılarını kırıp içeri girdiler; 600 işçiyi kelepçelediler, sürüklediler, gözaltına aldılar.
Mehtap Yılmaz’ın emri yerine gelmişti; İŞÇİLERİ EZDİLER!..
Neden bir gece yarısı o baskın?
3.Havalimanı için ilk kazma 7 Haziran 2014’te vuruldu. 29 Ekim’de açılışı planlanıyor.
3.Havalimanı kampüsünde üç tane işçi yerleşkesi var ve toplam 36 bin işçi çalışıyor.
Geride kalan 4 yılda çalışma şartlarının ağırlığı ve iş güvenliğindeki ihmalleri nedeni ile 27 işçi hayatını kaybetti.
Yeter!
Hükümete muhalif kimileri ‘3. Havalimanı yerleşkesinde 500 işçi öldü’ diyorlar. Kimi sosyal medya kullanıcısı ise burada durmayıp ‘şimdiye kadar bin kişi öldü’ diyorlar.
İhmal nedeni ile bir işçinin ölmesi hükümeti ve çalışma bakanını eleştirmek için yetmiyor mu?
27 işçi ölmüş!
Dünyanın neresinde bir çalışma yerleşkesinde ihmaldan dolayı her yıl 8 işçi ölür?
Sen böyle yaparsan bu herifler de kendilerini ‘bizde bin işçi ölmedi, sadece 27 işçi öldü’ diyerek savunurlar.
Sen bu palavraya sarılırsan adam da böyle yanıt verir ve sen hiçbir şey diyemezsin!
Tablo zaten ağır, çok ağır… Tabloyu olduğu gibi koymak her zaman doğrudur.
Çünkü tabloyu olduğu gibi koymazsan o tabloyu önüne koyduklarında sen zaten etkileyiciliğini yok etmişsin…
12 Temmuz Çarşamba günü 3. Havalimanı yerleşkesinde 17 işçinin yaralanması ile neticelenen bir trafik kazası meydana geldi. Bu işçileri harekete geçirdi.
14 Eylül günü yerleşkede eyleme geçtiler.
Devletin başındaki Erdoğan ve onun kalemi olan Akit öfkelendi; ne de olsa ülkenin her yerinde ‘hakimiyet’ sağlanmıştı ve tam kalede inşaat işçileri HAK talep ediyorlardı:
a-) çalışma güvenliği sağlansın; b-) servislere kapasiteleri üzerinde işçi bindiriliyor, çözülsün; c-) yatakhane, lavabo, banyo temizliği düzensiz, düzenli yapılsın; d-) bize dönük aşağılayıcı muamele var, sonlandırılsın; e-) maaşlar elden veriliyor, hesaplara yatırılsın.“
Son olarak da “eylemlere katılan işçiler işten atılmasın“ dediler.
Taleplerin teki bile yerine getirilmedi.
Hak talebi zülüm ile bastırıldı…!
24 işçi ‘kamu malına zarar verme’, ‘polise mukavemet’, ‘toplantı ve yürüyüşleri kanununa muhalefet’, ‘iş ve çalışma hürriyetinin ihlali’ iddialarıyla tutuklandı.
Şunu aklınızdan çıkarmayın;
İslam’ın peygamberi Muhammed, “işçinin hakkını alınteri kurumadan veriniz“ der.
Alınterini isteyenlere kötü söz söylediler ve onlara zulüm yaptılar.
Bu ve bunun gibi sofralara bakıp İslam’a kötü bakan ve ondan uzak duran çok kişi var.
Oysa temiz söz bütün dinler gibi İslam’ın da başlangıç noktasıdır. İslam’ın başlangıç noktası Akit yazarının kötü sözü ile kirletildi.
İnşaat işçilerinin bedenleri sırılsıklam… Bütün kasları gerilmiş, ter içinde… Emeğin en çok kas ve enerji gerektiren mesleği… İnşaat işçileri olmazsa her akşam bizi ağırlayan evlerimiz olmayacaktı, gitmek istediğimizde veya dönmek istediğimizde bizi götürüp kavuşturacak gar, otogar ve havaalanları olmayacaktı.
İnşaat işçileri olmazsa Akit yazarının övgü ile baktığı 3. Havalimanı tamamlanamayacak.
İşte o havalimanının inşaatında emeği olan 24 işçi HAK dedikleri için yine işçi teri ile yapılan cezaevi duvarlarına hapsedilmiş durumdalar.
Bu alınterini görmeyen ve bu emeği hor görenler haramzade değil mi?
Tükürmek de bir yerde kıymet ve saymaktır…
Haramzadenin yüzüne ben tükürmem bile
…
Bu gazete ve yazarının yazdığının yeri çöp kutusu…