Bir kişi annesini kaybederse ona ‘öksüz’ derler.
Bir kişi babasını kaybederse ona ‘yetim’ derler.
Peki bir ana-babanın evladı ölürse, ona ne derler?
İşte o yüzden tanımlayamayan acı diyorlar.
***
80 ülkeden milyonlarca kişinin katıldığı matematik yarışması yapıldı. TMK öğrencisi Emre Berk, 200 tam puan ile ‘Dünya Birincisi’ oldu.
Bir tek Milletvekili Zeki Çeler akıl etti, öğrenciyi ziyaret etti, tebrik etti, yemek yedi.
***
Bir ailenin mağara da yaşadığı ortaya çıktı. Basın devletten ümidi kestiği için, yardım etmek isterseniz diye ailenin cep telefonunu paylaştı.
Karpaz’da 70 yaşında dede, tacizci diye gözaltına alınıp önce dövüldü, sonra kusura bakmayın denip salındı.
Ekonomisi dış borç ile işleyen devlete, ihalesiz 17 tane gıcır Mercedes makan aracı aldılar. Ortalık hop oturup hop kalktı…
Biz de Mercedes sürsek ne olur diye açıklama yaptılar.
Mağusa eski eserler şube amirliği kendi kullandığı 18. Yüzyıl’dan kalma binanın dışına klima taktı, çimento ile sıvadı.
***
Gençlik, sporumuzu sanatmızı bir koordine ederiz dedi. Reddetti, günlerce mecliste sabahladı, eylemler peşi sıra arttı.
Hükümetin bunlar AB’den para alıyor, aralarında rum yandaşları var, Türkiye’yi sevmiyorlar dedi.
Tutmadı…
Bunca şeye rağmen Hükümet hiçbir zaman, aramadı, sormadı, takmadı, sahip çıkmadı, konuşmadı.
Bir taksici Güney Kıbrıs’ta Irkçılardan dayak yedi, hemen çıkıp, bunlarla mı barışacağız dediler.
İki genç bugün duvara slogan yazdı, gözaltına aldılar.
***
Bu hükümetin en büyük hatası, halkla ilişkilerinin kötü oluşu.
Ne olay olursa sessiz kalıyorlar. Sorunu yaşayanı aramıyorlar, yanına gitmiyorlar, telefon açan gazetecinin telefonuna cevap vermiyorlar.
Peki ne yapabilirlerdi?
Günümüz dünya siyasetinde siyasetçiler artık ulaşılabilir, iletişim kanalları çoğaldı.
Bugün Obama’yı bile twitter dan etiketleyerek birşeyler söyleme şansın var. Hemde o ülkenin vatandaşı bile olmak zorunda değilsin.
***
Ben olsam, halkımın başına iyi yahut kötü ne olay gelse, anında yanında biterdim.
Samimiyet bunu gerektirir. Fakat teşekkürü az olan toplumda cömertlik varolamaz.
İnsanlar önemsenmek, kendini güvende hissetmek istiyor. İnsanoğlunun en büyük güdülenmesi şöyle çalışıyor. İnsan kendini güvende hissederse ürüyor.
Bugünkü siyaset insanoğlunun güdülenmesine bile ters.
***
Bir genç Başbakanlığın duvarına ‘katil devlet’ yazarsa, samimiyeti geçmişten varolmuş bir politikacı, tutuklanmasını sağlamak, inat etmek yerine bunu o gençle konuşabilir, onu kazanabilir, hatasını kendi halkı ile müzakere edebilir.
Bir kişiye Kıbrıs Cumhuriyeti’nde saldırı yapılıyorsa, bunlarla barış olmaz demek yerine.
Kapıdan geçen aynı zamanda Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olduğu için; Kıbrıs Cumhuriyeti kendi vatandaşlarını koruyamıyor, saldıranı yakalatmadığı için hukuksuzluk yapıyor diyerek, dünyayı ayağa kaldırabilirdi.
***
Sağ sola- sol sağa sürekli bitirmeye yönelik hakaret geliştirdiği için. Hangisi dara düşse, bu sefer yanında destekte bulamıyor. Bütün eleştirilerin odağında sadece kendileri kalıyor.
Bugün bir genci sadece duvara yazı yazdı diye tutuklarsanız, sadece olayları tırmandırırsınız.
Günümüz iletişimi başka yöntemleri savunuyor.
Zor gününde vatandaşınızı ayırmadan yanında olmazsanız, sizi savunan kimseyi bulamazsınız.